• şüphe çekmeden topluca sıvışmanın, ortadan kaybolmanın en neşeli ve en türk filmi kılıklı yolu.
    şüphe çekme,halay çek.
    (bkz: teey tey)
  • insanların neşe içinde eğlendiği,keyif aldıkları sosyal bir olgudur.öte yandan kimi insanlar için kabusa dönüşür:"millet halaya kalktı ben de kalksam mı?otur olm rezil etme kendini.ama sonra laf ediyorlar ayıp oluyor diye...hımm kalkmalıyım evet,iyi de kimin eline girsem halamın oğlu olabilir mesela,yok yok o baş tarafa çok yakın,bakalım şu hayır hayır gıcık olurum ona,tamam kuzenin oğlu işte konumu gayet iyi ama dur sol tarafındaki kim yav tanımam etmem onun eline girmek olmaz hah neyse sağ tarafındaki amcazade oldu bu iş hadi oğlum davran,bekle bekle dönsün bi yakınlaşınca gidersin,evet evet kalk ayağa yaklaş yaklaş hadi bir ikiiii üççç...oldu galiba hehe halaydayım evet bir iki üç topuk geri bir iki üç topuk ileri,oluyor galiba evet evet,karşıdaki kuzen farketti galiba gülümsedi bana,yanlış bişi yaptım diye gülmüş olmasın?yok yok gayet iyi evet ah bu sefer erken hareket ettim kahretsin,tamam sakin sakin...şu halaybaşına bak ya nasıl bir sosyal cesarettir şu figürlere bak nasılda keyifli aha ortaya çıktı bak bak nasıl da mendil sallıyor helal olsun adama bak yere attı mendili aa anladım ikinci adama gelip alacak mendili o devam ediyor oynamaya vay bee....şu işe bak binlerce yıl evvel icra edilen oyunlar şimdi de oynanıyor neydi bu oynadığımız hasat olayını mı anlatıyordu evet galiba oydu yoksa şu kavgayı anlatan mıydı?acaba bu hareketler yozlaştırıyor mu bu olayı,hayır binlerce yıl evvel de aynen böyle miydi yoksa alakası mı yoktu?belki bu yaptıklarımız o zamanki dini törenlerde yapılan gösterilerdi kendine gel olm yine uçtun bak insanlar nasıl da eğleniyor...evet evet kesinlikle ben estetikten yoksunum kahretsin evet şu hale bak kazmanın önde gideniyim,off nasıl da kasıldım,karşıdaki adam bana mı bakıyor?yok canım sen de,aha biri daha baktı,saçmalama,bak çalan parçaya amca girmiş bağlama solosuyla geçiş yapıyor,bu sefer çok hızlı bi geçiş yaptı helal olsun,bi dakka davul ritmi değişti sanırım halay değişiyor evet değişti...birisi yine bana baktı,hayır bakmadı niye baksın,niye bakmasın etrafında senden daha kazması yok ki...just when you think you're free...ne oluyor yaa bu da ne...the eyes are what you see...ama bu ses,kendine gel olm ne alakası var...why are they watching me...kahretsin nerden çıktı bu ses ama benden başkası da duymuyor off olamaz...why do they do the things they do...sana kalkmayalım halaya demiştim bak işte geldiler yine off....why are they watching me...yeterrr çıktım ben halaydan yoksa delirecem....
  • unlu halayologlar tarafindan irdelenmisi icin:

    (bkz: halay bilinci ve hayatin gercekleri)
  • her an her yerde yapılabileceğini yaşayarak öğrendiğim dansımsı aktivite. misal, senenin birinde, bir araba dolusu insanın sabahın 7sinde abant gölü kenarında arabadan dökülüp, halay çekip, arabaya geri bindiği ve mekanı terkettiği bizzat görülmüştür. kimdirler, nedirler, bilemiyorum.
  • hesaptan kurtulmanın da bir yoludur ki ankara-sakarya'daki barlarda yapıldığı yolunda efsaneler dolaşır. içiyosun içiyosun halay çekmeye başlıyosun ve çeke çeke dışarı çıkıyosun. halay başı burma burma yar yar aman... hüzünlendim şimdi... ne biçim insanlarız biz ulan!
  • halay cekmek ister inanın ister inanmayın daireselliğinden ötürü orada bir enerji vorteksi yaratır.ve zamanı geldiğinde o halayların cekildiği yerler boyutlararası kapılar olarak kullanılacaktır.
  • düğünlerin klasikleşmiş unsuru, olmazsa olmazı..
  • eğer mekan küçükse bir süre sonra "napıyorum ben,bu ne manasız bi şey,deli gibi bi sağa bi sola" şeklinde bir düşünce yaratır insanda.ama herşeye rağmen keyifli bir eylemdir de.sonra böyle videolarda falan görünce halay çekenleri,insan ne saçma bişey yaptığının farkına varır.boş boş dön dur...
  • yer hacettepe üniversitesi, 2010 yılı diş hekimlerinin mezuniyet törenindeyiz. olabildiğince elit ve çağdaş bir ortam oluşturulmuş. her şey avrupai bir şekilde dizayn edilmiş, başından sonuna tüm tören batı tandansı ile süslenmiş. hatta fakülte birincisinin konuşması çeviri olabilecek nitelikte, eleştirel ve onlarcasını oxford minvallerinden dinlediklerimiz gibi. profesörler tek tek kalkıyor, çağdaş genç mezunlara en tumturaklı konuşmalarını yapıyor. şöyle bir alıcı gözü ile süzünce kağıda bakmadan konuşma yapabilecek bir tane prof yok mu diye iç geçirmemek elde değil.
    geneli genç güzel ve alımlı kızlardan oluşan mezunların arasında gariban erkekleri serpiştirmişler sanki. aşağı ön sırada oturanlar için dişleri gıcırdatacak kadar güzel manzaralar mevcut.
    derken törenin en can sıkıcı kısımları bitmiş, konuşmalar tamamlanmış ve temsili diplomalar teslim edilmişti. sonra sahneye neden olduğu bilinmeyen 4 kişi çıkmış, garip gurup bir dans sergilemişlerdi. dansın ismini tam bilemiyorum, belki tango, belki bir başka çağdaş stilde batı tarzı bir oyundu. göz dolduracak kadar güzeldi açıkçası. öğrenciler de törenin orta yerinde dans ettirilen bu dörtlüye bir anlam verememişlerdi. çünkü dansı yapanlar ne öğrenci idiler, ne de bir mesaj veriyorlardı. öylesine para ile tutulmuş dansçılar, oynadı zıpladı gittiler.
    artık can alıcı kısma gelinmişti, çünkü kızlar keplerindeki tokaları bir bir saçlarından ayıklıyorlardı. anladık ki fırlatacaklar. heyecanla bekledik, kepler atıldı, çok hoş bir ortam oldu.
    o anda müzik devreye girdi, hepimizi tanıdığı apaçi müziği. (bkz: outro lex) ortam süper, ışıklar bir yanıp bir sönüyor, bir kısım öğrenciler olabildiğince disko tarzı el kol hareketleri yapıyor, podyumda yer yerinden oynuyor.
    ama o da ne, aniden gruplaşmaya başlamalar görüldü, insanlar farkında olmadan el ele tutuşmaya başlıyorlar, o müzikle -nasıl oluyor ise oluyor- resmen millet halay çekmeye başlıyordı.
    herkes şaşkınlık içinde, kendileri bile farkında değil halay çektiklerinin. birkaç saniyelik afallama dolu anlardan sonra birbirlerine bakıştıklarını ve suç işlemiş çocuk gibi aniden ellerini ayırdıklarını görmemek elde değildi. reji duruma el koyuyor ve başka bir müziğe geçiyor.

    ne yaparsalar yapsınlar, içimizdeki halay tutkusunu alamazlar. her ortamda, her yerde halay çekeriz biz. genlerde gizli bir halay coşkusu var. istem dışı kasları harekete geçiriyor.

    yani demem o ki, durdurulamaz bir arzudur halay çekmek...her ortamda, her müzikte.
  • kesinlikle içtikten sonra yapılmaması gereken şey. özellikle bira votka ve şarabı karışık ictiyseniz. böyle bir denyolugu yaptım ve cokta pis oldu.

    şirkette 14 şubat'ta düzenlenen saplar gecesinde bir düzine kız ve bir damper dolusu amele ile geceye başladık. kızlara ne kadar sert ve iyi içici oldugumuzu göstermek icin ne bulsak ictik,kızlarda boş durmadı tabii.

    2 saat sonra kızlarla kasap havası moduna girdik, iyi guzel. eve dönme yolunda mide ozsutunde meydana gelen yükselme mecidiyeköy otobüs duraklarında kusmaya dondü.neyse kustum bitti derken, otobüse bindim, hemde en arka ters koltuğa.otobus o saat epey doluydu(23.00 civarları)

    otobüsün sallanmasi ve ters gitmenin verdigi his ile midem tekrar ve bu sefer çok daha şiddetli sekilde sarsıldı.ne bok yicem derken ağız dolusu kusmuk boğazıma geldi. neredeyse arka kapıda tam karşımda duran herifin suratına puskurtuyordum. ağızıma geldi ve artık nasılsa kendi kusmugumu yuttum.

    boğazımın bu kadar yandığını hic hatırlamıyorum ama rezil olup dayak yemekten iyidir. bi daha da içkiyi karıştırıp halay çekmemek uzere yemin ettim.

    not: gercekten yaşanmıştır
hesabın var mı? giriş yap