• 18 haziran 1926'da istanbul'da doğmuştur. türk sinemasının en önemli görüntü yönetmenlerinden biridir. halen bodrum'da yaşamaktadır. görüntüyle anlatıma 11 yaşındayken kiraladığı fotoğraf makinesi'yle başlamıştır. ilk dersi fotoğraf makinesini kiralayan dükkan sahibinin "güneşi arkana almayı sakın unutma" sözü olmuştur. sinemaya 1954 yılında yapımcılık yaparak başlamıştır. sinemayı ömer lütfü akad'ın trt için çektiği 'dört mevsim istanbul' filminde görüntü yönetmenliği yaparak bırakmıştır. türk sinemasında bir çok ilke imza atmıştır. türkiye'de ilk sinemaskopu, ilk tele objektifi, ilk dolly'i o kullanmıştır.
  • fatma girik 'in ölüm ilanı verdiği bu ünlü sinema emektarının cenazesi eyüp sultan camii'nden öğle namazı'nda kaldırılacak
  • yorgun savasci nin goruntu yonetmenliginide yapmistir.
  • emekli kağıdına "vasıfsız işçi" yazılmıştır ustanın,sonra sorarlar "niye bıraktınız sinemayı?" diye...
  • meşhur bir görüntü yönetmeni.

    yıllarca yeşilçam'da emek vermiştir. sayısız filmde çalışmıştır.

    günü gelince emekli olmak istemiştir.

    ssk'ya gittiğinde hiçbir priminin yatmadığını öğrenmiştir.

    yapımcıların yıllarca yalan söylediğini görünce sinemaya küsmüştür.

    toplu bir para ödeyerek ssk'dan emekli olmuştur.

    sonra aldığı 400 tl gibi bir parayla bodrum'a yerleşip o yaşlı halinde taşla tuğlayla çimentoyla uğraşıp ev yapmaya çalışmış ve tek amacı o evi çocuklarına bırakabilmektir.

    sonra bir ödül törenine gidip onur ödülü-yaşam boyu başarı ödülü alıp ertesi gün de ssk'dan sağlık karnesini alırken üzerinde "vasıfsız işçi" yazdığını görmüştür.

    sinemaya küs aramamızdan ayrılmıştır.

    arada belgeselini trt 2 vermektedir.
  • türk sinemasının mihenk taşı filmlerinin görüntü yönetmenidir. atıf yılmaz'ın ah güzel istanbul filminde, lütfi akad'ın göç üçlemesinde (gelin, düğün, diyet), yılmaz güney'in pek çok filminde gani turanlı'nın imzası vardır. basma kalıp yeşilçam filmleri döneminde yeni anlatım üsluplarının doğmasında büyük payı olmuştur. gelin filmindeki tüm ev ahalisinin hep birlikte kameraya baktıkları godardvari o meşhur sahnenin mimarıdır. lütfi akad o sahnenin çekilişini şöyle anlatır: "uzun bir zamandan beri çalışmalarım arasında aradığım bir şey vardı. sinemayla biraz yakından ilgilenenler bilir. görüntüde nesnelerin büyük ya da küçük görünmesi çekim ölçeği denen bir ölçüye bağlıdır... orta mesafedeki boy çekiminde olmalarına karşın oyuncularımın daha yakınımızdaymışlar gibi varlıklarını duymak istiyordum." bu isteğini pek çok görüntü yönetmenine ileten akad, böyle bir çekim yapmak için gerekli objektiflerin bulunmadığı yanıtını alır. ta ki turanlı'ya kadar. anlatmaya devam eder akad: "her şey hazır. gani bakmam için çağırıyor gene, başımla olmaz diyorum. isteğe uyuyor çaresiz. (saygısızlık etmemek için ekrana bakmaktan çekinecek kadar da kibar bir insanmış akad.) ama çekim biter bitmez kameranın arkasından doğruluyor anında ve sert bir sesle "kimse kımıldamasın!" diyor. oyuncular donup kalıyorlar. gani bana dönüyor, şimdi gel bak, diyor. bu bir emirdir. uyuyorum. diz çöküp bakıyorum. evet, oradalar. yakında ve orta mesafede olanlar, dahası en arkada, kameraya göre uzak mesafede, mutfak kapısından bakan büyük gelini bile bütün varlıklarıyla duyumsuyorum. kalkıp öpüyorum onu, ona bir teşekkürden fazlasını borçluyum, minnet duyuyorum. o duyarlı bir artistpeintre fransızların dediği gibi, çünkü çok az sayıda fotoğrafçı portre konusunda, usta ressamların vardığı, kişinin varlığını duyurma becerisine erişebilmiştir. ne var ki gani'nin görüp duyacağı kutlama bundan ibaret kalıyor. yapılan işi ve önemini ister meslekten ister meslek dışından kimse fark etmiyor." öyle de oluyor. yıllar sonra devletin adına düzenlediği emekli kartına bile "vasıfsız işçi" yazıveriyorlar.
hesabın var mı? giriş yap