• cumhuriyet tarihinin şüphesiz en iyi milli eğitim bakanı hasan ali yücel'in anılarını derlemiş olduğu kitap. iletişim yayınları'ndan çıkmıştır.

    oğlu şair can yücel'in önsözü de kitabın sunduğu bir hoşluk.
  • önümüzdeki hafta türkiye iş bankası kültür yayınları tarafından ilk kez basılarak yayımlanmaya başlayacak kitap.
  • çünkü esaret altında yenecek ballı börek, hür olarak yenen peynir ekmek yanında tatsız tuzsuz bir şey kalır.
    hasan ali yücel - syf 55
  • son derece keyifli bir otobiyografi. hasan âli yücel'in dili sade ve akıcı. bu kitap sayesinde can yücel'in, hayatta ben en çok babamı sevdim şiirinin nedeni anlaşılıyor. hasan âli yücel, gerçekten evlatlarını seven ve onları koşulsuz destekleyen bir baba, kendisi de aynı şekilde sevgiye doyduğu bir ailede büyümüş.

    anne tarafından büyükbabası ertuğrul fırkateyni süvarisi deniz albay ali bey, hatırasında çok büyük yer kaplıyor. aslında elim kazadan dolayı tanışması nasip olmamış ama otobiyografisinin önemli bir bölümünü ona ayırmış. burada yazar pek değinmese de çevresinden olumlu muamele görmesinde büyükbabasının önemli olduğunu düşünüyorum. özellikle siyasi taarruzlar ve ırkçı suçlamalara karşı benim ailem köklü demeye vardırıyor havası var.

    bilinenin aksine sosyalist eğilimleri yok veya ona isnat edildiği gibi sosyalist düşüncenin kırıntıları yazdığı otobiyografisinde görülmüyor. çok ilginç bir şekilde osmanlı dönemi hatıralarını daha canlı ve istekli anlatmıştır. halbuki hayatının bir yarısı osmanlı dönemi bir yarısı cumhuriyet döneminde geçmiş bir isim ama cumhuriyet dönemini anlatımı son derece kısıtlı ve cılız bir yer kaplıyor, oda kitabın sonunda yer alıyor.

    üstelik hasan âli yücel'in ailesi de belirli cemaatlere mensup. bir tarafı cerrahilere bir tarafı mevlevilere bağlı. şeyh efendilerle hatıraları ise anıda son derece canlı ve olumlu. tarikatlar aleyhine anılarında tek cümle bulunmuyor. kendisi hakkında kamuoyunda oluşan algı ve intiba ile gerçek hasan âli yücel arasında gerçekten çok büyük fark var.

    okunmasının önemli olduğunu düşünüyorum çünkü osmanlı'dan cumhuriyet'e geçiş aslında biraz travmatik olmuş. osmanlı dönemi münevverleri veya cumhuriyet dönemi aydınları aslında iç dünyalarında bu dönüşümü yapamamışlar. hasan âli yücel'de bile osmanlıya duyulan yoğun özlem var. sonlara doğru eleştirileri yoğunlaşsa da osmanlı dönemi anlatımları son derece canlı ve heyecanlı betimlerle süslüyken siyasi söylemleri soğuk ve söylemesem olmaz tadında söylenmiş. bu bir okuyucu olarak beni epey şaşırttı.
  • hasan âli yücel'in çocukluk hatıralarını anlattığı eser. özellikle ertuğrul fırkateyni ve 1908 ihtilali ile ilgili anlattıkları, dönemin ruhunu anlamak adına önemli. bunların yanı sıra o dönemlerde eğitim faaliyetlerini merak edenler için de okunmaya değer anılar yer alıyor. hümanist bir bakan olarak bilinen hasan âli yücel'in neden böyle olduğunu bu anılar sayesinde daha iyi anlıyoruz.

    kitapta en fazla dikkatimi çeken yer ise genç hasan âli'nin balkan muhacirleri için yazdığı bir yazının son kısmı. sırf bu kısmı paylaşırken, metni bağlamından koparsam da tek başına bu paragraf bile çok şey anlatıyor:

    "ey istikbalin genci! ben vatanıma hakkıyla hizmet edemedim. felaketlerine devasaz olamadım, her manasıyla ona evlatlık edemedim. bu lakaydimden dolayı mahcup ve mesulüm. fakat benden ziyade sen bundan mesul olacaksın. çünkü bu ağır yüklerin cümlesi senin zayıf ve kuvvetsiz omuzlarına tahmil edilmiştir. eğer bu ağır yüklerin altında ezilmemek istiyorsan, çalış! yaşayacağın dünya kin dünyası, teneffüs edeceğin hava intikam havası olsun ve sen de mücessem intikam ol!.."
hesabın var mı? giriş yap