• sadece medeni cesaretin yüksekliginin kanitlanabilecegi bir reklam kampanyasi.
    onun ötesinde delilikten ibaret.
  • misal; malum firmanın hemen dibimize diktiği gereğinden fazla baz istasyonlarını, tüm çevre site yönetimlerinin ortak başvuruları ve mahkeme kararlarına rağmen kaldırmaması sonucu elime baltayı alıp dan dun indirmem. kesin yapmam lazım bunu gençken, gnc iken. kar maskesini takar videoya da çekerim mevzu oysa. halk da -sadece gençler değil, amcalar, teyzeler de- alkış tutar, destek verir bana hiç merak etmeyin.

    herkesin on beş dakikalığına ünlü olduğu bu devirde, hikaye bu kampanya... cesaret falan kanıtlama işi değil. malum operatörün, "sizi zaten kucağımıza oturtuyoruz, istersek böyle de maymun ederiz" olayı.
  • bunları yapmaya çalışırken kamera olmazsa zaten çok fena şeyler olabilir, aman diyim.

    2. etrafındakilere sürekli öpücük gönder, soranlara “tikim var” de.
    ...
    51. elinde hesap makinesiyle asansöre bin, her binene kilosunu sor, hesap yap, binen birisine “kusura bakmayın 5 kilo fazla olduk, binemezsiniz” de, asansörden indir
    ...
    72. şehir hatları vapurunda yere havlu ser ve üzerinde güneşlen.
    ...
    91. taksiye bin, şöfore “param yok. taksimetre ne kadar yazarsa o kadarlık şarkı söylesem olur mu? diye sor.
  • bu kampanyada madde 82'yi yapacak arkadaşın cesaretini şimdiden kutluyorum.

    "yoldan geçen bir minibüsü heyecanla durdur, duran minibüsün şöforüne saati sor, teşekkür edip yoluna devam et."

    mottomuz herhalde "hızlı yaşa, genç öl, cesedin yakışıklı olsun."
  • büyükşehirler neyse de,herkesin birbirini tanıdığı küçük yerlerde bunları yapmanın tehlikeli olduğu;yine de güzel bir reklam kampanyası.
  • saçma sapan maddelere sahip bir liste. aslında tema güzel, gençler biraz çılgınlık yapın, eğlenin. ancak bu kadar abuk sabuk şeyler de olmaz ki. videoları izlerken, maddeleri okurken düşündüm. acaba bunu yaparken eğlenir miyim diye, hayır hatta resmen kendimi küçük duruma düşürdüğüme üzülürüm. yani gerçekten otobüse halay çekerek binmek, balık adam kıyafetiyle dolaşmak eğlendirir mi insanı merak ediyorum. şahsen görmek beni eğlendirir "salağa bak lan ahahah" derim. ya da belki üzülürüm yapan arkadaş adına.
    "# 8. mp3 çalarından dinlediğin bir şarkıyı otobüste/metroda tanımadığın birine armağan ettiğini söyle ve şarkıyı onunla birlikte dinle."
    gerçekten mi ya! bunu yapan insan bundan nasıl bir keyif alabilir ki! bu resmen şebeklik! bana biri böyle bir şey yapsa "get e layf saka" derim.
    yani gençlik bu mu? bunları mı yapmak lazım? hiç sanmıyorum.
    bir de ilk videoda çıkan elemana ve o iğrenç kotuna ayrı ayrı ayar oldum. o nasıl hareketlerdir, o nasıl vurgulamalardır, o ne tavırlardır. yönetmeni yok mu o reklamın, biri çıkıp "yahu bu çok saçma oldu" demedi mi. hadi hepsini geçtim "gençler böyle seviyor" diye mi düşündüler. öyleyse daha kötü resmen aptal yerine konmak çünkü bu.
  • 36 numaralı maddesi kaygısızlar'dan araklanmış listedir. şöyle ki:

    "belediye otobüsüne bindiğinde şoföre 'öndeki taksiyi takip eder misin' diye sor"

    (bkz: eleman)
    (bkz: kaygısızlar)
  • 44 numaralı maddesi de yurtdı$ındaki bir reklamdan esinlenerek yapılmı$tır;

    yoldan geçen bir otobüs ya da minibüs durdurulur. kapısını açan aracın basamağına ayak konulur ve bağcığı çözülmü$ ayakkabı burada bağlanır. sonra da te$ekkür edilir..
  • pilavüstü taze fasülye yemek. mümkünse yanına da artık yeşil salata olur, soğan olur..
  • ted mosby'nin i'm too old for this stuff dediği, barney stinson'un ise şekilden şekile girdiği how i met your mother bölümünü akla getiren turkcell reklam kampanyası. hatta kesin o bölümü izledikten sonra bunların kafasındaki ampul yanmış ve hadi böyle bir şey yapalım demişlerdir. becerememişler o ayrı. (yani dizidekiler daha gerçekçi be kardeşim, ne bunlar böyle. doğruluk mu cesaret mi oyununda hep cesaret seçene soru hazırlamaya benzemiş turkcell'in yaptığı.)
hesabın var mı? giriş yap