• davranışlara bakarak bir karakter analizi yapılabilir. kişinin ağzına burnuna bakarak yapılan analiz (bkz: gerzek önyargılar) kapsamında değerlendirilir.
  • bu gerzek onyargi bicimini niche seklinde yazmayi cok kolay buldugum filozof da uygulamaya koymustur. turkce cevirisinin ismini bilmedigim twilight of the idols isimli eserinde socrates i elestiresi gelen niche, "socrates cok cirkindi, cirkin insan canavar olur, suc islemeye meyilli olur, butun o nezaketi kirilganliginin altinda bir suclu var, serrefsiz bir canavar var, (olabilir mi acaba ekolu)" seklinde bir saptama yapmis, bati medeniyetinin putlarini yikiyorum diyerek pos biyigini burmustur.

    e amina koduum nichesi pos biyiklilar yalanci olur, alni makak gibi cikik olanlar gevsek olur, saksonyalilar kaypak olur diye bir genelleme ile gelsek seni de sike takmamak icab edecek, boyle amdan gotten felsefe mi olur? demek istiyorum kendisine.

    bu entry de "filozof olmak zor istir, felsefe yapmak guc sanattir" diye felsefeyi essek sirtina yuklemeye calisan felsefi elitistlere gelsin.
  • yonetmelik havasında, 'x olan sudur, y olana bu uygulanır' uslubunda yazılıp cizilmesi halinde elbette gerzek gorunen bu iddialı hareket, eger fizyonomik ozellikler, oyle dogdugu anda bir kimsenin yuzune yapıstırılmıs bir maske gibi algılanıyorsa anlasılması mumkun olmayan bir merak konusudur. aynı, kisiligin, karakter ozelliklerinin zamanla yerine oturması ve ornegin yası ilerlemis bir kimsenin artık tutumlarında gozle gorulur bir duz* cizgi uzerinde yurume halinin farkedilebilmesi gibi,, fizyonomiye bakıs acısı da, yuze ait ozelliklerin zamanla, soz konusu karakter tarafından bicimlendigi ve zamanla bir kararlılık aralıgı icine girdigi dusuncesinden gecer. misal, yuzde ortaya cıkan kırısıklıkları inceleyerek, kisilerin favori mimikleri kolaylıkla ayırt edileblir, sahsın kisiligine gore az populer olanlardan.

    en basit ornekle, pesimist bir kimsenin, hayatın en guzel taraflarına bile somurtacagını soyleyen davranıs bilimlerine ait inanclar baz alınırsa, bu somurtan kisinin, bir koca omur boyunca somurtarak agız kenarlarını asagıya kıvrık hale getirebilmesinin mumkunlugu asikardır. asagıya kıvrık dudaklar gorunce, "lan pesimist midir nedir ki bak suna" onyargısına kapılmak cok da zor degildir, insan kendini o kadar da gerzek bulmayabilir. benzer sekilde, birinin gozlerine bakıldıgında, bakıslarını cercevelendiren fizyonomiyi de aslında karakter temelli gelistirilen hayata bakısın olusturdugu dusunulebilir; misal, ilgisizce dusurulmus goz kapakları, iyice acıldıgı icin irilesmis gozler.

    bu dusuncede yapılabilinecek dangalaklık, en cok, aslında psikolojik ya da sosyolojik etkenlere baglanan kimi bakıs acılarının aslen fizyolojik kokenlere dayanıyor olabilmesinden kaynaklanır. ornegin, dogustan incecik dudakları olan bir kimseyle, dudaklarını kasten sıkarak, gererek incelten, bu sekilde gosteren hırs kupu, kasılmıs kimseleri birbirinden ayırt etmek; dogustan ince dudaklı kimsenin, bu diger gruba benzetilmesiyle, kisinin kendine bir sıgınak, uzerine cıkabilecegi bir destek buldugunu dusunup, kendi kisiligini de bu sekilde gelistirmesi ihitmalini de idrak edebilmek gerekir.

    demek ki, bak, dusun ama kesin yargıya varma, bir daha dusun, gozle*, dusun, sıralamasıyla akılın bir kosesinde tutulabilir ama kisilik tahlil yonetmeligi seklinde uygulamaya gecirilmesi sacmalık, sacmalık,, olan bir davranıstır demek mumkun bu tahlil icin.

    ayrıca (bkz: fizyonomide organlar ve karakterler)
  • eskiden ciddi ciddi bir ilim dalı olarak takip edilen bu pratiğin zamanla unutulması enteresandır.
    misal eski yunanda bazı kişiler fiziklerinden ötürü henüz suç işlemeden hapse atılırlardı. alnı geniş, kolları ince üst vücut küçük vs. gibi özellikler genel de sosyopatik eğilimli kişilerde görüldüğü için akılları sıra suçları önlerlerdi. neyseki sonradan insan iradesinin fiziki özelliklerden üstün olduğunu kabul ederek, kişinin değişebileceğini kabul ettiler de bu çağdışı uygulamadan vazgeçtiler.
    hatta ünlüdür; sokrates'e bu şekilde "sen de tam sarhoş tipi var." minvalinde sözler söyleyen kişiye cevaben sokrates: "evet, yaratılışım senin dediğin gibidir ama ben buna karşı koyuyorum." demiştir.
    zamanımıza gelince yeni tanışılan kişilerle aradaki buzları eritmek için, arkadaş ortamında hoş sohbet amacıyla incitmeyen kısımlarından kullandığım olmuştur ki mesela sert saçlılar sabırlı, yumuşak saçlılar hafif meşrep olur deyince hemen herkes saçını yanındakine uzatır.. sonra onları rahatlatmak için bu ilmin kesin değil sadece tabiatlarına teslim olmuş kimselerde işe yarayacağını söylerim.
    kullanmasını bildikten ve yüzde yüz doğruluğunu kabul etmedikten sonra pek çok defa işime yaradığını söyleyebilirim.
    örneğin; bundan bir kaç yıl önce kurban keseceğiz ve satın alacak birini arıyoruz. velhasıl ablam biriyle irtibat kurdu ve anlaştı ama dedim ki bir de ben göreyim adamı nasıl biridir. kurban bayramı zamanlarında, bizim millet herşeyi son ana bıraktığı için kötü niyetli insan da çok çıkar ortaya. neyse ablamın dükkanında buluştuk. adam baştan aşağı ofsayt. boy uzun(normalde saf, kurnazlık etmeye çalışsa bile akılsızca eder ve zarar verir.), avurtlar çökük(kötü huy ve ziyan vermekten çekinmez. karşısındakinin acısını hissetmez.), gözler çukur(bencil, içine kapanık ve kibirli) ve en fenası kulak memesinde kocaman bir ben(insanları kullanmaya ve aldatmaya kuvvetle meyyal). tabi adama birşey demedim ancak gittikten sonra ablama vazgeçmemiz gerektiğini söyledim. yukarıdakileri de saydım. ablam güldü ve değişemeyeceğimizi zira çoktan paranın yarısını verdiğini söyledi. ısrar ettim ama fayda vermedi. zaman geçti ve adam söz verdiği gibi getirdi ineği teslim etti. bir sorun yok gibi görünüyordu. içimden:"ya kurbanı kurtardık ama fizyonomiyi kaybettik" diye hayıflanıyordum. derken, bahçeye götürdük ve inek kurban edildi. sıra karnına gelince farkettik ki hayvan hamile. belki 15 kişiydik ve hepimiz buz kestik. üstelik farkedilecek büyüklükteydi. çıldırmak üzereydim zira defalarca sormuştum veteriner kontrolleri tam mı diye ve o kişi de öyle diye söz vermişti. kısaca iki ailenin bütün bayramı zehir oldu. kimse ne güldü ne eğlendi. hepimizin içinde o minik yavrunun acısı saplandı kaldı. paranın gerisini almak için bir kaç gün sonra yanıma geldiğinde adama ağzıma geleni söyledim ama tepkisi: "günahı benim boynuma." çok ama çok nadiren beddua eden biri olarak o gün ağız dolusu beddua ettim ona. iki ay sonra iş kurduğu ortaklarından birini bıçaklayarak hapse girdi ve hala hapiste. hala da derim: "inşallah o yavru gibi tam dünyaya çıkacakken hapiste can damarını kesecek bir acı verir de tekrar aramızda dolaşamaz." bu olaydan sonra ablam fizyonomi konusunu iyice bir araştırdı. esnaf olduğu için zaman zaman işine yaradığını ama sağduyuyu elden bırakmadığını söyleyebilirim.
    özet olarak bence sadece uzmanlık alanımız dışında birşey bilmediğimiz ve diğer insanlara fazlasıyla güvenmek zorunda kaldığımız bu çağda en ufak bir bilgi kırıntısı, öngörü veya tahmine muhtacız ve fizyonomiyi de bu amaçla kullanabiliriz.
hesabın var mı? giriş yap