*

  • bize özgü olan bir çarpıntı ile kendimize sarıldığımız anda, ironimiz ile sarmaş dolaş yakaladığımız endişemiz, diğer melekelerimizden önce kendimizi gerçekleştiremeyeceğimiz olanaksızlık anını -ölüm'ü- sezer. ölümün gölgesince itildiğimiz bol seraplı çöl olan gece, yazı-severin hem biricik olan çarpıntısını hem de sonluluğunu en yoğun biçimde hissettiği zamandır. bu sürekli "yer değiştiren gölge"nin kişinin bedenine yazdığının kağıda akseden gölgesi de "gecenin o belirsiz nesnesi"nin sözcüklerin gecesine dönüşmesidir.
  • (bkz: geceyazisi)
hesabın var mı? giriş yap