• en fazlasından daha fazla gülümseyen, her fırsatta bıdı bıdı çene yapıp kafa siken, tüm konumlarda durduk yere dikkat çeken insanların arkasından kulaklara fısıldanan, kişi durumunu ayırd edemeyecek derecede gündüz feneri ise opsiyonel olarak yüzüne yüzüne de söyleyebileceğiniz, çok fonksiyonel belirtisiz isim tamlaması.
  • (bkz: ironi)
  • hadi besleyici(ismi boyle)nin yazdigi cocuklarimizda din irk ve mezhep gozetme ihtimalini ortadan kaldirmak icin yazilmis bir cocuk kitabidir.kitapta mercan isminde zenci bir cocugun zeynel isimli bir kucuk iblisten cektikleri anlatiliyordu.
    ilkokulda musamere olarak sergilemeye karar verdigimiz bu oyunda ben zeynel i canlandiriyordum.gonlumde yatan ise zenci cocuk mercan idi.
    zor bir roldu, ve zeynelden daha karizma laflar ediyordu mercan, ama ten rengim musaade etmedigginden(platin sarisi saclar, mavi-yesil arasi gidip gelen iri gozler) bu role uygun bulunmamistim.neyse oyun hic oynnmadi ben de mercan olmasi gereken adam "gunduz feneri gunduuuz feneri" diye bagirarak agir manevi tahkir de bulunamadim.o sebepten agir manevi taciz ve tahkir tarafim hic doymaz.
  • yeni tras olmuslara da denir:
    -olm yine gunduz feneri gibi parlamıssın
    -bi siktir gitbe abi
  • (bkz: zenci)
  • sabah ereksiyonu için de kullanılan deyim. yıllar yıllar önce leman'da kullanılırdı.
  • magazin haberlerinde okuduklarımdan sonra beni feci tırstıran bi laf arkadaş böyle laf olmaz olsun sanat güneşi esmer güneş şu güneş bu güneş soğuttular güneşin ta kendisinden. kaplumbağadan da tırsarım esmer güneşten de bundan böyle bi de tamba tumba esmer bomba vardı tüh.
  • ilkokulda okuduğum bir romanın adı.
    o yaşta hayatıma teninin renginden dolayı arkadaşları tarafından küçümsenen bir çocuğun dramı girmişti. bir çocuk romanı için hiç de cazip bir konu değilmiş aslında.

    ideefixe.com'da kitabın içeriğinden bir alıntıya seneler sonra rastlayınca, üzerinden bunca yıl geçmesine rağmen neden aklımda kaldığını hemen anladım, buyrun alıntı:

    "mercan, koyu esmer, çikolata renginde 12 yaşlarında bir çocuktu. kıvırcık saçları, iri, siyah gözleri vardı. kırmızı kalın dudaklarında üzerindeki minicik burnu yüzüne sevimli bir görünüş veriyordu. annesi ve hatta annesinin anlattığına göre yüzünü göremediği babası herkes gibi beyaz, normal bir insandı. fakat nedense kendisi kara denilebilecek kadar esmer bir çocuktu. bunda ne annesinin, ne de babasının ve ne de kendisinin bir suçu yoktu. belki de tanrı istemiş, öyle olmuştu. sonuçta bir çocuk her şeyden önce bir insandı. onun da her çocuk gibi sevgiye ihtiyacı vardı. ne yazık ki rengi yüzünden arkadaşlarına, çevresindeki insanlara alay konusu olmaktan kurtulamıyordu..."

    kitaptan alıntılanan bu bölümde bile insanı irkilten yaklaşımlar var:

    "...yüzünü göremediği babası herkes gibi beyaz, normal bir insandı." (zenci ve anormal insanlar)
    "...bunda ne annesinin, ne de babasının ve ne de kendisinin bir suçu yoktu." (bir çocuğun zenci olması tamamen ebeveynlerin kabahatidir)
    "...belki de tanrı istemiş, öyle olmuştu" (perhiz ve lahana turşusu ikilemi!)

    yazarı hadi besleyici'ymiş, bulursam tekrar okuyacağım. ideefixe'de tükenmiş.

    (http://www.ideefixe.com/…p?sid=u93k722c1f6fv18ypm9y)
  • severek okudugum bir blog.

    gunduzfeneri.blogspot.com
hesabın var mı? giriş yap