*

  • uğur mumcu'nun izmir suikastını işlediği, belgelere dayanan ama bir roman gibi akan kitabı.
  • uğur mumcu'nun atatürk'e yönelik suikast teşebbüsünü ve sonrasında yaşanan süreci anlattığı kitabı. kitapta suikast teşebbüsü, bu teşebbüs sonrasında atatürk ile inönü ve diğer hükümetteki kişiler arasındaki yazışmalar, yargılamalar, idamlar, ardından yaşanan gelişmeler yer alıyor. aynı zamanda istiklal mahkemelerine yönelik eleştirel bir bakış da söz konusu. suikast tertibinin içindeki en önemli isimlerden olan ziya hurşit'in idam edilecekleri öğrendikten sonra "galiba bunların bazıları idama müstahak değillerdi, bir yanlışlık olmalı" dediği belirtiliyor. izmir'deki yargılama ve idamların ardından ankara'da yapılan yargılamalarda ise özellikle eski maliye bakanı cavit bey'in bu mahkeme kararı nedeniyle uğradığı haksızlık vurgulanmış. cavit bey'in cezaevi müdürünün odasında hüküm yüzüne okunurken "ya, demek böyle, yazıklar olsun!" ve "gazi paşa hazretlerine de selam ve hürmetlerimi söyleyin" dediği, idam sehpasında ise "allah'ın laneti, zalimin üstündedir. zulümdür bu, zulüm" diye bağırdığı aktarılmış. ayrıca kitapta suikast teşebbüsü davasında yargılanan paşalarla atatürk'ün daha sonraki dönemde barışma çabaları da yer alıyor.
  • giritli bir kaçakcının, suikasta karışacak bazı kişilerin suikasttan önce istanbula gitmesi üzerine olayların kendisi üzerine yıkılacağından korkup dönemin valisi kazım dirike gitmesiyle başlıyor kitap ve yargılamalar sonucu atatürkün arkadaşlarıyla arasının düzeltme çabalarıyla sona eriyor.

    uğur mumcu çok temiz bir eser bırakmış. roman gibi akıyor kitap. biraz kitap kurduysanız tek solukta bitirebilirsiniz. benim gibi biraz tembeller ise hafta sonu tüketebilir.

    kitapta atatürk ve inönü arasındaki yazışmalar en çok dikkatimi çeken kısım oldu. inönü paşaların*** tutuklanmasını istemezken, atatürk olayın derinlemesine araştırılmaısnı istiyor. zaten yargılamalar sonucu paşalar beraat ediyor.

    olaylar bittikten sonra gazi paşa, bir akşam davet ettiği ali fuat cebesoy'a 'şimdi refet de olsaydı güzel olmaz mıydı?' diye iç döküyor.
  • atatürk'ü anlayabilen dostları zihinlerinin yettiği yere kadar onunla birlikte yürüyüp sonra ayrıldılar. suiskast tertipleri de bu sebepleydi diye düşünüyorum. burada kabahat atatürk'te değildi. o yaşadığı yüzyılın ötesinde bir beyindi. geçen onlarca yıla rağmen ülkemizin büyük çoğunluğu hala atatürk'ü anlayamıyor. bu ayıplı bir toplum vasfıdır.

    keşke tanışıp, dost olma fırsatım olsaydı.
  • milliyet gazetesi’nde 12 ocak-26 ocak 1992 tarihleri arasında izmir suikastı teşebbüsü, uğur mumcu tarafından ilk kez açıklanan belgeleri ile “gazi paşaya suikast” yazı dizisi olarak yayınlanmıştır. bu yazı dizisi sonra kitap haline getirilmiştir.

    aslında birçok noktadan ilgi çeken bir eserdir, çünkü yazar çalışmayı kaleme alırken 3 ayrı kaynaktan yararlandığını bizzat söylemektedir: (1) bu konuda çıkan yayınlar, (2) dava tutanakları ve (3) basında çıkan yazılar. bunun yanında suikast sonrası mustafa kemal paşa ile ismet inönü arasında geçen yazışmalar da oldukça önemlidir.

    kitapta tutuklamalar, yöneltilen suçlamalar, itiraflar, savunmalar ve sanıkların karşılıklı suçlamaları yer almakta ve öncelikle terakkiperver fırkası'nın önde gelen üyelerinin, sonrasında da ittihat ve terakki ilk dönem bakanlarının gözaltına alınarak soruşturmanın genişletilmesi süreçleri açıklanmış ve soruşturmanın neden bu kadar genişletildiği incelenmiştir.

    kurtuluş savaşı'nın kazım karabekir, ali fuat cebesoy gibi önde gelen paşaların verdikleri ifadeler ve yargılanmaları konusunda mustafa kemal paşa ve ismet inönü arasında çıkan ihtilaflar aralarındaki gizli yazışmalarla ortaya konulmuştur. bu yazışmalar ilk defa bu yazı dizisinde yayınlanmıştır. yazar, bu yazışmaları ve fikir ayrılığını şu şekilde özetliyor: "ismet paşa, iki ateş arasındadır. daha doğrusu, en yakın iki arkadaşı arasında. gazi paşa, suikastın arkasında kâzım karabekir’in ve kapatılan terakkiperver cumhuriyet partisi’nin olduğuna inanmıştır, ismet paşa da bu olasılığa hiç inanmamıştır."

    istiklal mahkemeleri'nin yapısı, işleyiş şekli ve karar alma süreci hakkında bilgiler yer alıyor. sanıklara sorulan suikastla ilgili ve siyasi sorular ile izmir ve ankara'da yapılan duruşmalardaki tutanaklar aktarılıyor. yazar tarafından özellikle mahkeme başkanı kel ali'nin "istiklal mahkemesi şahsi kanaatine göre karar verir" sözü vurgulanıyor; avukat tutulmasının yasak olması ve sonuca itiraz olanağının bulunmamasına değiniliyor.

    son bölümlerde ise sanıklar hakkında verilen kararlar ve bu kararlar karşısındaki tepkileri; idam edilen sanıklar ile ilgili idamın infazı, sanıkların son sözleri ve idam anındaki tavırları anlatılıyor.

    uğur mumcu'nun izmir suikastı teşebbüsünü sistematik ve olabildiğince objektif bir şekilde kaynakları ile ortaya koyduğu ve incelediği rahatlıkla söylenebilecek bir çalışma yapmıştır. genel olarak kesin hükümler ortaya koymaktan olabildiğince kaçınmış ve her iki tarafın iddia ve savunmalarını ortaya koymaya çalışmıştır.

    bununla birlikte sonuç bölümünde bir kısım idam mahkumu hakkında kararı okuyucuya bırakırken; suç üstü yakalanan ve suçlarını itiraf eden sanıkların suçlu olduklarının bariz olduğunu belirtmiştir. idam edilen iki sanık için ise: "cavit bey gibi, dr. nazım bey gibi ittihatçılar, suikast ile uzaktan yakından bir ilgileri olmamalarına karşın mahkemece ölüm cezasına çarptırılmışlardı." şeklinde bir yorumda bulunmuş ve bu iddiasını ismet inönü ve falih rıfkı atay'ın benzer sözlerine de yer vererek desteklemiştir.

    sonuç olarak uğur mumcu'nun bu eserinde, araştırmacı gazeteciliğin hakkını sonuna kadar vermiş ve konu ile ilgili başucu kitabı olabilecek oldukça kaliteli bir eser ortaya koymuştur. izmir suikastını merak edenler için mutlaka okunması gereken bir kitaptır.
  • bir oliver stone filmi gibi izlettirir/okutturur kendini.
hesabın var mı? giriş yap