• iran’lı şair hafız şirazi’nin divanı. 1812 yılında, hammer purgstall tarafından almanca'ya çevrilmiştir.
  • " sana ahlak defterinden vefa ve ihsana ait bir ayet okuyayim:

    kim cefa eder, cigerini tirmalarsa kerem sahibi maden gibi ona altin bagisla.

    yere golge salan agactan asagi olma. kim sana tas atar, incitirse ona agac gibi meyve ver!

    mulayimlik nuktesini sedeften ogren de hatrinda tut! basini kedene inci ihsan et! "
  • o taraftan bu asktan vazgecmeyi ne kadar istersen bu taraftan sevgi o kadar cogalip durmada!

    "feragat zan taraf cendan ki hahi
    vezin canib mahabbet mifezayed"
  • gül vakti saraba tovbe ettigimden utanmaktayim. dilerim kimse yaptigi egri isten utanmasin!

    benim takvam ve zahidligim, yol tuzagidir ve ben, bu bahiste hiçbir suretle ne guzelden mahcubum, ne sakiden!

    sevgilinin huyu keremdir, belki bizim sucumuzu sormaz. cunku sualinden halimiz perisan, cevabindan da mahcubuz!

    dun gece gozumun saraycigindan oyle kanlar akti ki uykunun gece yolcularindan utandik.

    sen gunesten de guzelsin ve tanri'ya sukurler olsun sana asik oldugumdan dolayi gunesten hic de utanmiyorum.

    sarhos nergis basini onune egerse layiktir. cunku o azarlarla dolu gozun sivesinden utandi.

    hizir'in ictigi ab-i hayat, hafiz'in siirinden ve su gibi akici ve temiz tabiatindan utandi da onun icin karanliklar diyarina girdi! *
  • yine beni derdinle oyle perisan ettin ki hayalini bile kurmama imkan yok.

    geceleri feryatlarimi duyanlar, suphe yok ki sirrimi gunduz gibi asikar anlarlar.

    "ayriligimla nasilsin? haber ver" demistin. gordugun fakat anlamadigin gibiyim yine!

    bundan boyle senin guzel yuzune bakacagim. soyle butun halk seni sevdigimi bilsin, ogrensin.

    beni derdinle yakmaya ahdettin degil mi? gam etmem, sen yak, ben de yanar dururum.

    nazin, edan, gonlume oyle hos geliyor ki, naz ederek beni oldursen bile kanimi helal ederim sana!

    beni tuzagindan halâs etsen de yine ucup dolasacagim yer, senin civarin!

    hafiz pervane sana can vermiyor mu? dur, bir gece onu huzurunda mum gibi yakip yandirayim da gorsun!

    "dergam i hiş çunan şifte kerdi bazem
    kez heyal i tu be hod niz nemiperdazem"
  • divan yezid bin muaviye'ye ait şu mısra ile başlar:
    "elâ ya eyyühe's-sakiy edir ke'sen we nawilha"
    tercüme "sâkî döndür kadehi (şarap) herkese sun, bana da ver." mütercim (bkz: abdülbaki gölpınarlı)
    hafız-ı şirazi divanına yezid'in bu mısrası ile başladığından mütevellit ağır tenkitlere maruz kalmıştır.
  • mehmet kanar'ın çevirisi 2 cilt olarak ayrıntı yayınları'ndan, abdülbaki gölpınarlı'nın çevirisi de tek cilt olarak türkiye iş bankası kültür yayınları'ndan okuruna ulaştırılıyor.

    hafız divanı, goethe'nin meşhur west-östlicher diwan adlı yapıtına da esin kaynağı olmuş bir klasiktir.
  • west-östlicher diwan ile beraber okumak daha büyük keyiftir.

    kendisi başlı başına zaten mükemmeldir.
  • okumayı az önce bitirdim, ayrıntı yayınlarından çıkan iki ciltlik tercümesini. referansım, goethe'ydi. başucu eseriymiş ve doğu-batı divanı'nı hafız' dan esinlenerek yazmış.

    elbette herkesin okuması gereken satırlar. tercüme olması kimi zamanlar can sıkmıyor değil; ama dirayetli olmak lazım ki kitabın sonu gelsin.

    gazeller, kıtalar, mesneviler, rubailer ve kitabın en sonunda da hafız'ın ilkeleri. hepsi birbirinden özel ve kıymetli satırlar. ne hoş ki dünyada böyleleri de yaşamış. yazık ki elmas bilinip parlatılacağı yerde çamura atılmış, öylece kalmış. yürek burkmaz mı gönül ehlinin düştüğü durum?

    mevlana'nın mesnevisini de okumuşluğum var. sanıyorum hafız'dan önce okunursa yol kısalır.

    diyecek başka sözüm yok. kulağımda enfes bir müzik ve aklımda şarap, güneşin batışına doğru ilerliyorum.
hesabın var mı? giriş yap