• iranlı şair (1325-1390)
  • iyi şeyler yayıncılık' tarafından basılan, türkçesi kenan sarıalioğlu'na ait hafız'dan gazeller/gül ışığı adlı kitapta aşağıdaki şekilde tanıtılan iran'lı şair.

    şirazlı hafız (?-1390)

    iran edebiyatının gazelin öncüsü olan (cümle düşüklüğü kitaba ait/avasas) hafız'ın asıl adı şemseddin muhammed'dir. yaşamı hakkında kesin bilgilerden yoksunuz. şiraz'da doğup öldüğü biliniyor.

    hafız'ın şiirinde ana konu sevgidir. eski arap şiirlerinden, özellikle cahiliye dönemi ozanlarından esinlenen hafız'ın şiirlerinde duygu, uyum, düzen ve bütünlük ögeleri egemendir. gzel türünde yaygın olan, her biri ayrı bir konuyu işleyen bağımsız beyit hafız'da pek yoktur. dize ve beyitler anlam ve konu bakımından bütünlük gösterir.

    hafız'ın, divan'da her türlü inanç katılığına, dinsel kısıtlamalara karşı çıktığı görülür. ona göre şarap, insanı yaşamın ağırlığından kurtarır. iranlı bilgin sikatul islam nuri'ye göre hafız'ın gazellerindeki şarap ve güzel gibi sözcükler soyut anlamlarıyla değil gerçek anlamlarıyla bu şiirlerde yer alırlar. "iki yıllık şarap, halis yıllanmış şarap, ondört yaşındaki güzel de, ondört yaşındaki güzeldir..."

    hafız'dan etkilenmeyen osmanlı şairi yok gibidir. batının büyük ozanı goethe de ona özenerek doğu batı divanı'nı yazdı.
  • hafız'dan:

    varlığım baştan gitsin, tek yüzünü döndür
    söyle yele, dertlilerin harmanını süpürsün

    tufanlara kaptırdık gözümüzü, gönlümüzü
    gam seline söyle, evi temelinden götürsün

    bakışımız dicle'nin yıksın bütün ününü
    soluğumuz zerdüşt'ün ateşini söndürsün!

    "seni kirpiklerimle öldürürüm" diyen yâr
    aman, sakın caymasın, öldürürse öldürsün!

    hafız'a son gününde vuslat muştusu versen
    belki ölürken bile onu mutlu görürsün!
  • (bkz: sadi i sirazi)
  • yahya kemal, rindlerin olumu isimli siirinde hafızı su sekilde anar:

    hâfız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış;
    yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.
    gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
    eski sirâz'i hayal ettiren ahengiyle.

    ölüm âsûde bahâr ülkesidir her rinde;
    gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
    ve serin serviler altında kalan kabrinde
    her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.

    not: siiri ezberimden yazdigim icin olasi noktalama hatasi vb icin ozur.
    pps: (bkz: olum asude bir bahar ulkesidir bir rinde)
  • "bütün bahçeler sende toplanmis gül müsün nesin?" diyerek beni benden almis sair.*
  • iranlıların şiirleri için farsça kuran yakıştırması yaptıkları söylenir. ayrıca bazen toplanıp onun kitabının herhangi bir sayfasını açıp, rastgeldikleri dizelerden geleceklerini yorumlamaya çalışırlarmış.
  • ''çalgıcı, hem süsle gazellerle günü;
    hiç sorma nedir; bilme ne olmuş olacak!
    hâfez ki bu evrenden elin çekmededir,
    gel bir kadeh iç, sonra veda et, ne olacak?''
  • asıl adı şemseddin muhammed'dir.şemseddin, öğrenciliği devam ettiği sıralarda şiir yazmaya ve öğrenciliği döneminden itibaren şiirleriyle ün kazanmaya başlamıştırı. şairin yaşadığı bölge incû hanedanına mensup olan ebu ishak'ın yönetimi altında bulunmakta idi. gerek sultan gerekse veziri olan hacı kıvamüddin şemseddin'e yakın ilgi göstermekte idiler. bundan dolayı şair, söz konusu yöneticilerin yanında sözlerini rahatça söyleyebiliyordu. giderek tanınmaya başlaması şiirlerinin de dilden dile ve ülkeden ülkeye yayılmasına vesile oldu. ancak, yönetimin giderek bozulması, idarenin el değiştirmesi ve uygulanan şiddet politikasından ötürü halka büyük sıkıntı verildi. şairin eserleri de yasaklandı. şemseddin birara yezd'e gittiyse de umduğunu bulamayınca şiraz'a geri döndü.

    timur, şiraz'ı ele geçirdikten sonra mevcut vergilerin üstüne yenilerini ekledi. şemseddin de bu yeni vergilerden hissedar oldu. kendi payına düşen vergiyi ödeyemeyeceğini bildirmek maksadıyla timur'un huzuruna çıktı. durumunu arzedince, timur kendisine; "eger an türk-i şirazî bedest âred dil-i mârâ / behâl-i hinduyeş bahşem semerkand ü buhararâ." [eğer o şirazlı türk gönlümüzü tutsak ederse yanağındaki siyah ben için semerkand ve buhara'yı bahşederim] beytini hatırlatarak, "sevgilisinin yüzündeki bir ben için semerkand ve buhara'yı veren insan nasıl yoksul olur?" diye sordu. bu hitap karşısında şair; "bu kadar cömert olduğumuz için bu hale düştük" şeklinde mukabelede bulundu. verilen cevaptan hoşlanan timur, kendisini vergiden muaf tuttu.

    (tahsin yazıcı; "hâfız-ı şîrâzî", tdvia. 15. c., s. 104)
hesabın var mı? giriş yap