• bu konuda benim gibi problem yasayan arkadaslarimizin derdine, yine bendeniz gibi 15 sene icinde 14 kez tasinmak derman olacaktir.

    butun sene yok orda giyerim, yok bunun anisi var diye istifledigin kimsenin derdine derman olmayacak giysileri, boyle kepceyle filan siyah cop posetlerine doldurup bir guzel atiyorsun ki sasar kalirsin. hele de bir kac kez basima geldigi uzere bir kac gun sonra dan diye tasinman gerekiyorsa...
  • dışarıya çıkmadan önce bir sürü giysi arasından ne giyeceğime karar veremememle, bana uyan bir giysim olmadığını düşünmemle, ya da çoğunun eskimiş gibi gelmesiyle başlıyor her şey...sonra eski, yırtık, dar gelen bir takım şeylerden kurtulma fikri, "kendim için beğenmediğim bir şeyi başkasına kakalamak" fikriyle yok oluyor. bu durumda sadece yeni olup, bana dar gelen, bir gün zayıflarım düşüncesiyle atamadığım, ama o günün hiç gelmeyeceğini anladığımda dolabımda daha fazla yer kaplamasın dediklerimi ayıklayabiliyorum. diğer eskimişler ve yırtıklar bir süre daha "evde giyerim, temizlik yaparken giyerim, yok yer bezi yaparım, yok patchwork yaparım :p..." gibi düşüncelerle hem beynimi hem dolabımı kaplamaya devam ediyorlar.hatta yeni girişimlerde bulunmadan önce çalışma masamı, evi veya dolabımı düzenleme huyum neticesinde, o eskiler de diğer kullanımdakilerin yanında yerlerini alıyorlar. rengine ve tipine göre tasnif ediliyorlar. bir dahaki dağınıklığa kadar. sonra dayanamıyorum, atıyorum. ve attığımın ertesi günü yer bezi lazım oluyor. ya da ne bileyim sanki her zaman yapıyormuşumcasına patchwork yapasım geliyor ve bir sızı ki anlatamam
  • rahat giysi, rahat kiyafet diye baslik ararken sen buna denk gel? havlu atmak'tan yola cikarsak, tamam pes sevisicem deyip yoshi gibi oracikta soyunmanin tanimi olabilir. yalan, da her tasinmada koli koli giysi ata ata iki bavula tum kiyafetleri sigdirir hale geldim, nasil mesudum anlatamam. amerikalilarin sabahlari gardroptan ratgele secerek giyindiklerini dusunerek, iki bavul $ik giyinmek icin fazla malzeme sayilabilir bile. fakat ayakkabi ve paltoda allahlar aski icin bir pardesu, bir cift ayakkabi atabilmis degilim.

    canim annecigim, sagolsun, o sorunu da dolayli yoldan soyle cozdu: en sevdigim, en hastasi oldugum biri yesil suet, digeri en guzelinden bir sutlu kahve cizmemi gecen kis tr'ye giderken "ulan eninde sonunda donucem, bu havada da giymeye kiyamiyorum, simdiden gotureyim" diyerek izmir'e goturup, efendi gibi konuyu aciklayip biraktim. sagolsun, annecigim, balik hafizasinin tum hasmetiyle iki cizmeyi de vermis. dahasi, "yahu vallahi anne ver bunlari dedin" diye de oyle siddetle iddia ediyor ki, kendimden suphe ediyorum hakikaten ver bunlari dedim mi acaba diye.

    de, alakasiz basliga gelip bu kadar yazmak da guzel be. giden cizmelere yanip anlatirken hala sinire kesmek daha da guzel. memleket satisa acildi, umrummmmda olmayip da cizmelere kitlenmemse, en guzeli. hadi bir takla atin, iki oynayin da nesemizi bulalim itler!
  • başkasına layık falan gördüğümden değil. bu duygu sömürüsüne girmicem. kullanmadığım ve lekeli tüm eşyaları yıkayıp, temiz bir şekilde katlayıp, çöp poşetine koydum. beyaz poşetin üstüne de keçeli kalıcı kalemle, "çöp değildir, kıyafettir, ihtiyacı olan alsın" yazdım. çöplerin içinde güme gitmesin.

    isteyen alır, dolaptan kullanmadığım eşyalara denk geldikçe bu poşete koyuyorum, birikince ve dolunca bir elektrik direğinin dibine ya da çöpün yakınlarına bırakıcam, bakalım ne olacak.

    çöpe atmayı israf ve müsriflik görüyorum. değerlendirilebilecek olanaklar varsa öncelikle onları kullanmayı uygun görüyorum. kıyafetler giyilmek zorunda da değil, eski tshirtü giymek isterse giyer, istemezse yer, cam bezi de yapabilir. çöpe gitmesindense işe yarıyorsa başka bir amaçla da kullanılabilir.

    (bkz: minimalizm)

    https://www.reddit.com/r/declutter/
hesabın var mı? giriş yap