• anlatılan insanın idealleştirildiği, idolleştirildiği biyografi türü
  • (bkz: idealize)
  • hacıyografya.
    hacı (aziz) yazını..
  • hagi'nin gollerini ve frikiklerini inceleyen bilim dalı.
  • (bkz: menakıbname)
  • engin ardıç'ın bugünkü köşe yazısında öğrendiğim kelime. anlamı tarihi şahsiyeti realiteden koparak yüceleştirmek gibi bir şey. yılmaz özdil'in atatürk hakkında yazdığı kitabını bu kategoriye sokuyor.
  • yunanca hagios (aya/aziz-azize) ile grafein (yazmak) sözcüklerinden oluşmadır hagiografi.
  • tüm ortaçağ bizans'ında nitelikli eserler dinsel konulardaydı. bunun dışında yazılanlar çok da eser niteliği taşımıyordu. bu eserler arasında da en çok yazılan konulardan biri azizlerin yaşamına dairdi. hagiografi de işte bu azizlerin yaşamına dair yazılan eserlerdi

    kuralları da belliydi. bu bakımdan tekdüze ve sıkıcı olmaktan öteye gidememesine karşın, kapalı bizans yaşamında önem görüyordu.

    buna göre; ilk bölümde kısa bir girişle, aziz bilmem kim'in meziyetlerini kutlulamaktaki yetersizliğini kabul ediyor, bunu yazarken de kendi eksikliğini ifade ediyor fakat aklının yetersizliğine karşın başrahibinin isteğine itaatsizlik edemiyordu. bu sebeple yazma cüretini gösterebiliyordu.

    daha sonra azizin doğum yerine geliyordu konu. aslolan azizin her zaman gerçekte kudüslüydü ama yine de aziz sayesinde ünlü olan x kentinde doğmuştu. azizlerin aile mutlaka soyluydu. doğumu kesinlikle anneye veya babaya bildirilmişti. rüyalarda, anlatılarla aileye azizin doğumu işaret edilmişti.

    okul zamanı herkesten farklıydı, diğerleriyle arkadaşlık kurmuyordu. ışığını o zamanlardan belli ediyordu. zaten doğaüstü yeteneği vardı, bu sebeple eğitimi de elinin tersiyle itmişti.

    büyüdüğünde, herkesin yaşamını ve tüm zenginliği elinin tersiyle itti ve manastıra, allaha yakarmaya kapandı.

    kendisine manastırda verilen tüm görevleri alçakgönüllülükle yerine getirdi, yorgunluğunu hiç dile getirmedi, şikayete etmedi. perhiz ve ibadetlerini büyük bi coşkuyla yerine getirdi. gerekli ruhani erişkinliğe erdiğinde inzavaya çekildi, tek başına bizdeki çilehane benzeri bi hücreye / çöle kapandı.

    hayatının geri kalan dönemlerinde şeytana asla uymadı, allahın yolundan ayrılmadı, keramet gösterdi, kehanetleri bildi.

    ölümünü hep önceden gördü aziz bilmem kim. öldüğünde; yine alçakgönüllü şekilde aslında heketmiyordur ama yine de günahlarının bedeli ödedikten sonra huzura ereceği, isaya kavuşma dileğiyle mutluydu.

    ölümünden sonra da kerametleri hep tescillenmişti.

    bu tip yazın acaba size de başka şeyleri hatırlatıyor mu? bizde karşılığı yok mudur hiç?

    inançlar farklı olsa da, insanlık tarihi ne kadar da aynı.
  • 5. yüzyılda yazılmış tekla'nın mucizeleri isimli hagiografik eserde tiyatrocu olabilmek için kocasını terk eden kalliste isimli bir kadından bahsediliyor. insani arzu ve istekler sadece şekil değiştiriyor galiba, her insanın aynı olduğu sade bir öz var gibi geliyor bana bazen.
  • yazarın, hayat hikâyesini kaleme aldığı kişiyi aşırı sevmesi veya nefret etmesi nedeniyle duygularının yoğun tesiri altında yazdığı biyografi türüne verilen isim. ciddi bir biyografi yazarı, yüceltmek için gizlemekten veya küçültmek için abartmaktan özenle kaçınmalıdır.

    tarihi şahsiyetlerin, kahramanların veya edebiyatımızda derin izler bırakmış yazarların hayat hikayelerini konu alan eserler içerisinde hagiografi türünün sayısız örneği vardır. oysa kolektif belleğimizde iz bırakmış kişileri efsaneleştirmek veya nefret objesi olarak algılamak yerine, insan olmalarından kaynaklanan doğruları ve yanlışlarıyla birlikte kavramak daha doğrudur. geçmişi bir inanç alanı haline getirip benimsemek yerine hatasıyla sevabıyla kavramak bugünümüze daha nitelikli katkılar sunar.
hesabın var mı? giriş yap