• hiç satmayacak kitap. ikinci baskıyı görmeyeceğini düşünüyorum.

    "bir çeviri denemesi" diye kitap mı basılır. bizim dengemizle bu adamın dengeleri farklı, beckett bir nebze ama bu adam hiç satmadı ve zaten satmayacak. ulysses ne zaman revaçta oldu ki bu olsun, bu öndeyişler de ayrıca komik be.
  • hakkıyla çevrildiyse bile,gerekli kültürel birikimden yoksunsan eğer üstesinden gelinemeyecek bir kitap.bu kitapla birlikte anlaşılması için yanında farklı bir dünya daha okuma yapman gereken bir metin.
    ayrıca yayınevi kendine güvenememiş ki bir türkçeleştirme denemesi olduğunu arka kapak da yazmış.
    daha ulysses'i anlamamış biri olarak bu kitap da kitaplığımız da yerini şimdiden alacaktır.
  • james joyce sevenlerinin uzun süredir beklediği, yakın zamanda aylak adam yayınlarından çıkmış, çevirisinin büyük bir emekle yapıldığı ve üç kitap serisi olarak çeviri denemesi gibi yeni tarzda çıkmış olan ve benim de (utanarak söylüyorum) bir an önce almak istediğim ilk james joyce kitabım olacak.. her insan kendi anadilinde zekidir gibi bir argümanın arkasına geçip yerel dil dinamiklerinin ruhu, hiç bir zaman diğer afilli cümlelerle tam olarak karşılanamayacaktır diye bir spolier alert veresim var:)

    burjuvaziye sağlam eleştiri getirmiş bir dostum beni yontmuştu bu konuda.. sanırım kalemimin mürekkebinde ruhu dolaşıyor şu anda..
  • çevirmeni tarafından haklı olarak bir çeviri denemesiolarak tanımlanmıştır. gerçekten emek verekek yapılmıştır.

    ancak konu şu ki üzerine düşündüğünüzde bu kitabı bizim dilimize ya da başka dillere çevirmek pek mantıklı değil.

    joyce bu kitapta kelimelerin, anlamların hatta dillerin sınırlarını aşmaktadır, dilbilim de portmanto sözcük olarak adlandırılan olgunun temelini atmıştır. ingilizce, almanca, arapça sözcükleri karıştırarak karma sözcükler ve üç dildeki anlamları harmanlayarak yeni anlamlar üretmiştir biraz bu yüzden herhangi bir dile çevirmenin zor olduğu eserdir çünkü yazılırken bir dille sınırlı kalınmamıştır. tek bir hükümdar adı ya da kavram kullanarak o satırda anlattıklarının arkasına koca felsefeleri, tarihten trajedileri sığdırıp oradan hareket ederek ve o kavramlara tekrar gönderme yaparak cümlesini tamamlar. bu noktada artık çevirilebilirlik meselesi aşılmakta, anlamı anlamak için gerekli bütün temel bilgilere sahip olma gerekliliği doğmaktadır. üstüne üstlük joyce un bu tarihi kişiden ne anladığını da kısmen anlamak gerekir ki o isim ile orada ne mesaj verilmek istediği anlaşılabilsin. bugün bile ana dili ingilizce olan akademisyenler tarafından kimi göndermelerinde tam olarak ne demek istediği tartışılmaktadır.

    tek bir chapterdan bir kaç örnek için
    (bkz: abbrace of umbellas)
    (bkz: purest kidooleyoon)
    (bkz: pythagorean)
    (bkz: still kept the peace around l'auberge de pcre adam)
    (bkz: af buyur abi ilk dediğini anlamadım abi)

    çevirmenin çabasına ve ortaya çıkan sonuca çok büyük saygı duymakla berber esas soruyu yayın evine yöneltmek gerekir
    (bkz: joyce çevirtmek doğru mu)
  • çevirisi üzerine yazılan zihin açıcı bir analiz için şuradan buyrun
  • türkçeye terscümesi edebiyatla ilgili çevrelerde olay olmuş kitap.
    bir kere faruk baydar'ın kapak tasarımı güzel olmuş. sonra çevirmen umur çelikyay ciddi bir çaba gerektiren bir çalışmaya imza atmış. takdirlerimi sunuyorum buradan.
    okuma meselesine gelince, joyce okumak kolay değil, ancak bu çabaya değer diye düşünüyorum. ulysses'le de boğuşmuş olmanın cesaretiyle girişeceğim bu eyleme. hem merdivenden düşüp kafayı yararak ölmüş bir adamın hayat suyuyla * hayata dönmesi eğlenceli bir olay; şarkısı* da şeker mi şeker. burada bana şarkıyı ilk dinleten irlanda kökenli ingilizce hocamı da sevgiyle anıyorum. geçen yüzyıl pasifiğin batı kıyısında bir bloomsday'de beraber içtiğimiz kara biralar aşkına...
  • kapak tasarımı konusunda ikircikliyim, baskının kalitesiz oluşu nedeniyle çok kötü görünüyor.

    ergenler için çıkartılan üçüncü sınıf aşk romanları bile böylesine emek verilmiş, kafa patlatılmış edebiyat kitaplarından iyi basılıyor.
  • henüz bu kitabı bitiren bir allahın kulu var mı bilmiyorum. ekşide finnegans wake için çevirinin imkansızlığı, anlatımların zorlugu vs.uzun uzun yazılmış. ben de sans eseri ocak ayında kapağına tav olup aldıgım umur çelikyay çevirisine gelişigüzel başladım. olmayan kelimeler, cümleler ve harfler için zaten orijinal metnine bakılması gerektiği inancı içindeyim.
    hiçbirşey anlamadım, öyle kalacak belki birgün okuyup bitirme mertebesine ulaşırım diye.

    örneğin anlamsızlık olarak:
    "ey bu orada, pateteslerle övünelim biraz, daha önce olup bitenlerle ilintili olarak her zaman anımsamalı bir kuzeyodalı vardı" (ver erroru sözlük- postmodernizm işte)

    anlamsız/bilinmeyen kelime olarak
    "sağ sırada ragnar sallar ve taşlarla turungutangolar kaskatı didişir ve doğrusu aksalır gider " (turungutangolar???)

    sanırım umur çelikyay'ında çeviri için dipnot vs. uygun bulmamıs ve önsözde de yazdığı gibi ek kaynakça/dipnot olarak baska bir kitap oluşturulması gerektiğini yinelemiş. çalışan varsa üstünde bekler, sözlük çıktan sonra tek tek sindire sindire 12ayda okurum.
    yoksa imkansız. hani ne salaklık edip almışım kitabı. üstüne ulyses'ı zor diyebilirdik ama finnegans wake için wikipedia böyle demiş:

    "finnegans wake is a novel by ırish writer james joyce. ıt is significant for its experimental style and reputation as one of the most difficult works of fiction in the english language."

    her canlı finnegahanin wave'yı okuyamamayı tadacaktır.
  • bu kitabı anlamdırmaya çalışmayın, anlamdıramazsınız. senfoni bestelemek bu kitabı anlamaktan daha kolay. umur çelikyay'a helal olsun. ben olsam çeviri yaparken delirirdim.
  • yayıncısı aylak adam yayınları 3 seri şeklinde çevirisinin yayınlanacağını açıklayarak kitabı anlamayan bizlerin yüreklerine su serpmiştir.
hesabın var mı? giriş yap