• ihtisam baktigin seyde degil bakisinda olmali*
  • görme eyleminin birikimle olan ilşkisinin seçiciliğinin karşıdakinde yansıması.
  • doğruluğu su götürmese de; günümüz şuursuz, obsesif kompülsif ilişkilerinde, garip bir biçimde, şekil değiştirmeye başlamış önerme..
    artık iyicene güzellik görenin kafasındadır'a dönüşmeye başladı.. bu kişilere, sakın ola ki müdahale etmeye falan kalkışmayın, bırakın ne halleri varsa..

    (bkz: kafan mı güzel)
  • alacakaranlık kuşağı'nda bir bölümün adı.
  • izafiyet teorisini yanlış yorumlayan kimselerin ilginç beyanatıdır.

    (bkz: logo piyasasındaki palavra tekniği)
    (bkz: efsanevi yalanlar)
  • söylediklerimiz kadar gördüklerimiziz de.

    sonsuzluğa uzanan bu yolda, hepimiz farklı şekillerde, farklı algılarla kendimize kendimizi anlatıyoruz. “sen” diye görünen, bütünü ile kişinin özüne verdiği anlamı ihtiva ediyor. mesela, yunus emre'mizin ''bu yunus’un gördüğini eğer zühre* göreyidi, çengini* elden bırağup unudayıdı** sazını'' dediği güzellik, kendi kalp aynasının bir yansıması değilse ne olabilir? zaten, insan kendinden ne kadar uzaklaşabilir? ya da kişinin, kendinde bulacağı sınırsız gücü dışarıda araması beis bir çaba değil midir?

    samimiyetle, “seni seviyorum” dediğimizde, herkeste kendi yolumuzu aydınlatmak için atılmış bir adımı, ışığı görebiliriz. konuşmasında, yaşayışında sevgiyi hissettiğimiz insanlara bakınca, bir tür hayretin, hayranlığın, coşkunun gücünü hissetmek, her şeyi kolay ve güvenilir kılıyorken üstelik.

    esasen, insanlara ve kendimize karşı sarf ettiğimiz sözler gibi, neye baktığımız ve neyi gördüğümüz de bütünü ile bizi yansıtıyor. bu yüzden, gelip geçici şeyler, hisler ile kalbe en kestirme yollardan biri olan gözlerimizi, meşgul etmememiz gerekiyor.

    “kalp gözü aslında ne görmek ister?” diye bir sormalı. çünkü, kelimelerin şahitliğinin insana yetmediği anlarda, göz hep doğruyu söyleyecektir. tabii, cümlelerin oyunlarına takılmazsak... bu sebeple, aynı anda kolay ve aynı anda zor bir yolda yürümekteyiz. her an tanıklığını yaptığımız, ölüm ve yaşamın kol kola arkadaşlığı gibi.

    derin bir çukurdan, içinde bütün ışığı barındıran kalbimizin gözbebeklerini, bütün kötülüklerden korumak bize düşüyor. birer kaset gibi ne ile dolarsak, hayat boyu o çalıyor kendi içimizde.

    nur ile beslenen kalbin gözbebeğine vuran görüntüler; gözün bebeğini ne kadar iyi hissettiriyor? onun, ne kadar rahat bir uyku çekmesini sağlıyor? onu, ne kadar mutlu ediyor?

    bebek her zaman doğrudan yanadır ya, sorgusuz, sualsız... kalpteki göz de öyle arı olmalı işte. çünkü, hayat her şeyi görüyor. hem de bizim gözlerimiz ile.

    güzellik, gören gözde.
hesabın var mı? giriş yap