• sanırım nurullah ataçın bir denemesiydi. 80ler ve 90larda ortaokul sıralarından geçmiş pek çok kişi hatırlar.
  • yetmişli yıllarda ilkokula gitmiş olanların da hatırlayacağı bir denemeydi. bakmanın görmenin ötesinde bir derinliği olduğu ve bir nesnenin hayali gözünün retinasına düşen kişiye nazaran, o nesneyi anlamak üzere bakan kişinin, öze vakıf olduğunu anlatırdı. o yaştaki bir çocuk için belki fazlaca felsefiydi sanki, ama o yıllardan bir tek bu okuma parçası günlük hayatta hala hatırlanıyorsa, ilkokul türkçe kitabına alınması da yerindeymiş denebilir. bir de bir başka yazardan gece ile gündüz karşılaştırması vardı türkçe kitabında, bunda da gecenin bütün çirkinlikleri sildiği gündüz gözüyle ise bütün görülmek istenmeyecek olanların ortaya çıkacağından bahsedilirdi ki küçük pollyannalarda hayal kırıklığı yaratırdı, "ne o yani herşey aslında çirkin de biz mi farkında değiliz, oysa ki hayat ne güzel" diye düşünen küçük pollyannalarda..
hesabın var mı? giriş yap