*

  • 1925-1992 yillari arasinda yasamis fransiz muzisyendir kendileri. truffaut ve godard ile bircok projede birlikte calismistir. jules et jim, le mepris gibi filmerin muziklerini o yapmistir. tadi dimaginizda kalir.
  • yeni dalga yönetmenlerinin en sevdiği besteci. 67 yıllık yaşamına 341 filmin soundtrackini sığdırmış büyük adam. jules et jim, le mépris, hiroshima mon amour, la nuit américaine, vivement dimance, le dernier métro, une belle fille comme moi, tirez sur le pianiste ve daha bir çok büyük film, fonunda onun müzikleri olmadan düşünülemezdi.
  • jules et jim için bestelediği catherine et jim adlı parçası la meglio gioventu'da da kullanılmış olan müzisyen.
  • (bkz: platoon) filmi için bestelediği müzikler de enfestir.
  • hayatımda dinlediğim en iyi film müziklerini besteleyen kompozitörlerden biri. (birinci sırada (bkz: zbigniew preisner))

    bir film müziğinin beni etkilemesi genelde 2 şekilde oluyor.

    1.olarak tabi ki çekilen sahneyi ne kadar yansıttığı, sahnenin müzik ile harmonisinin ne ölçüde olduğu, sahneyi müziksiz ve müzikle birlikte dinlediğimde yaşadığım duygu hali

    2. olarak da filmin dışında müzik bana bir hikaye anlatabiliyor mu? illa film ile alakalı olması gerekmez, dinlediğimde, bana cümleler kurmadan bir hikayeyi başından sonuna hissettirebiliyor ise, olmuş demektir.

    delerue ya gelirsek ,kendisi müzik ile büyümüş. büyükbabası amatör bir koroyu yönetmiş, annesi aile buluşmalarında piyano çalıp şarkı söylermiş. kendisi ise genç yaşta klarnet çalarak müziğe giriş yapmış.

    truffaut ile bir çok projede birlikte çalışmışlar ve bu besteleri ile bir çok ödül kazanmış.

    yine truffaut'un ünlü filmlerinden jules et jim' de bestelediği parçayı dinlemenizi öneririm.

    catherine et jim-delerue
  • bazen en sevdiğiniz şeyleri, farketmezsiniz, unutursunuz, farkında olmazsınız... ne mi diyorum; soundtracklerine hayran olduğum dramatik bestecilerin şahıdır bu adam... ama unutmuşumdur onun hakkında yazmayı. bu ne büyük gaflettir, her gün dinlediğin birini unutmak, daha mı büyüğü? her gün yaratanını unutmak...tıraşı bırakalım !
    aşk bestelerinin en iyilerindendir. francis lai, frank pourcel, paul mauriat üçlüsüne okey de 4.olacak kadar benzer işler yapmışlardır ki hepsi fransızdır. bu ekibe maurice jarre yi katmadım zira o, dram harici işleri de çok iyi yapmıştır.

    delerue 79 da a little romance ile oscar almışdır ki, ona göre vasat işlerinden biridir.
    interlude filmine yaptığı bestesi vardır ki, tarifi ve benzeri çok zordur. bu kalitede iş çıkaran besteci pek görülmez. interlude, perde arkası manasına gelsede filmin adı yasak aşk diye tabir edilmiştir. aşkı memnu da bildiğiniz üzere yasak aşk demektir; interlude ile aşkı memnuyu soundtrack olarak kıyaslamak isteseniz, beyniniz "fatal eror" verir. burada ki kıyasım, müziğin izleyende bıraktığı his, duygu bakımındandır !

    deleruenin ilk aklıma gelen birkaç bestesi;

    https://m.youtube.com/watch?v=f8d1f5evkaq
    https://m.youtube.com/watch?v=fcjqxmxjjio
    https://m.youtube.com/watch?v=qlasgy5r2c0
    https://m.youtube.com/…ch?v=pvzzgmeqkm4&pp=qafiag==

    https://m.youtube.com/watch?v=sjvtwv5ppeq

    https://m.youtube.com/watch?v=txrzcwqtyns

    bridge bardotun oynadığı filme öyle bir beste yapmıştır ki, filmde ayşen gruda da oynasa insanı çarpar...( burada ayşen gruda aşağılanmamış, kendisi de benim gibi sıradan bir görselliğe sahip olması hasebiyle bridge bardott la kıyaslanıp müziğe vurgu yapılmak istenmiştir. yoksa, sıra oyunculuğa gelirse ''biricit" , grudanın yanından geçemez; ayrıca görselliğin kişinin doğarken seçebileceği, bir özellik, bir üstünlük olmadığı da malumunuzdur )
    https://m.youtube.com/watch?v=sf6wybjnwrc

    bir de fransız tarihi (devrimi) ile ilgili filme yaptığı bir eseri vardır ki, fransız milli marşından çok daha iyidir. buyurun;

    https://m.youtube.com/watch?v=xrx0mucz81s

    https://m.youtube.com/watch?v=iebiv5o2dfe

    bu zatın besteleri, bazı composerlerin rastlantısal sayılacak cinsten yaptığı ömründe bir kez tutturduğu bir skor olmayıp, işlerinin çoğu çok özel çalışmalardır.

    çoğu çift, düğün müziğini seçmeyi beceremez,
    ya salonda sürekli çalınan besteyi , yada .... ( ayıp olmasın diye klişeleşmiş eserleri yazamadım)
    herkesin kullandığı dans müziğini seçerler. halbu ki georges deleruenin diskografisini karışık playlist yapsalar sonuç çok daha özel olur. abartısız, işleri bu kadar duygu yüklüdür.

    eserlerinin duyulmamasının en güzel yanı, olur olmaz, her yerde kullanılıp " piç edilmemeleridir".
    eserleri gizli hazine gibi, köşede, bucakta, metruk bir yerde kalmış malikane gibidir ki; içine girdiğiniz anda sizi duygu olarak alıp kendi hissiyatına kadar yormadan, uçurur...

    malesef en verimli olabileceği çağında vefat etmiştir ki, bu nedenle, sanatı içimde ukde kalan kişilerdendir. belki de bu yüzden, ekşi de hakkında yazmaktan, bu tarihe kadar kaçındım...
hesabın var mı? giriş yap