• 3. yüzyılda gotlar'a karşı kazanılan zaferin ardından dönemin roma imparatoru tarafından dikilmiştir.
  • roma devri'nden günümüze hiç değişikliğe uğramadan gelen en eski abidedir. 3.veya 4.yy'da dikilmiş olan sütun yüksek kaide üzerinde 15m boyunda monalit mermerdir. sütun başı korint üslubunda kartal arması ile süslüdür. got'lara karşı kazanılan zaferden bahseden kitabe satırlarından dolayı gotlar sütunu adıyla anılır.
  • dikildiği yer imparatorluğun kurulacağı yarım adaya ilk ayak basılan yer olduğu konusunda söylentiler vardır. bu bilgi kesin olmamakla birlikte imparator'un ''burası güzel la buraya dikelim'' demiş olma ihtimali de yüksektir. genelde bu tip sütunların tepesinde bir de heykel bulunur ancak istanbul'da bulunan diğer örnekler gibi gotlar sütunun üzerindeki heykel de günümüze kadar ulaşamamıştır. bu heykelin byzas heykeli mi yoksa başka bir inanç göstergesi heykel mi olduğu kesin olarak bilinememektedir.
  • çoğu zaman dikkat etmeyiz, bakar geçeriz. oysa incelikler, güzellikler ve hatta hakikatlar hergün gözlerimize değer geçer; "gerçek", kapımızı çalar ve ona şöyle deriz: "git başımdan! ben hakikati arıyorum!"

    çoğu zaman hakikat arayışında o kadar samimiyizdir ki onu nasıl ve hangi gözlerle arağımızı hiç düşünmeyiz. çabalar da çabalarız, ama hüsranda olabileceğimiz aklımızın ucuna bile gelmez!

    neyi ararız? niçin ararız? nasıl ararız?

    gerçekten ararız, sorarız, sorgularız, kafa yorar, ter döker, yıllar yılı hakikat için gayretkeş adımlar atarız. şöyle durup da geriye ve geldimiz yere baktığımızda sormadan edemeyiz: "buraya nasıl geldim, neden buradayım, ne arıyorum?" debelenmeyle geçen bütün o yıllar, birkaç soruyla berhava olurken, kafamız gönlümüzde yankılanan kılıç sesleriyle yeni bir cenk meydanına dönüşüverir.

    yıllar bu kadar tez geçmiş; aranan, yolda unulmuş, yolumuz da, yolculuğumuz da birbirine karışmıştır. ve sukut-ı hayal kaçınılmazdır!

    böyle bir mukaddimeyle işim yoktu. sadece herkesin malûmu "bakmak" ile "görmek" arasındaki klişe farka bir kez daha dikkat çekmek istemiştim.

    çünkü bugün onu yaşadım.
    gülhane'de dolaştım.
    sağa sola bakındım.
    ve onu gördüm.
    oradaydı.
    hiç bir yere gitmemişti.
    susuyordu.
    aldırmıyordu.
    kendi halinde marmara'yı seyre dalıyordu.

    kim mi o?
    o, gotlar sütûnu.
    o, bir muharebe çocuğu.

    'got kıran' unvanı almış roma imparatoru ii. claudius’un (268 - 270) gotlara karşı sırbistan’ın niş şehri yakınında kazandığı zafer hürmetine dikilmiş.

    sarayburnu'nda, topkapı sarayı'ın üçüncü kapısı önünde. kimi on beş metre diyor, kimi on sekiz metre. (dayanamadım, kendim ölçtüm; ama tepesine çıkarak değil! tabandan yukarı iki metresini mezürle, kalan kısmı mesafe tahmin usulüyle hesap ettim. sonuç, 17 metre.:) kaidesi üç basamaklı. yekpare bir mermer. sütun başı korint üslubunda kartal armasıyla süslü.

    etrafını ağaçlar çeperlemiş. hemen dikkat çekmiyor. önünden birçok insan geçiyor ama onu görmüyor. onunda insalara hiç aldırdığı yok; başı dik, alnı ak, gülhane'den ufka yüzyıllardır nazar ediyor.

    baktım ve gördüm. ne olduğunu sordum. niçin var, ne zamandan beri var, öğrendim. anlamı ne, sordum. anlamını öğrendim.

    artık gotlar sütunu benim için de var! onu tanıyorum, o da beni tanıyor. dokundum ona, konuştuk, tanıştık ve zaman mefhumunu aramızdan kaldırdık.

    onunla siz de tanışın!

    o size asırlar öncesinden kokular, tatlar, sesler sunsun; siz de ona "onu anlamış olmayı"...
  • topkapı sarayı dış bahçesinde bulunan ve roma devrinden günümüze gelen en eski abidedir.
  • gülhane parkı'na topkapı sarayı'nın oradan girip boğaz tarafındaki teraslara kadar yürüdüğünüzde sağ tarafta, biraz yukarıda kalan sütun.

    sütunun yakınında bir bilgilendirme yazısı var. aynen aktarıyorum:

    "topkapı sarayı dış bahçesinde, gülhane parkı sarayburnu girişinde bulunan ve roma devrinden günümüze hiçbir değişikliğe uğramadan gelen en eski abidedir. yüksekliği 18.5 metredir. prokonnessos mermerinden tek bir blok halinde yapılmıştır. sütun başı korint üslubunda kartal arması ile süslüdür. sütunun ismi kaidesinde bulunan kısaltılmış, latince bir yazıttan gelmektedir. genel inanışa göre bugünkü kitabe ll. claudius'un gotlara karşı kazandığı zaferi anmaktadır. fakat l. konstantin'in, 331-332 tarihlerinde got kabilelerine karşı kazandığı galibiyetleri zikretmesi de muhtemeldir.

    6. yüzyıl tarih yazarı lidyalı ionnes, sütun başlığının aslen yunan şans ve baht tanrıçası olan tike'nin bir heykelini taşıdığını söyler. tike'nin pagan tanrıçası olması nedeniyle, hıristiyanlığın resmi din olmasından sonra kaldırılmış olabilir. 14. yüzyıl tarihçisi nikephoros gregoras'a göre ise; sütun byzantion'a adını veren megaralı byzas'ın bir heykelini taşımaktaydı. bu iddianın nedenlerinden biri de şehrin kurucularının karaya çıktığı yerin, kolonun çok yakınlarında olmasıdır."
  • ıstanbul'un en eski eseri olduğu kabul edilen dikilitaş , romalıların gotlar'a karşı kazandıkları zaferi simgeler.
    3. ya da 4. yüzyıldan kalmadır.
    osmanlı döneminde saray kadınlarının çevresinde eğlendiği ve dinlendikleri yerdir ayrıca.
  • gülhane parkının sarayburnu tarafında setüstü aile çay bahçesine 50 metre mesafededir.
  • kışın gittiğimde çevresini dolaşmanın rahatlattığı bizans sütunlarıdır tarihi eser sıfatıyla korunmaktadır.
  • istanbul'un ayakta kalan en eski eseridir ama birçok istanbullu bunun ne olduğunu bile bilmez. ülkenin, canım ıstanbul'un geldiği hâlin de özetidir bu. şehrini tanımayan, şehrine sahip çıkamayan milyonlarda dangalak.

    haliç ile boğaziçi'nin birleşme noktası üzerinden marmara denizi döküldüğü yerdedir. prokonnessos mermerinden tek bir sütun olarak yapılmış olup yüksekliği 18.5 metredir ve korint üslubuna sahiptir. bu sütunun adı ise altındaki kitabeden kısaltılmıştır: fortunae reduci ob devictus gothos.

    inanış kitabenin cladius'un gotlara karşı kazandığı zaferi tarihlendirmek için olduğudur; ancak constantinus'un 331 - 332 got galibiyeti de kastediliyor olabilir, netleşmemiştir. yunan tarihçi lydialı ıoannes sütun başının tykhe'den geldiğini anlatıyor. ancak kendisi bir pagan tanrıçası olduğu için ortodoks şehirde bunun sonradan kaldırıldığı sanılıyor.

    aynı bölgede daha önce kolonilerin heykeli olduğu rivayet edilir. konum itibariyle şehre hakim olan ve dışarıdan gelenleri karşılayan görkemli bir lokasyon için çok da abartılı bir tahmin olarak görülmüyor bu.
hesabın var mı? giriş yap