• düşünülüp üretilmesi ile ölüm tehlikesi atlatmış/atlatan insanların yardımına hızır* gibi yetişmiş, plastik banttan, üzerinde filmin her karesi resim resim mevcut olan bant.

    - mustafa emmi bak bu ne ?
    - bilmiyorum ne ?
    - şehre sinema diye bi şey gelmiş. bu film şeridiylen oynuyor, sen de seyrediyorsun, makinistten arakladım.
    - ver bakiyim şunu, ne biçim şey bu ?
    - ışığa doğru tut öyle bak
    - hımmm
    - yaaa gördün mü bu fotoğraflar tek tek sırayla görünüyo biz de etrafı seyreder gibi görüyoruz.
    - yav geçen karakaçan teptiğinde bütün hayatım gözlerimin önünden geçtiydi de ne gibi geçtiğini tarif edemediydim, neydi bunun adı ?
    - film şeridi emmi.
    - film şeridi. hımmm hayatım gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti nasıl oldu
    - emmi yaa olmadı bu be, kimse kullanmaz bunu.
    - ben kayfede bi söliiim yatsıdan sonra bakalım.
  • nedense bu şerit ölüm döşeğinde gündeme gelir.
    koskoca bir ömür yaşamış ve fotoğraf,film nedir bilmeden yaşamış insanlarımız bile aynı repliği kullanırlar. ilginç..
  • genelde 35 mm'dir geni$ligi. 8mm** de olabilir, 16 mm de. uzunlugu ise, hayatta ya$ananlarla dogru orantilidir.
  • genelde insan ömrüne benzetilir. acı tatlı anılarınız bir film şeridinin tek tek karelerine benzer. geri dönülemez bir biçimde zaman aralıkları ile fotoğraflar yer alır film şeridinde. bazıları gülümsetir bazıları düşündürür bazıları ise insanın yüreğini sıkıştırır.
    mesela film şeridinde insanı mutlu eden kareler arka arkaya geldiğinde hayatınız daha da bir anlam kazanır. yaşamak mutluluk verir. bazen de baktığınızda üzüldüğünüz, hiç gülmediğiniz ve arka arkaya gelen kötü kareler vardır. aralarında bir tane bile iyi kare yoktur. o karelere takılıp ah vah etmek yerine bir makas alıp o kareleri film şeridinden kesip atmak gerekir.
  • tv net isimli kanalda çok imgesel, simgesel ve çok ilmi şeylerden bahseden bir entelektüel karakter tarafından sunuluyor. sohbet formatında bir program. haliyle bir de konuk oluyor. konuşulan konular biraz fazla soyut semalarda seyrettiği zaman anlamsızlaştığı için sunucu ve konuk gülümsemelerini kontrol etmekte zorlanıyorlar. sanırım yapımcılar son derece entelektüel bir format yerleştirmek istemişler çünkü konuşanlar gerçekten kastırıyor.

    toplumdaki roller, metroseksüel erkeksilik, sistemin ürettiği karakterler falan havada uçuşuyor. sanırım biraz espriye izin verilmesi lazım zira hem sunucu rahat ederek daha rahat yorum yapabilir hem de daha izlenebilir bir program ortaya çıkar.
  • tv netteki programda mustafa ulusoy hocanın sinemayla sinema olduğu için ilgilenenlerle değil de hakikatı ararken yolu bir ara sinemaya da uğramış insanlarla ettiği sohbetler daha güzel, keyifli olmaktadır. bu noktadan özellikle birinci tip konukları çok programına çağırmaması, akademisyenleri bilhassa programdan uzak tutmasını faydalı görmekteyim.
  • sürekli birilerinin gözü önünden geçen bant.
  • tünel sonundaki beyaz ışığın yakın dostudur.

    (bkz: önce şerit sonra ışık)
  • en bilinenleri, 8 mm, 16 mm, 35 mm, 70 mm formatlarında olanlardır. negatif, pozitif, renkli veya siyah beyaz olarak üretilir. eskiden yanar tabanlı malzemeden yapılırken günümüzde yanmaz plastikten yapılmaktadır. film şeridinin kenarında ses kuşağı varsa, super 8, super 16, super 35 gibi adlar alır.
    8 mm. amator format kabul edilirken, 16 mm. yarı profesyoneldir ve bağımsız sinemacılar, belgeselciler tarafından tercih edilir. 35 mm. ise, ticari, endustriyel formattır. 70 mm. ise, cinemascope olarak bilinir.
  • televizyonun içindeki kömürler içinde bir elmas parçası olabilmiş ender programlardan efendim.
    reçete makamında izlenesidir.

    bitmiş olması kötü.
hesabın var mı? giriş yap