• eskiden kuzey fransadaki bir bolgeye verilen ismin cogulu. cunku ayni sekilde belcika da da boyle adlandirilan bir bolge varmis sanirim.
  • an itibari ile , bruno dumont' un post production asamasindaki dördüncü filmi...
  • (bkz: flanders) --->(bkz: ned flanders)
  • cannes 2006 altın palmiye grand prix ödülünü kazanan film.
  • 26. uluslararası istanbul film festivali'nde "sinemada insan hakları" özel bölümünde gösterime girecek olan bruno dumant'un yazıp yönettiği film.
  • başrollerinde adelaide leroux (barbe) ve samuel boidin (andre demester)'in oynadığı 2006 yapımı fransız filmi.
  • savasin o cirkin yuzunu, anlamsizligini ve haklinin ya da haksizin savas meydaninda belirlenemeyecegini gosteren buyuk juri odullu festival filmi.

    --- spoiler ---

    adini bile duymadiklari bir ulkeye savasa giden bir grup gencin ve bunlarin geride biraktiklarinin hikayesini anlatan bu filmin belki de en ilginc yani; savasin oldugu kadar askin da ne kadar hastalikli birsey oldugunu gostermesidir izleyiciye.

    oyleki barbe'in; demester'in askinin gercek oldugunu anlamasi, demester'in cephede beraber savastigi barbe'in son sevgilisini olume terketmesini duydugunda gerceklesir. bu sayede demester en buyuk rakibinden kurtulup dondugunde barbe'a sahip olabilecektir. barbe icin bu gercek askin tanimidir.

    amerikan filmlerinden alisitigimiz savas kahramanliklari ya da adalet olgusu bu filmde kesinlikle yok. mesela askerlerin toplu tecavuzunde tecavuze yeltenmeyen tek asker, daha sonra kadinla yuzlesme yapildiginda cezalandirilan kisi oluyor. tecavuzu yapanlar ise bir sekilde kaciyor.
    yani karma islemiyor ve esas sucu isleyenler hayatlari ile odullendiriliyor.

    ayrica basroldeki demester de tecavuze katiliyor ve daha sonra da arkadasini catismada olume terkedip kacabiliyor. ve sagsaglim geri donup sevdigi kadina kavusabiliyor. karma burda da islemiyor cunku aslinda ilahi adalet diye birsey hic olmadi, olmayacak da.

    filmde ayrica savastan nefret etmeniz icin cok fazla detay var:

    silahsiz kadina tecavuz, cocuk savascilar, masum koylulerin yok yere oldurulmesi, hadim edilme vs. gibi.

    --- spoiler ---
  • yavaş tempolu, etkileyici bir savaş film. savaş illetini geride kalan bir kadın ve savaştaki erkekler üzerinden gayet etkileyici ve başarılı bir şekilde anlatmış yönetmen-senarist ikilisi. aşık olduğu adam savaşa gidince herhalde yaşadığı köyün ıssızlığı ve adama duyduğu özlem yüzünden hızla kayışı kopartan barbe adeta cehennemi yaşıyor. ona aşık olan ama ona açılamayan demester de benzer bir cehennemde çırpınır. barbe'den farklı olarak bu savaş onun vicdanını, insanlığını, onurunu zedeler. bir hayvana dönüşür demester ve arkadaşları savaş meydanlarında.

    --- spoiler ---

    demester'in arkadaşı bir köylüyü durdurur, bir süre sonra ensesine sıkıp bu fakir köylüyü öldürür. gene demester'in arkadaşları onlara zarar vermeyecek(?) iki çocuğu öldürürler. çocuk ölmek üzereyken çektiği acılar yüzünden bağırır, asker susması için boğazına bıçağını dayar. demester ve arkadaşları bir evde bir kadın bulurlar(!). bir kişi hariç hepsi kadına tecavüz ederler. bir süre sonra kadın intikamını onların penisini keserek alır. ama hepsini öldüremez. tacizcilerden demester kaçmayı başarır ve o moron hayatına döner. sahnelerin hazmı zor değil. gene de insan hayattan her şeyden soğuyabiliyor bu sahneleri izleyince. özellikle yanı başımızda devam eden savaşı düşünmemek zor. öte yandan katarsis gerçekleşmiyor. tecavüzcülerden demester evine dönüp sevdiği kıza açılıp hayatını düzeltebiliyor, ki o tecavüzden sonra bunu hak ettiğini söyleyemeyiz bence. hollywood'tan alıştığımız adaletin yerini bulmasına bu filmde denk gelemiyoruz, ki gerçek hayat da öyledir zaten. ırak'ta ve daha onlarca yerde insanlara tecavüz eden askerlerden kaçı yargılandı, mahkum edildi? film bu açıdan da gerçekçi bir tavır takınıyor.

    --- spoiler ---
  • bruno dumont'un underrated filmi.
    .
    imdb puanı düşük, beğenmeyeni çok, dumont filmlerinden konuşunca pek bahsi geçmez filan filan. peki beni bağlar mı bu durum? zerre bağlamaz, isterse imdb puanı 2 olsun! bana ne? ben çok beğendiysem sallarım geri kalanı. tüm hayatımı film izlemeye adadım, kendime göre bir gusto oluşturdum, sinema üzerine sıkılmadan sürekli bir şeyler okudum, araştırdım, sayısız tartışmaya girdim. neyin iyi olduğunu kısa sürede anlayabilme yetisi geliştirdim. eh o halde "baki pestenkerâni"...

    bu film izleyecilerine devasa bir ayna tutuyor. ancak bu ayna sizin sûretinizi göstermiyor. iç dünyanızı ve bu dünyada saklı, gizli olan duygu ve davranışlarınızı gösteriyor. yani mahrem mevkilerinizi ifşa ediyor. hiç istemediğiniz, arzulamadığınız bir şey yapıyor. günahlarınızı, ayıplarınızı, vicdandan nasip almamış yönlerinizi ve hatta cinsellikle alakalı hislerinizi. ehh böyle bir filmi sevmek de cesaret ister. çoğunluk sevmez ama gerçeğin, sadece gerçeğin peşinde olanlar sever, takdir eder. bu işi yapan çok az sayıda yönetmen var. neyse ki onlardan bir tane de bizim ülkemizde var ve dumont'un filmlerini çok seviyor...
  • kasvetli bir kırsal yaşantısı sunuyor bize yönetmen bruno dumont. gençlik ve amaçsız geçen zaman... ana karakterimiz fazla konuşmayan, antisosyal ve içine kapanık bir köylü. demeter adı.

    sonra arkadaş grubu ile orduya katılarak savaşa gidiyor. köyde amaçsız şekilde yaşantılarını süren bu gençler büyük hedefler peşinde insan öldürerek yeni amaçlar elde ediniyor. içerindeki derin arzular ve hayaller o yeni hedeflerin kanlı çıktıları ile dışavuruluyor.

    yönetmenin savaşa gidilen yeri nedenini, düşmanın kim olduğunu vermemesi de aslında bir nevi savaştaki mantıksızlığın izdüşümü gibi... savaş alanında 'düşmanın' selamunaleyküm denmesinden arap coğrafyasında olduğumuz anlaşılıyor sadece.

    demeter'in de bir parçası olduğu bu askeri bilgi açısından tecrübesiz gençler -karşılığında muhtemelen para aldıkları için bunu diğer işlerden, örneğin biriyle dalaşmak- farklı görmeyen bir grup- önlerine gelen herkesi düşman görüp onlardan olmayanlara eziyet ediyor, tecavüz gibi insanlık dışı şeyler yapmayı da kendilerinde hak görüyor.

    yine rehin düştüklerinde de aynı sertliğe ve acımasızlığa mahkum oluyorlar. yönetmen tüm çıplaklığı ile bunu gözler önüne seriyor...

    bence filmin ana çıktısı şu; savaşa gidenler ve kalanlar hepsi darmadığın oluyor. öydeki kız güzelliğin temsili ve güzel olan her şey yok oluyor filmde. o sakin ve dertsiz kırsal yaşantısı, kan bulaşıyor herkesin eline, gençler yok oluyor ve herkes ölüyor...
hesabın var mı? giriş yap