• tamer levent'e tekrar tekrar hayran kalınmasını sağlayan tiyatro oyunu. tip olarak da galileo'ya cuk oturmuştur. neredeyse sahneden hiç inmeden oynamakta yaklaşık 2.5 saatlik oyunu. metin de epeyce ağır ve uzun, buna rağmen çok güzel bir oyun. insan akşamın karanlığında oyundan çıkınca teleskopunu alıp gökyüzü gözlemi yapası geliyor. "bilim tek bir buyruk tanır: bilime katkıda bulun"
  • içinde şu müthiş diyaloğu barındıran tiyatro eseri:

    andrea: unhappy the land that has no heroes! . . .
    galileo: no, unhappy the land that needs heroes.

    (bkz: leben des galilei)
  • çayyolu tiyatrosunda izleme şansı bulduğum güzel oyun. kostümler çok güzeldi, oyuncuların performansı da keza öyle. fakat aşağı yukarı 2,5 saat sürdü ve bence bu oldukça uzundu. bazı sahneler büyüleyiciydi belki ama bazıları da fazla uzaması sebebiyle sıkıcıydı. ilk ve ikinci perdenin sonlarına doğru herkeste bir kıpırdanma başlamıştı ve oyun sonunda gelen alkışlardan da belliydi ki herkes oturmaktan yorulmuştu, alkışlayacak hal kalmamıştı. oyuncuların yüzünden anlaşılıyordu alkışlardan memnun olmadıkları. her şeye rağmen izlenmesi gereken müthiş oyunculuk örnekleri var, ellerim çatlarcasına alkışlamak isterim buradan. yaşadığım ikilemi anlatabilmişimdir umarım. gidin izleyin mutlaka ama rahat ayakkabılar giyin, eşofmanla falan gidin. ayaklarınız şişiyor, bacaklarınız karıncalanıyor. bir yandan en ufak bir sahneyi bile kaçırmak istemiyorsunuz ama bir yandan da yeter artık bitsin diye içinizden geçiriyorsunuz. herkesin adına konuşmuş gibi oldum sanki tamam düzeltiyorum. kendim, annem ve arkadaşım adına konuşuyorum. biz aynen böyle hissettik.
  • ağzım açık dinlememe neden olmuş dialoglara sahip oyun. galilei'nin din otoritelerinin önyargılarına ve güçlerini koruma çabası içerisinde gerçekleri görmezden gelmelerine karşı çıkışını anlatıyor esas olarak.

    --- spoiler ---

    kendini evrenenin merkezinde zannedenlere aslında diğer tüm cisimler gibi sadece sıradan bir role sahip olduklarını söylemek kolay birşey değildir

    --- spoiler ---
  • çayyolu cüneyt gökçer sahnesinde benim de izleme şansı bulduğum oyun. tamer levent mükemmel bir performans sergiledi. ama bu 2 saat 50 dakikanın bu tarz ağır konulu bir oyun için biraz uzun olduğunu ben de düşündüm. her ne kadar zaman zaman uzun olmuş bu sahne diye gerilsem de çevremdeki diğer insanların fazlasıyla terbiyesizce tepkileri oyuna karşı bir sahiplenme, koruma içgüdüsü oluşturdu üzerimde. talihsizliğim sonucu, arkamda sol tarafta oturan amca uyurken, sağımdaki teyze de her sahneyi kocasına sorarken odaklanmaya çalışarak izledim bu mükemmel oyunu. 2. perdede bazı yerler boşalmıştı hatta. gerekli alkışı alamadılar. özellikle ilk perdenin sonunda insanlar algılayamadı bile ara verildiğini sanırım çok cılız bir alkış oldu.
    kendi adıma konuşmak gerekirse bilmediğim şeyleri öğrenmemi, bildiklerimin üzerinden geçmemi, kostümüyle, sahne dekorlarıyla, oyunculuklarıyla tam anlamıyla harika bir oyunu izlememi sağladı galilei'nin yaşamı. belki de bizim seyircinin şanssızlığı cuma akşam 8de başlamasıydı.
    ah bir de evet, satranç sahnesi! kesinlikle olağanüstüydü. çok zekice düşünülmüş sahnelerden biriydi. çok çok güzel sözler de vardı 2. entryde yazılmış olan mesela ki onların gerçekten büyük alkış almalarını beklerdim.
    uzun olduğuna kendinizi hazırlayıp, bu konuya ilginizi ölçerek giderseniz kesinlikle sıkılmazsınız. ben de tavsiye ediyorum.

    edit. imla
  • bir aile dostumuzun kızının devlet tiyatroları'ndaki ilk oyunu olmasından dolayı prömiyerine gitmiştik. oyun bana biraz ağır gelmişti açıkçası.
hesabın var mı? giriş yap