• nam-ı diğer para harcamanın dört yolu matrisi.

    milton friedman der ki, dört şekil para harcama yolu vardır.

    1) kendi paranızı kendiniz için harcamak: böyle yaparsanız hem fiyata hem de kaliteye dikkat edersiniz. paranızın karşılığını en iyi şekilde almaya özen gösterirsiniz.

    2) kendi paranızı başkası için harcamak (mesela birine hediye almak): böyle yaparsanız fiyata yine dikkat edersiniz, fakat kaliteye o kadar dikkat etmezsiniz. (en azından kendinize bir şey alırkenki kadar dikkat etmezsiniz.)

    3) başkasının parasını kendiniz için harcamak (mesela şirkete fatura edeceğiniz bir iş yemeğine çıkmak): bu durumda kaliteye dikkat edersiniz, fakat maliyet çok umurunuzda olmaz. (en azından kendi paranızı harcarkenki kadar dikkat etmezsiniz)

    friedman dördüncü ve son harcama yolunun en ilginci olduğunu söyler;

    4) başkasının parasını başkası için harcamak: yukarıdaki diğer harcama yollarından görüleceği üzere, bu durumda ne fiyatı ne de kaliteyi önemsersiniz. zira maliyeti düşürmek ya da kaliteyi yükseltmek için özel bir çaba sarf etmeyi sağlayacak bir motivasyon yoktur.

    friedman bunun en iyi örneğinin devlet harcamaları olduğunu söyler. politikacılar ücretsiz eğitim, ücretsiz sağlık gibi vaatler verdiklerinde aslında bahsettikleri şey başkalarının parasını başkaları için harcamaktır. bu yüzden devletin verdiği bu hizmetler ne en iyi kalitede, ne de en hesaplı bir biçimde yapılmaktadır.

    matrisin görsele dökülmüş hali

    friedman'ın konu hakkındaki bir açıklaması (türkçe altyazılı sadece bunu bulabildim): https://www.youtube.com/watch?v=iiklij4jkbe
  • aşırı basitleştirmeden beyni iflas emtiş matris. delegasyon, vekalet toplum iş hayatı ve siyasette evrensel kaçınılmaz bir süreçtir. herkes her işi birileri aracılığıyla yapar. "git şuna böyle böyle de" derken (sosyal) de vardır, şirketin adına alım yaparken (örgütsel iktisadi) de vardır, vatandaşı temsil ederken (siyasi, kamusal) de vardır. burada vekalet edenin, patronu veya halkı adına para harcayan da, bir mesajı ileten de aynı şekilde, kontrol süreçlerine tabi olması ve işini düzgün yapmadığında bunun ona bir şeye mal olacağını bilmesi, bunu garanti eden süreçlerin olması lazım. bunlar da bürokrasi demek. şirketin de devletin de iş yapan kadar işin yapılma şeklini ve sonuçlarını kontrol eden sistemlerinin süreçlerinin olması bunun sonucu. bu olmasın verimsiz oluyor, memurlar oturuyor, şirkette idari birimler bir şey üretmiyor diyerek, ıssız adada bile tek bir aile olarak anca yaşarsın, toplum olduğunda tıpış tıpış vergini verecek, bölümleleri katmanları olan örgüt olduğunda raporlama yapacak, hesap verecek, işlerin ve vedirğin karşılında hizmet bekleyeceksin, iş yapmak için onay bekleyeceksin. her yöneticinin çalmasını engelleyecek sisteme ve insan kalitesine sahip değilsen, her işim kendim yapayım, ağrısız başım deyince bizim toplumdan örnek vereyim kombili apartman olursun. merkezi ısıtmalı apartman olmak ve düzgün ısınmak için ise paranı birine harcatmayı soyulmadan başarman lazım.
hesabın var mı? giriş yap