43 entry daha
  • 2019 frankfurt kitap fuarının bugün son günü.
    bu vesileyle dünyanın en önemli yayıncılık organizasyonu hakkında bir şeyler yazmanın vaktidir.

    sanırım avrupa’nın kentleşme tarihini göz ardı etmeden başlamak yerinde olur.
    frankfurt am main günümüzde almanya’nın en önemli finans ve ticaret merkezi, avrupa’nın büyük kentlerinden biri. ancak bu şehir aslında ortaçağ'da da hareketli bir ticaret merkeziydi. hatta tarihçi lothar gall frankfurt’un 1140 yılında “bir şehir pazarı” olarak adlandırıldığını söylüyor ve 1194 tarihli bir frankfurt sikkesi buluntusundan söz ediyor. kayıtlarda 1240 yılında bile frankfurt’ta bir sebze meyve fuarına tanınan ayrıcalıklar göze çarpıyor (almanca metinde messe, yani basbayağı fuar olarak adlandırılmış). tarımsal üretimin ticareti konusunda kente tanınan bu ayrıcalık zamanla genişletilince frankfurt pek çok alanda merkezi bir ticaret şehrine dönüşmüş.

    frankfurt 12. yüzyıldan itibaren bir ticaret fuarları kenti olarak gelişirken 15. yüzyıla geldiğimizde hemen yanı başındaki mainz şehrinden bir ismin tarihin akışını değiştiren icadı karşımıza çıkıyor: johannes gutenberg modern matbaanın temelini atıyor (genel hatlarıyla ifade edersek bu buluş reformasyona da ön ayak oluyor, çünkü fikirlerin yayılmasını sağlıyor). günümüzde mainz’daki üniversitenin tam adı johannes gutenberg universität mainz ve şehirde her yıl haziran’da düzenlenen bir basım, baskı ve kitap sanatları fuarı var: “mainzer minipressen-messe”.

    gutenberg matbaayı icat ettikten sonra kitap da ticareti yapılan bir mal olarak pazara çıkıyor ve doğal olarak ticaret merkezi olan frankfurt’ta dağıtımı yapılıyor. 16. yüzyılda frankfurt avrupa’da kitaba erişimin merkezi ve entelektüel elitin buluşma noktası halini almış bir şehir artık. yine de bu fuar kenti (messestadt) 17. yüzyılda otuz yıl savaşları (1618-1648) nedeniyle önemini yitiriyor. haliyle savaş durumunda ticaret geri planda kalabiliyor. kaiser ıı. maximilian ağır sansürler uyguluyor ve frankfurt’ta süregelen kitap ticareti faaliyetleri yavaşça ölüyor.

    18. yüzyılda ise kültürel faaliyetlerin kuzeye doğru kaydığını görüyoruz. (bkz: kant) (bkz: aydınlanma)
    bu dönemde çok önemli bir gelişme var: leipzig kitap fuarı. 18. ve 19. yüzyıllar ile 20. yüzyılın başında leipzig kitap fuarı entelektüel alışverişi domine eden organizasyon olarak kök salıyor. bismarck almanyası’nı düşünelim, ortaçağ ve erken modern dönemdeki ticaret manyaklığının aksine prusya’da aydınlanmacılığı ve akla yatkınlığı görüyoruz. leipzig'de başlayan fuar da entelektüel verinin yayıldığı, ancak ille de ticaretinin yapılmadığı bir organizasyon olarak başlayıp gelişiyor. günümüzde her yıl mart ayında düzenlenen leipzig kitap fuarı’yla ilgili basında çıkan haberleri okurken fark ediyorum, leipzig’in edebiyatseverlere hitap ettiği, gerçek okurlara yönelik programlar düzenlediği ve sakin bir havada geçtiği vurgulanıyor hâlâ.
    leipzig bir kitap ve edebiyat fuarıyken frankfurt’u bir yayıncılık fuarı olarak kabul etmek gerekiyor. bu durumun tarihsel kökenlerini yukarıda anlatabildim sanıyorum.

    frankfurt kitap fuarına devam edelim:
    tabii ki weimar cumhuriyeti ve hitler almanyası dönemleri de var. 1918-1933 arasında zaten frankfurt’ta fuar yok. sonrasında almanya kitapların meydanlarda yakıldığı korkunç günleri de görüyor. ikinci dünya savaşı'nın bitişinden sonra 1949’a gelene kadar frankfurt’ta herhangi bir faaliyet yok bu anlamda. 1949 yılında bir tür yeniden ayağa kalkma evresi başlıyor.
    şuradaki son derece sevimli afiş 18-23 eylül 1949’da batı almanya’da yapılan ilk frankfurt kitap fuarının afişi : buchmesse 1949

    batı almanya’nın altını çizmek gerekir, zira leipzig artık doğu almanya’da kaldı. dolayısıyla batı almanya’nın entelektüel faaliyetlerin yürütüleceği bir merkeze ihtiyacı var. işte bu ortamda yeniden ayağa kalkan yukarıda afişini gördüğümüz etkinlik günümüzdeki fuarın öncülü sayılabilir. zaten etkinliğin adı da frankfurter buchmesse, yani günümüzdeki ismin aynısı.

    zamanla frankfurt kitap fuarı bugünkü biçimine benzemeye başlıyor. örneğin 1976’da tematik odaklar belirleniyor, 1988’de ise konuk ülkeler seçiliyor. dikkat ederseniz, fuar her yıl nobel edebiyat ödülü sahibinin açıklandığı haftadan sonraki hafta başlıyor. genelde bir hafta süren fuarın ilk günlerinde yalnızca yayıncılar, basın mensupları, bazı yazarlar görüşme halindeler. birçok sözleşmenin yapıldığı, çeviri tekliflerinin ve proje fikirlerinin doğduğu, telif anlaşmalarının havada uçuştuğu günler halka kapalı olan bu ilk günler. haftasonu tüm okurlara açık olan fuarda bir sürü okuma etkinliği, imza günü, söyleşi düzenleniyor. alman yayıncılar birliğinin barış ödülü (bkz: friedenspreis des deutschen buchhandels) (1997’de yaşar kemal, 2005’te orhan pamuk bu ödülü aldı) ve 2005’ten beri dağıtılan ve aslında man booker’a almanya’nın alternatifi gibi işleyen alman kitap ödülü (bkz: deutscher buchpreis) gibi almanya’nın en önemli edebiyat ödülleri frankfurt kitap fuarında sahiplerini buluyor.

    2008’de türkiye fuarın konuk ülkesi olmuştu. türkiye’den pek çok isim ve kurum o yıl çok çalıştı, güzel işler çıkardı. türkçeden almancaya yapılan çevirilerin sayısı bir anda arttı (sonrasında hemen düştü!), bu çevirilerle ilgili gazetelerin kitap eklerinde tanıtım yazıları çıktı. frankfurt kitap fuarının konuk ülkesi yalnızca almanca konuşulan ülkelerde tanınmakla kalmıyor, uluslararası dolaşıma giriyor. nitekim fuardan sonra 2010’da istanbul avrupa kültür başkenti olmuştu. yanılmıyorsam 2011’de de londra kitap fuarının (dünyanın ikinci büyük kitap fuarı olmalı) konuk ülkesi türkiye oldu.

    frankfurt kitap fuarı bir kitap mezatı olarak başlayıp uluslararası bir basım yayın faaliyeti olarak gelişerek dünyanın en büyük, en çok-katılımlı ve en önemli yayıncılık etkinliği ve telif organizasyonuna dönüşmüş. yayıncılar, ajanslar, kitapçılar, kütüphaneciler, bilim insanları, sanatçılar, yazarlar, çevirmenler, editörler, antikacılar, matbaacılar, sivil toplum örgütleri, sendikalar, meslek odaları ve artık blogger’lar bu hafta frankfurt’taydı. bu yıl fuarın konuk ülkesi norveç’ti. 2020’de kanada, 2021’de ispanya, 2022’de slovenya frankfurt’a konuk olacak. bu ülkelerden birçok yazarın adını önümüzdeki yıllarda sık duyacağız.

    bu yazıyı yazarken aşağıdaki kitap ve internet sayfalarından yararlandım (yayıncılık etkinliklerini kentleşmeyle birlikte ele alan isim wittmann):

    - reinhard wittmann (1999): geschichte des deutschen buchhandels.
    - peter weidhaas (2004): zur geschichte der frankfurter buchmesse
    - lothar gall (1994): ffm 1200: traditionen und perspektiven einer stadt
    - https://www.buchmesse.de/ueber-uns
    - http://www.altertuemliches.at/…rankfurter-buchmesse
4 entry daha
hesabın var mı? giriş yap