• tomris uyarın bir kitabıdır... ve hatta; ".. eski masal kahramanlarını, günümüz bireyleri olarak, 'kan, buğu ve kürk' tutan ormanlarından çıkarıp kentlere buyur ediyor." denmiştir..
  • "anlat istanbul" filmine esin kaynağı olduğunu düşündürecek kadar aynı konuyu aynı şekilde işlemiş ve fakat filmle ilgili bu konuda kimsenin bir şey söylememiş olduğu bir tomris uyar romandır.
  • anneanneler tarafindan "araya gitmis kizlar"* olarak tanimlanirlar...
  • evet, bir kadın kitabıdır; kadına kitaptır. dünyadan,hayatlarında, kendi masallarını yaratamadan, yaşayamadan geçen kadınlara seslenme kitabıdır. gecegezmeye korkan, dünyanın,ülkelerinin, şehirlerinin, sokaklarının, evlerinin kendilerine kapalı sayılan bölgelerine, zamanlarına giremeyen kadınlara ''girin!'' deme kitabıdır. ''yoksa başkalarının size yazdığı masallara mahkum kalırsınız.''
    ‘’size gezme denen yerlerde gezmeyi göze almazsanız, kendi masalınızın ne olacağını asla bilemezsiniz.’’
  • bonus (bkz: gecegezenler)
  • tomris uyar, altıncı öykü kitabı gece gezen kızlar’da öykücülüğünün bir dönemecine girmiştir. önceki öykülerinde şiirsel bir dille umutla anlattığı gündelik olayların yerini çağdaş masallara göndermeler, soyutlamalar almıştır. kitabın başında yeralan öykülere girerken başlıklı önsözünde yazar çocuk masallarına öykünerek yazdığı kitabında amacının, tarihin belirsiz bir anında, belirsiz bir ülkede yaşayan isimsiz masal kahramanlarını bir birey olarak anlatmak olduğunu açıklamıştır. yüzyıllar öncesinde masalların kadın kahramanlarının amacı olarak işlenen “zengin olmak”, ya da “zengin biriyle evlenmek” kaygılarının günümüz kadın kahramanlarınca çoktan geride bırakıldığını göstermek istemiştir, her bir masal kahramanını kendi yaşadığı hayali ülkeden ve kayıp zamanlardan alıp çağımıza sürüklerken.
    masallarda ve serüven romanlarında çoğu kez özgürlük tutkusunun mutluluğa erişme arzusunun bile önüne geçtiğini söyleyen tomris uyar öykü kitabında;
    haensel ile gretel’e sonuncu belki,
    pamuk prenses ve yedi cüceler’e ormandaki ayna,
    kırmızı şapkalı kız ile mavi sakal’a geriye kalan günlerinizin ilki,
    fareli köyün kavalcısı’na kavalın parmakizi,
    on iki dansçı prenses’e gece gezen kızlar,
    uyuyan güzel’e sonsuza dönüş,
    fesleğenci kız’a <<alien>>,
    sabırtaşı’nın şehzadesi ile çingenesi’ne yalnızağaç durağı,
    çizmeli kedi ile pinokyo’yu ise düşkırıcı başlıklı öyküsü ile 20. yüzyılın kıyafetlerini giydirmiş ve onlara farklı bir hayatta yeniden yaşam vermiştir.
    öyküler tam anlamıyla belli bir olay örgüsünü izlemezler. anlatımı daha çok düşünceler üzerine inşa etme eğilimindedir. detayların, olay örgüsünden daha önemli hale geldiği bir anlatımı tercih etmiştir. öyküler her seferinde bir farkediş anı ile son bulur.
  • tomris uyar'ın, öykünün neden düş üretimi olduğunu satır satır okuyucuya anlattığı kitaptır. kitabın başında pertev naili boratav'dan yaptığı alıntılarla, masal kişilerinin günümüzde nasıl yorumlanabileceğinin altını çizen uyar, öyküleriyle bunun uygulamasını gösteriyor. öyküler bir yanıyla alabildiğine toplumcu (/gerçekçi) iken, bir yanıyla düşsel, masalsı bir atmosferi yansıtıyor. çağının (kadın) sorunlarını tarihsel/mitolojik düzlemde ele alıp bir anlamıyla bir yabancılaştırma efekti kullanıyor. tarihin içinde dolaşırken kullandığı dil ve bu dile müdahale eden anlatıcının dili, tomris uyar'ı abdallardan, meddahlardan, dengbejlerden ayırıyor, modern bir sanatçı yapıyor. tomris uyar, henüz kırklı yaşlarının başında yayımladığı bu kitapta kurduğu metinlerarası ilişkilerle okuyana yeni dünyaların kapılarını açmakla kalmıyor, türk edebiyatının ölmez isimlerinden olmayı erken bir yaşında hak ediyor.
  • deli cesareti olan kızlardır. yolunda giden hayatlarının olağan gidişlerini yıkmaya pek bi meraktır bu kızlar. her şeyi bok ettikten sonra sıçana kadar içerler. sonra da gecenin bir yarısı kendilerini sokağa atıp, abazan bakışların altında garip bir haz duyarak yürürler. uçan ve sürünen cinsleri de mevcuttur.
  • tomris uyar'ın birbirinden güzel öykülerinin yer aldığı kitap.

    kitapta yer alan ilk öykü "sonucu belki"den kafka'ya dair muhteşem bir bölüm şöyledir:

    "kafka'yı çok mu seversiniz?" dedi genç adam.
    "çok. belli aralarla döner döner okurum."
    "bana çok karanlık gelmişti işte okuduğumda. belki de daha yalın, daha gerçekçi, aydınlık bir edebiyata ilgi duyduğumdan."
    "sizin yaşınızdayken bana da öyle gelmişti. ama sonraları, zamanla, karanlık ya da kapalı yanı pek kalmıyor. gündelik gerçeğin düşünülemeyecek kadar korkunç olabileceğini kavrıyorsunuz.
hesabın var mı? giriş yap