• gayet eğlenceli bir kurt vonnegut kitabı okursun arada bir kütüphanede sıkıldıkça tekrar bakarsın yani her an bir kaç sayfa okunabilecek tarzda.
  • "ı want a man who can give me a genious baby. " bu gibi bir çok komik sözün bulunduğu kitap .
  • herkese iyilik yapmak gibi söylemsel muhafazakarliğin tepe noktasinda olduğu amerika gibi bir ülkede, sahte hristiyan klişelerle yüzleşen mizahi bir romanidir. adamimiz kendisinin kullanimina verilen vakif gelirlerini iyilik yapmaya adamiştir. öyle bir adanmişlikli, bunun iyi bir şey, manevi tatmin yaşama hali olmasindan bile uzaktir.
    tabi gülerek okuruz ama komik/ve anormal olan mr rosewater midir, ordan al buraya ver ekonomisiyle sabah dokuz aksam alti yasam bicimiyle yasayan bizler miyizdir bilemem artik.
  • karşılıksız iyilik yapmanın, servetini insanlara dağıtmanın "deli" olarak kabul edilmenize yeter bir haslet olduğunu mizahi bir dille yüzümüze vuran kurt vonnegut kitabı. bir bayram ziyaretinde bilge ve yaşlı bir teyze "zenginler nasıl zengin oldular biliyor musun?" diye başlayıp çok mantıklı bir açıklama yapmıştı. vonnegut'un bu romanında benim dinlediğim o mantıklı açıklamanın amerikan rüyası versiyonunu okudum. eliot rosewater bu saçmalığa karşı çıkıyor ve servetini dağıtmaya kalkıyor. sonra başına gelenler bu romanın konusunu oluşturuyor. elbette vonnegut'un o güzel üslubu ve humouru, bütün kitapları gibi bu kitabın da asıl kahramanı.
  • insanlık hallerine ilişkin muazzam taşlamalar içermektedir;

    --- spoiler ---

    eliot'un en sevdiği trout kitaplarından biri,tek konusu nankörlük olan bir romandı. adı teşekkür ederim birinci bölge mahkemesi'ydi.kendilerine yapılan bir iyiliğe yeteri kadar teşekkür etmedikleri sanılan insanlar çıkarılıyorlardı bu mahkemeye. davalı duruşmayı kaybederse ,mahkeme ona bir seçenek tanıyordu;ya davacıya herkesin önünde teşekkür edecek ya da kuru ekmek ve sudan başka hiç bir gıda almaksızın bir ay kapalı hücre cezasına çarptırılacaktı. trout'un anlattığına göre,hüküm giyenlerin yüzde sekseni hücreyi seçiyordu

    --- spoiler ---
  • enayilik seviyesinde iyilik yapmanın mizahi bir eleştirisi olan mükemmel roman.
  • eliot rosewater'ın komşusunun yeni doğan ikizlerine yaptığı konuşmadan;

    "hello, babies. welcome to earth. it's hot in the summer and cold in the winter. it's round and wet and crowded. at the outside, babies, you've got about a hundred years here. there's only one rule that i know of, babies—god damn it, you've got to be kind."
  • mr. rosewater, allah razı olsun kardeşim. gideceksin, biliyoruz. senin gibi insanlar, yani her şeyi ve herkesi seven, bu yüzden de gösterdiği sevgi bize yetmeyen insanlar var. nasıl varlıklarız ki, sevgi bile mutlu etmiyor bizi, en çok biz sevilmeliyiz veya en farklı. senin gibi insanlar mr.rosewater, çok kişiyi seviyorlar, biz kendimizi değersiz hissediyoruz. gideceksin diye meydanlarda gösteri yapamıyoruz, geçeceğin sokakları boşaltıyoruz annem. mr. rosewater, babam, beni de yazdır hiç yapmadığın gayrimmeşru çocuklarının arasına. olmadık yüksekliklere sıçrayan bir pire gibi, kendi küçük hırsı çok büyük adamlar var. ben nasıl düştüm bu insanların arasına? mr. rosewater, abim, bir gün seni arasam, birini sevmek desem, -ama tanrım ne sevmek- bana ne dersin? seninle tüm amaçlardan arınıp alabalıkları izleyelim. yeteri kadar teşekkür etmedi insanlar diye mahkemeler kuralım, hükümler verelim. mr. rosewater, içimdeki "tık" senden razı olsun kıymetlim.
  • zamanında bana da 300$ vermişliği vardır mr. rosewater'ın.

    öğrenmenin yaşı yok, beşikten mezara...
hesabın var mı? giriş yap