• farkını apaçık belli eden bir insan. sevdim bunu.
  • benim ulan. en cok sorulan soru "niye konusmuyorsun?" dangoza bak hele. ne konusayim ben senle kardas ya? bi kere tanistik diye omur boyu senle iletisim halinde olmak zorunda miyim? gerekirse ararim, yazarim. olay bu.
  • severim. parti kurarsa seçimlerde oyum ona.
  • zamanında herkesle konuşup hiç faydasını görmemiş insandır.
    misal ben.
  • sıkıntı çeker. durup dururken kime ne anlatayım ben? ama kültürü genellikle geniştir, ne sorsanız söyler, her konu ile ilgili bir hikayesi veya fıkrası vardır. konuşturmayı bilmek gerek.
    hayatı boyunca sıkıntı çeker, ne kendine bir sevgili bulabilir, ne arkadaşları "hadi pikniğe gidiyoruz, çabuk hazırlan!" diye ararlar.
    yalnız en büyük sıkıntıyı (özellikle yanında geveze bir arkadaşı varsa), sözlü sınavlarda çeker. geveze herif yanlış da olsa, espirili/komik/hikayeli cevaplar atar ve geçerken, kendisi tek kelime ile doğru cevapları verse de kalır.
  • söz gümüş ise, sükût altındır. çok konuşan çok hata yapar. bu sözlerden hareketle hayatta başarılı olmanın ön koşulu gereksiz konuşmamaktan geçer. boş konuşmak, laf olsun diye konuşmak insanı malamat eder ve küçük düşmesine sebep olur.
    kimi insanlar sırf konuşmuş olmak için gerekli, gereksiz konuşurlar. boş konuşmayı seven bu tipler, konuşmak adına çoğu kez saygısızlık boyutuna ulaştıklarının farkına bile varamazlar. onlar için’’konuşma olsunda, varsın saygısızlık olsun’’.çok önemli bir görevmiş gibi bilmedikleri bir konu dahi olsa o görevi yerine getirmeyi üstlerine vazife bilirler. herhangi bir konuda bilgi sahibi olan kişiyi dinleme gibi bir meziyetleri yoktur. işin kötüsü boş konuştuklarında ne kadar itici olduklarına göremezler… sanki çeneleri yere düşmüş eğilip almak işlerine gelmiyor…
    bazı tipler vardır ki dünya onların problemleri ekseni etrafında dönermiş hissine kapılırlar. hayat başlı başına bir problemdir onlar için. sürekli konuşurlar ve sürekli problemlerini, geçmişlerini tekrar ederler. problemin çözümüne odaklanmak yerine problemi kaynatıp kaynatıp insanların önüne sunarlar. önemli olan konuşmak değil mi?
    kimi insanlar eleştiri manyağı olmalarından sırf eleştirmek adına konuşur. hayata olumsuz gözlüklerle bakan bu tipler belki de eleştiri yaptıkları zaman kendilerine madalya takılacağını düşünüyorlardır. bu benim eleştiriye karşı olduğum anlamına gelmiyor. ben sadece konuşmuş olmak için bilinçsizce yapılan eleştirilere karşıyım.
    kimileri de başkalarının canını acıtmak için çok konuşur. tabi çok konuşmak kendi yaralarına tedavi etkisi yaratıyor… onu bunu çekiştirirler, kendi hayatları dışındaki herkesin hayatı önemlidir onlar için. bizler de çoğu zaman dedikodunun kaynadığı kazanın etrafında bulunmuyor muyuz? kaçımız durun! diyebiliyor çok merak ediyorum.
    kimi insanlar da bir yerlere gelebilmek adına çok konuşur. ama çoğunun boş konuşma olduğunu kendileri bile anlamak istemez. konuşurlar, kendilerini överler, birçok vaatlerde bulunurlar, insanların umut yolculuğuna yelken açmasına neden olurlar. iş icraata gelince sıfıra sıfır elde var sıfır. bu lakırdıların kime ne faydası olabilir ki… boş laflarla karın doymuyor maalesef…
    düşünsenize biz konuşmayı seven bir millet olarak çağın gerisinde durmadığımızı cep telefonu görüşmelerinde de ispatlamışız. ericsson’un ‘consumer lab 2010 türkiye’ araştırmasına göre, türkiye cep telefonu konuşmalarıyla dünya liderliğine yükselmiş. eeee… çok konuşmayla elde ettiğimiz bu başarıyla da övünmemiz gerekir…
    bir bilgeye sormuşlar;
    -insanın akıllı olduğunu nasıl anlarsın?
    —konuşmasına bakarım, demiş.
    —ya hiç konuşmuyorsa? diye sormuşlar.
    —o kadar akıllısı daha dünyaya gelmedi demiş.
  • olmak istediğim insan. ama olduramıyorum o ayrı.
  • olmaya çalıştığım, özendiğim lakin bir türlü olmayı beceremediğim insan.
  • kesinlikle sıkıcıdır hiç eğlenceli değil
  • gereksiz konuşmak sacma ama insanlarla sadece gerek oldukları zaman konusursaniz ozman da işi düştü arıyor konumuna dusersiniz. bence kiminle ne ve ne kadar konusulmasi gerektiği ayırt edilmeli.
hesabın var mı? giriş yap