• istanbul süleymaniye'de hizmet veremeyen bir cafe.

    iftarlarda akşam namazının sıkışması durumu iftarda nereye gitsek diye sorulduğunda cevabın "mescitli bi yeree" olmasını gerektiriyo benim için.

    mescitli adam gibi yerler aratınca da oov yeni açılmış gitsek mi ya denecek seçenekleri karşımıza çıkarıyo.

    hüsn-ü ala da bizim için bunlardan biri oldu.

    anlamı güzeller güzeli demek, manzara için koşulsuz şartsız söylenebilir de personel tarafından yapılan muamele için aynı şeyi söylemek mümkün değil.

    kendilerini pazar günü aradık, telefondaki pek sempatik sekreter hanıma "daha önce gelmedik, manzaranız çok güzelmiş rica etsek manzaralı ve sakin bir yer rezerve etmeniz mümkün mü?" diye sorduk. aldığımız cevap aynen şu şekildeydi;
    "pazartesi için mümkün değil fakat çarşamba ya da perşembe isterseniz sizin için kenarda bir masa ayarlarım."

    terazi olduğumdan garanticiyimdir. tekrar sordum; "tamam öyle diyorsanız çarşamba ya da perşembe olsun fakat bir karışıklık olmaz, not edersiniz değil mi?"

    elbette cevabını aldım, iyi akşamlarımızı diledik, çarşambada karar kıldık, ben kendisine öpücük attım ama görmedi kapattık.

    ayarlayamam dese yok ayarla diyecek değiliz, tamam o zaman siz bi masa ayırın demek durumundayız neticede. yani teklif eden kendisiydi.

    çarşamba akşam gittiğimizde masalar hazırlandığından içerde beklerken ben yanımdakinin beynini yedim.

    sorsana, yandaki masalar çok kötü bak biz iki kişiyiz kesin bizi kıyıya köşeye atarlar sorsana sor sor sor sorsana sor sor hangisi bizim masamızmış sorsana sor diye.

    adam sabırlı. yok canım öyle dediler kenardakilerden biri bizimdir dedi ben de tamam dedim, arada böyle uysallıklarım olur.

    ezana yarım saat kalmışken masalar hazırlanmıştı, elinde listesi olan adamın masa şefi olduğunu anlayacak kadar zeki olduğumuzdan gidip adımızı söyledik.

    ve harika giriş kapısı manzaralı, tam da bize söz verdikleri istikametin zıt tarafına bakan en önemlisi yanındaki masayla arasında iki parmak mesafe bulunan masamızla tanıştık.

    şef beyefendiye "e ama" dedik "biz telefonda böyle böyle konuşmuştuk" benim sekreterim öyle şey söylemez dedi. aynen bu netlikle.

    yalancıyız çünkü biz.

    sekreter hanfendiyi çağırdık, kurduğumuz cümleler bunlar bunlar değil miydi dedik. "evet, öyle dedim, isminizi çarşamba gününün listesinin en başına yazdım ve yanına da not düştüm" cevabını aldık.

    ama şef bey hala inanmamakta ısrarcıydı. sanırım sekretere para yedirdiğimizi falan düşünmüş olacak. yoksa kadın öyle söylerken yok canım muamelesi yapmanın ne nedeni olabilir..

    "bakın on çift fazlam var, onları nereye alacağımı bilmiyorum, yan masalardan birini ayarlayamam siz şimdilik burda oturun bi dahaki sefere tekrar konuşuruz" dedi kensi.

    yok canım sağol dedik çıktık. yanımdaki edepli bi insan olup el sıkışarak çıkmasa ben orda çatır çatır kavga etmiştim, edemedim içimde kaldı.

    şimdi bazı sorularım var.

    bir işletmenin, bir söz verip insanların programını değiştirdiği halde sözünü tutmaması ne kadar prestijli bir davranıştır?

    masa kapasitesi belliyken on çift fazla yazıp bunu bahane olarak sunmak "nasılsa birileri gelmez, sığdırırız" mantığı mıdır?

    birinci seferde misafirini ağırlamayı beceremediysen ikinci seferin garantisini sana kim vermiştir?

    sekreter "evet ben söz verdim ve not ettim" yazdığı halde o notu, kurduğu cümleyi görmezden gelip bizim istediğimiz masa kime ayrılmıştır? (bazen bizim de paramız oluyo tamam mı)

    iftara yirmi dakika kala, başka yemek yenecek yerin kolay kolay bulunmadığı bir yerde hadi yer bulunsa boş masa bulunamayacakken böyle bir terbiyesizlik yaparsan o müşteri de sana oruç ağzıyla beddua etmez mi?

    şimdi dicen ki manzara çok mu önemliydi be fiyuvfit. yok sözlük okuyucusu, hiç değildi.

    zira ben o manzaranın tam dibinde, aynı açıyla aynı yere bakan istanbul üniversitesi botanik binasında dört yılımı çürüttüm.

    hatta bıktım o manzaradan diyebilirim. birazdan evin balkonuna çıksam daha güzeli de var ayrıca.

    ama insanların isim yaptık gelen giden önemli değil sen gidersin başkası gelir tavrı çok çirkin.

    he ben giderim başkası gelmez mi?
    gelir.
    ama ben bi daha gelir miyim, eşimi dostumu gönderir miyim, bunu da herkese anlatmaz mıyım?

    bir güzeller güzelini kaybettin hüsn-ü ala, şimdi sen düşün!

    konu hakkındaki bir deyişimiz için
    (bkz: önemli olan iç güzelliği)
  • ben uzun zamandır çalıanları bu kadar saygılı ve eğlenceli,manzarası güzel ve fiyatları uygun bir yere gitmemiştim. istanbula dışarıdan gelen misafirleri ağırlayacak güzel bir mekanımız oldu. gittiğimzde kenarlarda yer yoktu garson arkadaşa misafirlerimizin yurtdışından olduğunu söyleynce sağolsun kenarda yer boşalınca bizi transfer etti hemen. fiyatları konusunda bilgi vermek gerekirse; biz 8 kişiydik 1 nargile 2 limonata 1 nane lmon, 1 sufle(dondurmalı) yaklaşık 10-12 çaya 77 tl ödedik. boşuna huqqa ya para dökmeyin. ayrıca içtiğimiz spesyal nargile hayatımda içtiğim en iyi 3 nargileden biriydi (karışımın içeriğini söylemiyorlar nane-şeftali-limon-kavun arası birşeydi) . inşallah mekanın boku çıkmaz da severek gitmeye devam ederiz.
  • şöyle bir istanbul manzarasında kahvaltı etmeyi mümkün kılan mekan;

    http://i.hizliresim.com/eoj58m.jpg

    rezervasyonla gidip kenardaki masalarda oturmak manzara keyfinizi ikiye katlıyor.
  • manzarası aliyyül âlâ , hizmeti idare eder , kendilerine has bir kaç tadı olan mekan.seviye arkadaşlarla bir tavla atılacak yerin bir üst levelidir.
    sonuç olarak ağa kapısı ahalisi buraya uğramamalıdır.

    edit: hizmete eh işte demiştim vazgeçtim
    sigara bile içmeyen beni dengesiz dengesiz dolaşıp nargile külüne boğan garsonlardan mevcut.
  • manzaranın harika garsonların kaba olduğu işletme. kesinlikle müşteriye nasıl muamele yapılacağı öğretilmeli. yerine ağa kapısı tercih sebebi aynı manzara daha güleryüzlü servis.
  • geçtiğimiz kış mevsimi boyunca neredeyse her cuma günü akşamında gittiğim cafe. yaz aylarına doğru bir aksam nargile için teftişe geldiler ve içeride içilen tüm nargileleri topladılar, daha sonra serin rüzgarlı havada dışarıda devam ettik nargileye, işte tam da bugünden sonra sadece terasında nargile içirmeye başladılar, olay şu ki bununla birlikte nargileye zam yapıldı, çay 4 tl oldu, hatta ramazanda iftar menüsü yapmışlar, kişi başı fiyat 70 tl, sanırım yedikleri cezayı halktan çıkarmaya çalışıyorlar, terasın da bir bölümünü açılabilir tavan ile kapatacaklardı yoksa eylül ayında kepenkleri kapatırlar bu gidişle. sonuç olarak güzel olan nargilesini zamanla bozdular, garsonlarının %80 ini değiştirdiler, fiyatları zamladılar ve sonucunda benim gibi sadık bir müşteriyi kaybettiler, hemen arkasındaki ağakapısını tercih edebilir nargile ve manzara severler.
  • abartılmış mekandır. sırf manzarası güzel diye gidilecek bir yer değil. aynı manzara çevredeki bütün mekanlarda mevcut. burda hizmet ve kalite sıfır.

    -portakal suyu istiyorsunuz, evde çöpe attığınız portakalın posasını da bardağa koyup getiriyorlar. bardağın yarısı portakal suyu yarısı posa. ki portakal suyuna 9 lira alıyorlar.

    -kullandıkları bal, reklamlarda 10 kavanozu 100 tl olan ballardan olabilir, o derece kötü.

    -küflü peyniri kokuyor. öyle buram buram değil, bildiğin leş kokuyor.

    -çeri domatesleri yıkamadan ikiye bölüp tabağa koymuşlardı.

    -çay getirdikleri termos günlerdir yıkanmamış büyük ihtimalle, pislikten her yeri kararmış.

    bunlar öne çıkanlar. diğer kahvaltılıkların hepsi, merdiven altı üretim olup ucuza satılan kahvaltılıklarla yarışır derecedeydi.

    -web sitesindeki fotoğraflar da yanıltıcı. açık terasta bulunan rengarenk ve rahat koltuklar kaldırılmış, yerine rahatsız ahşap sandalyeler koymuşlar. sanırım alanda daha fazla müşteri oturtmak adına yapılmış.

    verdiğim paraya acımadım da gidiş-dönüş bana yarım güne mal oldu. pazar gününü boşa harcadığımızla kaldık.

    kısacası hüsnü ala cafe pişmanlıktır. gitmeyin.
  • süleymaniyede yer alan, huqqa gibi muhafazakar kesime hitap eden cafe.

    eskiden ağa kapısında oturup etrafa bakarken, aşağıda bir terasın önünde millet arabasını dayayıp içki içiyordu. bu teras bir süre sonra cafe oldu, baktık ki adı da hüsnü ala olmuş.

    manzara manzara diyoruz da, o bölgedeki tüm mekanlar aynı manzaraya sahip ama daha yüksek servis kaltesine sahip olmalarına rağmen bu fiyatları koymuyorlar. boşverin burayı, ağa kapısı iyidir.
  • aracınızla gittiğinizde kendi otoparkına 10tl otopark ücreti isteyen cafe.

    niçin ücretli diye sorulduğunda burası özel mülkiyet diye cevap veriyorlar.

    bir restorana yemek yemeye gittiğinizde size otopark hizmeti verdiği için para ödemiyorsunuz, valeye bahşiş vermek sana kalmış ama her gelen araçtan 10tl kesmek nedir, anlayan beri gelsin.
hesabın var mı? giriş yap