• 1. bükümlü ipliğin, sürekli yanmakta olan belirli sıcaklıktaki alev içerisinden, iplik üzerindeki tüycüklerin bertaraf edilmesi amacıyla sabit hızla geçirilmesi işlemi..
    2. en yakın kenara 5-7 mm uzaklıktaki tekiğne dikişi..
  • 9 kadar gaze turu vardır. tam olarak turkce karsılıgı yoktur. gendered gaze, male gaze, gay gaze gibi. bunların hepsi hakkında yazılmıs tonla yazı vardır. uzun ve onemli bir konudur sinemada ve kültürde.
  • farscada "tul" anlamina gelir..
    pamuklu ya da ipekli hafif saydam kumaslara gaze kumasi veya gaze bezi denilirken sargi bezinin ince ve seyrek dokumasi ve gorunumunu andirdigindan bu ifade zamanla gazli bez`e donusmustur.
  • -the spectator's gaze
    -the intra-diegetic gaze
    -the direct (or extra-diegetic) gaze
    -the look of the camera
    -the gaze of a bystander
    -the averted gaze
    -the gaze of an audience within the text
    -the editorial gaze
    olmak üzere 8 cesidinin oldugu varsayilir.
  • “dusunduklerimiz ve inandiklarimiz, nesneleri gorusumuzu etkiler” john berger

    gaze (nazar), gorsel kultur arastirmalarinda, izleyicinin, izlenen ile iliskisidir.

    feminist kuramda, kadinlarla erkekler arasindaki toplumsal guc iliskilerini, erkeklerin kadinlara nasil “baktigini”, kadinlarin kendilerine nasil “baktigini” irdelemek amaciyla gelistirmistir. zira birine “bakmak” ve birinin baska birine “baktigini” gormek, izleyen ve izlenen hakkinda cok sey soylemekle birlikte, bakilan ile bakan arasindaki iliskinin dogasini, diger bir deyisle aralarindaki guc iliskileri (power relations) hakkinda da acik ipuclari verir.

    feminist metin analizinde, “nazar”, bakan’in, bakis nesnesine (bakilan) ustun oldugu bir psikolojik guc iliskisine isaret eder.

    literaturde nazar, genel olarak gozun sahibine gore asagidaki sekilde gruplara ayrilmistir:

    • izleyenin nazari: sozgelimi yazili metin ise soz konusu olan, okuyucunun nazari.
    • intra-diyajetik nazar: bir metindeki bir karakterin, metindeki bir baska karaktere veya nesneye bakisi.
    • ekstra-diyajetik nazar: metindeki bir karakterin bilincli bir sekilde izleyiciye bakisi (sinemada dorduncu duvar)
    • kameranin nazari: yonetmenin bakisi
    • editoryal nazar : metinsel bi aciyi vurgular; sozgelimi belirli bir bicimde kroplanmis bir fotografin, izleyiciyi belli bi odak konuya yoneltmesi gibi.

    laura mulvey, visual pleasure and narrative cinema adli makalesinde, feminist film teorisini ve medya arastirmalarinda cokca vurgulanagelmis “eril nazar” (male gaze) kavramini sunmustur literature.

    eril nazarin belirleyici ozelligi, izleyiciyi, izlenen’i, erkek bakisi ile izlemek zorunda birakmasidir. kamera, kadin bedeninin kivrimlarinda dolasir...kadinin giyinmesi, soyunmasi, kadinliginin vurgulandigi yuruyusu, sigarayi icisi, erkek nazarindan verilir izleyiciye. bu raddede, kadin, kurmacada bir insan olmaktan ziyade, bir nesneye itinayla indirgenmis olur.

    erkek, nazara sahiptir, cunku erkektir. kadin ise, yalnizca “erkek rolu”nu ustlendiginde nazara sahip olabilir. (ara not: (bkz: phallogocentrism) -----> erkek = a ve kadin = a- olarak tanimlandigi icin kodlarda, yani kadin, erkegin eksik hali oldugu icin, bir nazara sahip olmasi da yine elbette a- tanimindan kendini a’ya aktarinca olabiliyor)

    kadin da, nazar koltuguna gectiginde bu yuzden, digerlerini nesnelestirmek zorunda kalir bulundugu yerden izlerken.
    mulvey’e gore ote yandan erkek, disil nazara tabi olmaktan ve bu surette nesnelesmekten mutlu olmaz pek. ona gore, “erkek oyuncu, cinsel nesnelesmenin yukunu kaldiramamaktadir.”

    mulvey’in calismasinda sundugu ornekler disinda, gerard depardieu’nun basrolde oynadigi nathalie bu kuram cercevesinde incelenebilir.

    “erkekler davrandiklari gibi, kadinlarsa gorundukleri gibidir. erkekler kadinlari seyrederler. kadinlarsa, seyredilislerini seyrederler. bu durum, yalniz erkeklerle kadinlar arasindaki iliskileri degil, kadinlarin kendileriyle de iliskilerini belirler. kadini icindeki gozlemci erkek, gozlenense kadindir. boylece, kadin kendisini bir nesneye- ozellikle gorsel bir nesneye- seyirlik bir seye donusturmus olur.” john berger

    kadinin icindeki gozlemci, erkek; gozlenense kadindir”. iste, kadinin nazar koltuguna gecmesinin on kosulu olan, erkek bakisini edinebilme kabiliyeti onun varolus bicimi haline gelmistir ve kadin, artik, yasama dair herhangi bir sey yaptiginda (dus almak, giyinmek, soyunmak, yurumek, yemek yemek, kahkaha atmak, sohbet etmek, makyaj yapmak vs) surekli olarak izlendiginin farkindaligini, icindeki erkek nazari kabiliyetinden dolayi tasir. kadin, izlendigini bilerek yasar. erkek ise, izleyici oldugunu bilerek.

    kadinin dogasi, kadinin bizatihi heteroseksuel erkek mulkiyetinin bir unsuru oldurulmus olmasindan oturu, ikiye bolunmustur. kadin, kendine bir erkek gozuyle bakabilen(izleyici) ve ayni anda da “oyuncu (izlenen)” olabilen bir varliktir. kadinin bunu reddedisi, disil nazari, eril nazara alternatif olarak, salt kendi varolus biciminden ve izlenen degil de, disil izleyici kimliginden yola cikarak insa etmesi ile mumkundur. (bu da cok hatirisayilir bir reddedis ve baskaldiri demektir) kadinin, kendinen eril nazar kabiliyetini izole edebilmesi ve bunyesinde disil nazar kabiliyetini tesis edebilmesi, yine bunyesindeki “izlenen oldugunun bilinciyle yasama kabiliyetinden” kurtulmasi ile mumkundur.
    -
    kadin, kamera arkasina gectiginde de erkektir. gunumuzde son derece yayginlasmis bir hobi olarak fotografciligi ele alacak olursak, fotograf ceken kadinlarin, konularini, erkek nazariyla ele aldiklarini acikca gorebiliriz. erkekler, kadin nu cekerken, kadinlar da kadin nu cekerler ve ekseriyetle, erkek skopofilisine yonelik fotograflar cekerler. kadinin, kadini konu olarak ele almis olmasi degil, kadini konu olarak, erkek nazariyla ele aliyor olmasidir burada vurgulamaya calistigim. (sadece nu calismalari kast etmiyorum; zira nu olsun olmasin, kadina dair her kadraj erkek nazariyla sunulmaktadir izleyiciye. cok nadirdir, kendini erkek nazarindan soyutlayabilmis ve disil nazar koltuguna oturtabilmis kadin fotografci).

    http://www.aber.ac.uk/…a/documents/gaze/gaze09.html

    http://www.filmmor.org/default.asp?sayfa=74

    http://www.ltcconline.net/…as/gender/pages/gaze.htm

    http://news.mongabay.com/…05/0507a-tina_butler.html

    (bkz: visual pleasure and narrative cinema)
    (bkz: ways of seeing)

    nb: siginificant tribute to genx
  • zamanla degistirilip donusturulen bi iliskiler yumaginin icinde yeniden uretilir.
    sinemadaki karsiligi asagi yukari soyle:

    http://www.youtube.com/watch?v=vec4ywicexk

    hollywood versiyonundan kadina nasil bakildigini gorebilmek icin
    marlyn'e kadar olan kadinlarin cogunun nereye nasil baktigina bakalim,
    sonra marlyn'in nereye nasil baktigina bakalim,
    bi de ondan sonraki kadinlarin gene nereye nasil baktigina bakalim.

    marlyn derken, sebnem de sunu ekledi hatta, kennedy'nin o donemki basarisinin altinda kendini kamera onunde birden inanilmaz ustaca gosterebilmesi yatarmis.
    sirayet eden de bi bakis bu, hayatin her alanina.
  • john berger tarafından en kısa haliyle 'men act - women appear' şeklinde tanımlanmıştır.
  • ing.
    bakış, nazar
  • bakış atmak.
hesabın var mı? giriş yap