• dünyanın çelişkisinde eylemekten kaçıp kendini somut durumun dışına, dünyanın ve zamanın dışına atıp geri kalan her şey için acı çektiğini söylemek kendine ve başkalarına. aslında bir tür kendini beğenme, bir tür zayıflık, o da doğru bu da doğru napcam şimdi modunda bir acizlik, yapamama, bilememe, eylemden kaçış [gerçi eylem ne ola ki?], bana dokunmasıncılık, bin yaşasıncılık. zor bir mertebe. aşınız.

    [felsefi olarak kuvvetli bulmadığım bir kullanımı için necmi erdoğanın şu yazısına bakılabilir:
    http://www.korotonomedya.net/…php?id=26,286,0,0,1,0 ]
  • schöne seele, beautiful soul.
    hegel’in, tinin görüngübilimi'nde ve hukuk felsefesinin prensiplerinde geçer: "güzel ruh" adı verilen şey, yani objektifliği her türlü muhtevadan boşaltan ve böylece, sonunda kendisi de bütün gerçekliğini kaybederek sönüp giden asil sübjektiflik. (s. 135). hegel, hukuk felsefesinin prensipleri, çev. cenap karakaya, sosyal yayınlar, sosyal yayınlar, 1991, istanbul.

    ergün yıldızoğlu'nun tanımı ise şöyle: “güzel ruh”, dünyayı müdahale etmesine olanak sağlayacak biçimde tanımlamayı başaramayarak kendini pasifliğe, sürekli yakınan mükemmeli arayan ama bir türlü pratiğe geçemeyen, davranamayan bir konuma sokar. bu bağlamda, ilk adım adeta, nesnel dünyayı değiştirmeye yönelik pratik eylemden önce, simgesel sistemi değiştirmeyi hedef alan bir eylem olarak çıkıyor. "
hesabın var mı? giriş yap