guimaraes

• (bkz: vitoria guimaraes)
• porto'nun 40 kilometre kuzeydoğusunda yer alan eski şehir meydanı portekiz'in unesco kültür mirası listesinin en önemli birkaç yerinden biridir. kendi halinde gözükmekle birlikte geceleri bir canlanıverir, sabahlara kadar müzik susmaz,biralar akar sokaklardan.. hatta öyle ki olivera meydanı kaç kez tarkanla ve kenan doguluyla inlemiştir..şehrin küçüklüğünden midir bilinmez bir iki gece takılan herkes bin tane insanı tanır hale gelir ve bir sonraki günün partisini garantiler..yaşlıları bir miktar dine bağlıdır (dinci mi dindar mı orasını bildiremedim) ve yürürken sizin farketmediğiniz bir küçük adağın önünde pat diye duruverir, eğer çarpmamak mümkün değilse deşkulpa denmeli baş öne eğilip üzgün bir ifade takılınmalıdır çarpma sonrası.. şehrin en temel öğesi olan kale etkileyici bir ortaçağ kalesidir..giriş ücreti olmadığından hergün gidip bir yandan şehre bakıp kitap okumak ve pet şişeye konmuş şarabı keyifle içmek şehri uzun vadede en çekilir kılan unsurdur..yerliler fenerbahçe ve beşiktaşı çok iyi bilirler hatta türkiye dendi mi direk futbol var biz sizi yenmek muhabbetine girmeleri kaçınılmazdır.ama bu sene gidecek olanlar, noldu siz de çıkamadığınız gruptan diyerek futbolla yatıp futbolla kalkan bu insanları efendice kabuklarına çekilmelerini izleyebilir. portekiz milli maçı ya da vitoria de guimaraes maçının olduğu gün taksiler de dahil olmak üzere bütün iş yerleri varoluş amaçlarını unuturlar..hayat durur..dolayısıyla gitmeden önce lig takvimi kontrol edilmelidir. taksiler gereksiz pahalıdır (2.5 avro ile açılır taksimetre, 3 kmlik bir yol 7 avrodan az tutmaz).. toplu taşıma araçları olmasına rağmen belirli bir yaş grubu dışında kullanılmadığından ortalıkta pek görülmez..bel bağlamamak lazımdır..yemeğe gelince..şimdi ortalık yerde şehrin turistlerin bilmediği cennet mekanlarını söyleyerek orayı da cici bir restoran haline getirme sorumluluğunu üstlenemem..soranlara söylerim o ayrı..:)
  
  porto'nun sao bento tren garından garip bir şekilde 54 geçelerde kalkan bir metro vardır..ama adının metro olmasının vereceği 40kmyi en fazla yarım saatte gitme heyecanına kapılmak yersizdir çünkü tam olarak 78 dakika sürer bu yol..her 5 dakikada bir de durur..ama yine de porto'nun karmaşasından ve yaz sıcağındaki o sapsarı görüntüsünden sonra yeşil ilaç gibi gelir, her adımda alınan verilen selamlarla mutlu mesut yürünür şehrin sokaklarında..
• portekizin doğduğu yer olarak bilinmesi nedeniyle özellikle son 20 yılda üzerinde büyük emekler harcanılarak şu anki güzelliğine kavuşturulmuştur. hatta tren istasyonunda şehire indiğinizde karşınıza çıkan ilk büyük duvarın üzerinde " aqui nasceu portugal" (portekiz burada doğdu) yazar. ayrıca küçücük bir şehir olmasına rağmen her türlü olanağın bulunması da insanı şaşırtır. portekiz'de bütün küçük şehirler böyle midir diye sorduğunuz zaman "portekiz burada doğdu o yüzden böyle" derler.
  
  şehirde universidade do minho'nun iki kampüsünden birisi bulunur. mühendislik ve mimarlık bölümleri bu şehirde yer alır. universitenin kampüsünde amaçsız bir golf sahası vardır ki üniversitenin toplam bahçe alanından daha fazla yer kaplar ve delikleri yoktur. bunun yanında içmek için geceleri size çok güzel bir imkan sunar.
  
  bu şirin kentin gece hayatı da çok güzeldir. oliveira'da tasquilhado erasmusçuların takıldığı mekan olarak görünür. içeride bir hatıra defteri ve bir sürü fotoğraf barındırır. o defteri açıp okuduğunuzda aslında erasmusun yıllardır aynı olduğunu ve tek değişenin sizler olduğunu görüp üzülürsünüz. tasquilhado'nun sahibi ze (zidane a çok benzer) yıllardır orada olduğunu ve en çok eğlenen erasmus döneminin siz olduğunuzu söyler, ki önceki dönemlere de söylemiştir. eğer kaliteli bir sohbet isterseniz c.a.r 'ı (circulo de arte e recreio) arayın, bulun oraya gidin. hatta tarif edeyim postanenin karşısındaki sokaktan girin. dümdüz yürüyün solda karşınıza bir kapı çıkar dikkatli bakarsanız görebilirsiniz oranın ikinci katı c.a.r. etkinlikler olur sürekli olarak. normalde üye olmayanları almazlar fakat erasmus öğrencilerine sürekli kapıları açıktır. erasmus öğrencisi olduğunuzu söyleyip girebilirsiniz. guimaraes'te sigara içilebilen yegane mekanlardan biridir. inanılmaz hamburger yaparlar. yemeden dönmek gerçekten ayıptır, utanılmalıdır. universite yurdunun yanında bar academica yer alır. çarşamba günleri gidilebilir onun dışında haftasonu kapalıdır zaten. bazı günler takip ederseniz concept partiler olur. gece klübü olarak black orange'a gidebilirsiniz. fakat sadece kız arkadaşınızı alıp gitmeniz rahatsız olmanıza yol açabilir lakin mekanda hiçbir şekilde homojen dağılım göremezsiniz.
  
  alışverişlerinizi continente'den yaparsınız ve mutfak alışverişlerinizi de pingo doce'dan yapabilirsiniz. aldığınız her poşet ücretliridir. kasiyer size ilk olakar kaç poşet istediğinizi sorar, anlamazsınız, fakat artık benim sayemde anlayacağınız için size yöneltilen ilk soruya poşet sayısını düşünüp ona göre cevap verin. evet beşe kadar sayabildiğinizi varsayıyorum. marketlere girdiğinizde bir köşeye yaklaştıkça dayanılmaz bir koku duyabilirsiniz. bu kokuya alışmaya bakın zira bütün marketlerde bir köşe balık reyonudur ve o köşede mutlaka ama mutlaka ulusal balıkları olan bacaleo bulunur ve aslında kokusuna bakmayın pişince oldukça güzel olur. konudan çok uzaklaşmadan guimaraes'e dönelim.
  
  yemek yemek için aslında seçeneklerimiz oldukça fazla değildir. hatta hiç yoktur. bir türk olarak onların kendi damak tadıyla övünmelerini hiçbir şekilde anlayamazsınız. yemekleri gerçekten çok kötüdür. üniversitenin yemekhanesinde çıkan 7 çeşit çorbanın hepsinin renginin farklı olup tatlarının aynı olması bunun belirtisidir. bunun yanında sakatat benzeri şeyler de yerler. aslında bu da şaşırtıcıdır. francesinha ve bacaleo yemeden oradan ayrılmamak gerekir. zira francesinha güzeldir bacaleo daha güzeldir. francesinha yemek için kalenin önünden geçen yolu yokuş yukarı takip edin, sağınıza çıkan ilk restorant francesinha için en ideal yerdir. ayrıca oranın sahibi ablamız, ingilizce konuşmaya inanılmaz istekli olduğu için sizi şaşırtacak ve dışarıda tanıştığınız bir portekizli ile ilk kez ingilizce sohbet etmenin keyfine varacaksınız. maç izlemek ya da bir arkadaşınızla, sevgiliyle de olabilir, maksimum üç kişi gidilebilecek mükemmel bir mekan daha vardır. largo de toural'da anayolu arkanıza aldığınız zaman karşınızda cervejeira de martins'i göreceksiniz. yaptıkları her türlü yemek çok güzeldir. deniz ürünleri tavsiye ediyorum. çalışanlarından iki tanesi çok karizmatik ve yardımsever iki abimizdir. yemek seçiminizde rahatça yardım ederler. 3 kişiden fazla giderseniz pek güzel olmaz gidin görün deneyin isterseniz. bunun yanında maç ortamı olduğu için tavanda onlarca takım atkısı asılıdır. beşiktaş ve galatasaray atkılarını görüp şaşırabilirsiniz.
  
  bu şehirin insanları çekingendir bütün portekizliler gibi. yabancılara karşı korkuyla karışık bir çekingenlik vardır. fakat bir kez tanıştınız mı, inanılmaz sıcak insanlara dönüşüverirler. insanları muhafazakardır, aşırı katolik bir millettir. guimaraes barındırdığı onlarca kiliseden dolayı sürekli çanları duyarsınız. çanları kimin için çalıyor diye düşündürmeye başlar. çanların melodisini çözdüğünüz zaman guimaraes'li olmaya adaysınızdır.
  
  guimaraes' e gittiğinizde mutlaka yapmanız gereken görmeniz gereken yerleri en başta görün. sonra her seferinde erteleyip birçok yeri görmeden geri gelebilirsiniz. teleferik ile pena'ya mutlaka çıkın. guimaraes'i yukarıdan görüp manzaranın keyfini çıkarın. portekiz'in bayrağında bulunan 6 kaleden birisi guimaraes'tedir. bu kaleyi de görmeden geri dönmeyin. guimaraes'in bütün tanıtım resimlerinde bu kale yer alır.
• fernando meira'nın da doğum yeridir.
• porto'dan tren ile gidilebilecek yakın mesafedeki kuzey şehirlerinden birisidir. çok yeşil bir doğası var. fazla bilinen bir şehir değil ama tarih ve doğa anlamında çok güzel ve özel bir şehir. ortaçağ yıllarını şehir sokaklarında dolaşırken hissedebilirsiniz.
  
  p.s: iki finlandiyalı kız yanımdaydı ve bayraklarını her yerde görünce çok şaşırdılar ve sevindiler. fakat sonra öğrendiler ki aslında beyaz fona mavi haç portekizlilerin eski bayrağı. :) ve hala daha coat of arms olarak kullanılıyor.