• "dilin çözülmesi" vakası.
    protesto ve eylem dili "anlıyorum ama konuşamıyorum" düzeyinde olan koca bir ülkenin derdini çok iyi anlatacak kadar konuşabildiği aşamaya geldiğinin tescilidir.
  • immanuel wallerstein da iki yazı ile yorumlamaya çalışmış. "turkey: dilemma of the kurds" yorumuyla (çeviri) kürtlerin geleceği yönünde sağlam tahliller çizmesine rağmen son cümle falso gibi geldi.. oysa irfan aktan'ın da gözlemlediği ve lice direnişinin (veyahut kalekol protestoları) gösterdiği üzere anti-kürt tavrın sesinin kesildiğine şahit olduk. artık çözüm, eylemcilerin ipleri eline aldığı değişim içerisinde olacak gibi görünüyor.

    taze çıkan "uprisings here, there, and everywhere" yorumu ise, küresel ölçekte.. 1968 dünya devrimleri'nin devam eden süreci olarak görüyor. bakalım, lice direnişi ve mısır'da mursi karşıtı protestoları ilen güncellenir umarım.
  • aslında "gezi eylemlerini desteklememek" veyahut "direnişe karşı olmak" gibisinden başlık açacak ve öyle konuşacaktım ama buraya yazayım dedim..

    efenim, hep küçümsenen "duygusal" refleksler ile değil "serinkanlı" bakıldığında direnişi desteklemeyen kamusal entelektüelleri düşünüyorum. tabii buradan entelijansiya tanımlaması gerektiği söylenebilir -lakin ona bi başladık mı duramayız ha. kasmayalım şimdi. elbette direnişe çekinceli yaklaşanlar olacaktır. hepisini "köstek" çuvalı altında toplamak izanı kaybetmeye yol açar. kaldı ki, aktivist-pasivist destekçilerde dahi meşrebe göre ve değişik ölçülerde kaygıları/endişeleri mevcut. söylenegeldiği üzere, bi "kutuplaşma" olduğunu bile sanmıyorum. muhalefet kendini heterojen arz ettiği kadar, talepler de çeşitli ve otorite bloğu da parçalı.

    mesela, süleyman seyfi öğün. belki tespitleri zerre yakın değil bana, belki belagat gizliyor hakiki konumunu ancak ne bileyim bi nibenka ya da bi yildarado ile aynı çuvala atamıyorum. sanırım problem iktidar ağzıyla suçlayıcı söylem üretiminde saklı. dünün mazlumlarının, bugünün zalimleri haline dönüşmesi de insanlık tarihi kadar eskidir bi bakıma (sınıf mücadelesi! tanıdık geldi mi?), onu geçicen. bu, sanki meş'um kolektif hafızaya kadar götürülebilir. en ufak "tehdit" algısının nasıl yanılsamalarla dolu psikolojik kırılma getirdiğini belki international journal of otisabi studies'a makale olarak yollayabilirim. ama şunu hatırlatacağım:

    "[chantal mouffe'in] söylediği şu: 'demokrasi diye bir şey yoktur, demokrasi uğrunda çaba vermek vardır.' katılıyorum. türkiye'de artık demokrasinin sert çizgilerle portresi çizilen bir şey olmadığını kabul etmemiz gerekiyor. çünkü demokrasi her gün yeniden inşa edilen bir şeydir. ve insan haklarına tecavüz varsa, insanların teyakkuzda olması gerekir. kendimi yeteri derece poltikaya girmemiş biri olarak görüyorum, biraz da suçluluk duyuyorum, çünkü politika yoluyla memleketin gidişine etki yapmaya çalışmak iyi, ahlaki bir şey."

    (bkz: insan hakları ihlallerine karşı çıkmayan insan)
  • gezme amacından öte adalet, özgürlük, temel insan hak ve özgürlükleri nereye gitmiş, uçmuş mu, kaçmış mı, yemişler mi diye onları aramaya yönelik eylem halleridir.
  • bencede gezinin ruhu silivriye gitmez... gezi bambaşka gelişen bir olaydı, ilk başta masum çevrecilerin yer aldığı daha sonra 10 yıldır sandıkta deviremedikleri hükümeti yıkma çabasına dönüştü...
  • işin içine pkk iyice burnunu soktuğu için günden güne soğuduğum eylemlerdir. dürüst olmak gerekirse sadece bir kere eylemlere katıldım ve orada bulunmaktan çok mutlu olmuştum. ancak en son ahmet atakan'ın vefatıyla olayların yeniden başlaması beni birazcık rahatsız etti. üstelik bir de pkk'nın tabiri caizse yırtık dondan çıkma misali bizim başlattığımız, yani sade vatandaşın, akranlarımın, aynı görüşte olduğum insanların başlattığı eylemlerden bahsediyorum, işte bu eylemlere burun sokması beni iyice eylemlerden soğutmuştur. polise karşı duyduğum öfkeyi ve nefreti bile bastırdı diyebilirim.
  • ak göt kara göt neymiş, gördüğümüz eylem.
  • kendi doğal ömürünü tamamlamış olan akpartiye tekrardan can veren eylemlerdir. kimse demsin şöyles sikerttik-böyle sikerttik, akıllarını başlarına alsınlar..... diye. halkını her platformda aşağılayan devlet bürokrasisi-seçkinleri ve ordu gitmişti ve akp de bir boşluğa düşmüştü ki bu gezi zekalılar imdadına yetişti akpartinin. yok efendim ordu üst bürokrasiyle yüce gezi ruhunun ne alakası var diye de zıplamayın alakayı kuranlar çoktan kurdu.... siktiğimin yerinde bakan çıkmış memurun maaşı 29 gömlek arttı diye açıklama yapıyor siktiğimin ülkesinde milyonlarca insan taşeron sisteminde asgari ücret maaşlarını dahi alamadan çalışırken siktiğimin ülkesinde bir prfesörün maaşı 5bin tl etmiyorken ayaklandığınız gerekçeleri tüm millet gördü. milletin eğitimli kesimi olarak toplumun bütününün menfaatlerini düşünmeniz gerekirken alkol, köprü, havalimanı, nükleer diye kalkıştınız(bu şartlarda bunların hiçbirisi toplumu bağlamıyor)....

    şimdi kendini tüketmiş olan başbakan da sayenizde kanını tazeledi ve kendine geldi şimdi böyle kedinin fareyle oynadığı gibi oynayacak sizinle, her gün sizi sakız edecek ağzında. olan yine biz halka olacak.
  • 15 dakika önce 2. bölümünü rüyamda gördüğüm eylemlerdir bu sefer adres bağdat caddesi idi gerginlik gündüz saatlerinde sıkı polis denetimlerinin sonucu başlıyordu. ünlülerden sadece koyu bilal i gördüm bide halk tv nin tontiş muhabirini hatta sen ne ara haber aldın da geldin dedim tersledi.
  • çok değil, belki 20-25 sene sonrasında doğurduğu sonuçlar tarih/siyaset kitaplarında yerini alacaktır.
hesabın var mı? giriş yap