• gereksiz insanlarca yapilagelen, cogu zaman sirf killik, giciklik, cinslik, cikintilik amacli olanlari mevcuttur. genelde yaptiginiz guzel bir $eyin (arkada$ cekemiyordur) kotu yanlarini ortaya cikartarak ya da oyle sanilarak yapilir.
    ornek:
    "hoca cok guzel sozluk yapmi$sin bayagi ugra$missin ancak isim olmami$ biliyorsun ki bir $eyin ek$i olmasi icin oncelikle somut olmasi gerekir "
    ...
  • tespit insaninin kanidir canidir; yasam kaynagidir.
  • çirkin kişiler genelde, profil fotoğrafı olarak manzara kullanıyor.
  • süslü kokos sütyenlerin hep küçük memeli kadınlar icin yapılmış olması
  • (bkz: sözlük yazarlarının çalabildiği enstrümanlar)

    şu başlığı en beğenilenlere göre sıralayıp okuyun. zaten böyle başlıklarda bir klasiktir: kendini aşağılayan, beceriksiz olduğunu dile getiren kişiler daha "yakın" hissedilir ve bu yüzden de genellikle o kişilerin yazdığı entry'ler beğenilir. ama düşününce ne kadar da ezik bir durum bu aslında. yani buradakilerin çoğu "bir şey başarmış" ya da "yetenekli" kişileri daha az beğeniyor. mesela eminim ki kendisi çok iyi enstrüman çalıyor olsa bile buraya "iyi derecede arp ve sipsi çalıyorum." yazan birisinin entry'sini beğenmeyecektir. acaba bunun altındaki sebep ne? kıskançlık değil sanki ama var bir şeyler. çalamayanlar için şu olabilir: bir enstrüman çalanları üstün, kendisini ezik gördüğü için ona benzeyen "yeteneksiz" kişilerin olmasından keyif alıyordur. bilemiyorum, ihtimal diyorum.

    mesela başlıktaki "fazla beğenilmeyen" entry'lerden bazıları şunlar:

    (#54740798)
    (#68571849)
    (#81334292)

    insan sanki "aa, ne güzel, bir sürü entrüman çalıyor." diye beğenilmesini bekliyor ama olmuyor işte o iş öyle. mesela bu entry'lerden birisinde "geçirdiğim bir kaza sonrası artık evden çıkamıyorum ve hep bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. bu yüzden de bu enstrümanları çalmayı öğrendim." gibi bir bilgi olsa "en beğenilen" entry olma ihtimali çok yüksek olur. neden? e çünkü o kişi bu kadar enstrüman çalarak çoğu kişinin gözünde "üstün" olarak görülecek ama verdiği diğer bilgi yüzünden de bu üstünlük bir "tehdit" oluşturmayacak. yani "kendini beğenmiş" cümlesini bu kişi için kullanmayacak çoğu kişi. buna benzeyen çok örnek gördüğüm için buna "kesin" bile diyebilirim. benim ne düşündüğümün de önemi yok.

    sıralama yapmayanlar için bir de "en beğenilen" entry'lerin bazılarına bakalım:

    (#54729265)
    (#30407011)
    (#54728802)
  • (bkz: düğün giriş müziği tavsiyeleri)

    şu başlıkta şimdilik 469 entry var ve başlığın en beğenilen dördüncü entry'si şu:

    (#112649954) kohün

    tahmin edildiği gibi bu konuda "ciddi öneri veren" entry'lerin beğenilme oranı daha düşük. hele bir de örnek "türkçe" şarkıysa, daha da düşük. mesela şu "beğenilme" durumuna bakınca, entry sanki "doğru söylüyor lan!" diyerek beğenilmiş gibi duruyor ama aslında değil. yani tam olarak değil. mesela oradaki örnek şarkılar,

    "irem derici - kalbimin tek sahibine", "tarkan - beni çok sev"

    falan olsaydı, o entry'yi tepelerde göremeyecektik. bunlara da gerek yok aslında. yani konu şarkıların "çok klasik ve ilk akla gelen olması" ile ilgili değil. entry'yi beğeniyorlar, çünkü orada "leonard cohen" görünce örnek veren kişiyi kendilerine daha yakın hissediyorlar. böyle olunca da laf sokmuş olmasının bir önemi kalmıyor. hatta bak,

    "millet ekşi sözlük'ten faydalanmaya çalışıyor, bir şey merak edildiğinde ilk buraya danışılıyor ama sığırlar gelmiş espri yapmaya çalışıyor.

    leonard cohen - dance me to the end of love "

    bir de böyle bak,

    "millet ekşi sözlük'ten faydalanmaya çalışıyor, bir şey merak edildiğinde ilk buraya danışılıyor ama sığırlar gelmiş espri yapmaya çalışıyor.

    mustafa ceceli - hastalıkta sağlıkta"
  • (#119345760) karak

    şu entry'nin altındaki oylar: 121 şükela!, 5 çok kötü.

    kişilere (ya da zamana) göre nasıl değişiyor lan kafalar. "arakladık" diyorsun, millet beğeniyor falan. çok garip.

    mesela şu yorumu beğenen salakların çoğu, şu an yayınlanan ama "sevmedikleri" bir dizinin içindeki bir sahne çalıntı çıksa, ortalığı yıkarlar. hatta yarın ekşi'de şöyle bir başlık açılsa,

    (bkz: erdil yaşaroğlu'nun 1989'da karikatür araklaması)

    ilk entry'de de şu yazsa,

    "bugün gördüğüm bir tweet ile haberim oldu ve hiç şaşırmadığımı söylemeliyim. herkese dava açan adam, bir hırsızmış! erdil yaşaroğlu'nun, o yıllarda güneş gazetesi ve limon dergisinde (sonradan "leman" oldu) yayınlanmış üç karikatürü, avustralyalı bir karikatüriste aitmiş. fark edilmesin diye birkaç değişiklik yapmış sadece. mesela muz yerine karpuz, kanguru yerine eşek, bob hawke (o dönemin avustralya başbakanı) yerine de turgut özal çizmiş."

    geçmiş olsun, gitti adam. zaten açıklamaya gerek de yok. başlığı görünce gömmeye gelir tüm koyunlar.

    şimdi, yanlış olmasın, konumuz "kişisel" değil. mesela levent kazak'a bayılırım. hatta benim ilk idollerimdendir (hey, çok idolüm var, lütfen). ama ben bile bir an "lan, bunu 'üzerinden çok geçtiği için' rahat rahat söylüyor ama, belki daha sonra da arakladı bir yerlerden, ne belli?" dedim. mesela şunu bile "hayır, araklamamıştır, o zamanlar telif falan yoktu ama şimdi yapmamıştır, hayır, yapmaz!" diyerek savunacaklar çıkar. lan çaktırmadan dizi araklayanlar var, neden olmasın? tamam, seksenlerin sonunda bu iş kolaydı ve arakladılar diyelim. e öncesi? ya da sonraki beş-on yıl? bu adam o yıllarda da üretiyordu sonuçta. mesela bunu bizim düdüklere sorsak,

    "doğru ama, sadece trt'deki 'kim bunlar'ı araklamışlar. sonradan da kendileri yazmışlar zaten. öncesinde ya da sonrasında bir 'araklama' yaptığını düşünmüyorum levent kazak'ın."

    falan der. niye düşünmüyorsun lan, çük? e düşünmüyorsun, çünkü sana sadece bu bilgi verildi ve senin başka ihtimaller üretme yeteneğin yok. düz kafasın hatta, sana söylenene hemen inanıyorsun ama birisi o söylenene ek olarak "şu da olabilir" dediği an itiraz ediyorsun.

    "aldatan" insanlara laf eden ama yakın bir arkadaşının bir "aldatan" olduğunu öğrenince bunu gayet normal karşılayan bir tip düşün. aa, doğru lan, sensin bu. bak, aynı bok işte. işine gelince "o gözle" bakamıyor insan. bu tip "araklama" durumlarına da tepki vermeyen insanlar var işte. kafa bu olunca örneklerin alakasız olmasının önemi kalmıyor. ileride sevdikleri bir siyasi için de "çalmış" derler, onu da savunur bunlar. doğru lan, belki ben de senin gibiyimdir ama "üretmediği halde üretmiş gibi davranan" tipler konusunda ne yazık ki seninle aynı kafada değilim.
hesabın var mı? giriş yap