• tekirdağ
    8. mekanize piyade tugayı
    2. mekanize taburu
    karargâh bölümünde
    görev yaparken reddini açıklayan kişi.

    (bkz: vicdanî ret)
  • basına ve kamuoyuna;
    25.10.2005 tarihinde aihm’e ön başvuru ve ihtiyati tedbir amaçlı başvurumu yapmış bulunuyorum.
    aihs’nin inanç, vicdan ve ifade özgürlüğünü düzenleyen 9’uncu maddesi, düşünce özgürlüğünü düzenleyen 10’uncu maddesi ve adil yargılanma hakkını düzenleyen 6’ıncı maddesinin ihlali ile kötü muamele ve savunma hakkımın engellendiği iddiaları ile aihm’e ön başvuru yaptım.

    yargılandığım çorlu/tekirdağ askeri mahkemesi ocak 2005 tarihinde vicdani retçi olduğum için bana 3 ay 15 gün ceza verdi. hem bu ceza nedeni ile hem de asker firarisi olduğum gerekçesi ile aranıyorum. askeri mahkemenin kararı ve firari olarak aranmam uluslararası hukuka aykırı bir durumdur.

    vicdani retçileri cezaevi, mahkeme, kaçak hayatı kısır döngüsüne alma politikası söz konusu... bu insanlık dışı, anti-hukuki, antidemokratik bir tutumdur. benim içine sürüklendiğim ömür boyu hapis; kaçak hayatı özünde militer yapının gaddar ve insanlık dışı olduğunun kanıtıdır.

    militer yapı yüzünü böyle göstermektedir. bu durumun sona ermesi için aihm’e ihtiyati tedbir başvurusu yaptım.

    bu anti özgürlükçü, anti hukuki ve anti demokratik durumun sona ermesi için aihm’e yaptığım başvurunun adilane bir kararla sonuçlanacağı inancındayım.

    saygılarımla..

    halil savda
    vicdani retçi
  • bugün çorlu'da yapılan mahkemede tutuklanmış vicdanî retçi.

    yargıtay daha önce tutuklama kararını bozmuştu, ancak mahkeme bir defa daha tutuklu yargılama kararı verdi. insan hakları derneği yarın (8 aralık cuma) saat 13.00'te galatasaray postanesi önünde konuyla ilgili bir basın açıklaması yapacak. "halil savda ile dayanışmamızı bir kez daha açıklayarak tutuklama kararını protesto edeceğimiz etkinliğimize, anti militarist, vicdani red hakkını savunan, duyarlı tüm kesimleri davet ediyoruz" diyorlar.
  • aciklanmayan bir sebepten dolayi 2 gun hucre hapsi cezasina carptirilmistir. kendisiyle gorusmeye giden avukata gorusme izni de verilmemistir.
  • 5. kolordu asker mahkemesi başkanliği'na

    çorlu - tekirdağ

    ben vicdani redçiyim. vicdani reddimi 2004 yılında askeri kışlada açıklamıştım. yine vicdani red tavrım nedeniyle yargılandığım mahkemede vicdani ret tutumumu ayrıntıları ile açıklamış ve hiç bir militarist kurumda yer almayacağımı söylemiştim. ayrıca defalarca basının karşısına geçerek vicdani reddimi kamuoyu ile paylaştım. vicdani red tutumumu açıkça sürdürdüm. hiçbir zaman kaçmadım ve gizlenmedim.

    askeri savcının hakkımdaki firar iddiası doğru değildir. firar suçlamasını kabul etmiyorum. firar etmedim, kaçmadım. kaçmadığımın en açık ve bariz kanıtı vicdani red yargılamama gelmemdir. 7 aralık 2006 tarihli vicdani red duruşmasınıa gelmemiş olsaydım şimdi tutuklu olmazdım. kaçmış olsaydım duruşmaya katılmazdım. ben sivilim, asker değilim. asker olmayı kabul etmedim, etmiyorum. bu gerçekliğe rağmen hala bana asker muamalesi yapılmaktadır. bu uluslararası sözleşmelere, evrensel hukuka ve özgür iradeye bir saldırırdır. israrla "sen askersin" dayatması bir zulumdür.

    bütün bu gerçekler ortadayken, askeri savcının firar suçlaması, mahkemenizce yargılanmam türk demokrasisi'nin ve yargısının bir utancıdır.

    vicdani red, açıkki militer yapılarda görev yapmama ile ilgilidir. ordu militer bir organizasyondur. ordu'da görev yapmıyorum. askeri birliğe ellerim kelepçelenerek zorla götürüldüğümde askerlik yapmayı reddetim. bu tutumum nedeni ile yargılanıyorum. 28.12.2004 tarihli duruşmada serbest kaldığımda, askeri birliğe gitmemem vicdani ret tutumumla ilgilidir. bundan ayrı değildir. vicdani ret tutumu süreklidir. sürekliliği açık olan bir tutumun farklı gerekçelerle yeniden yargılama konusu yapılması, yargılamanın ve hukukun tekliği ilkesini aykırıdır.

    bugün mahkemeniz tarafından serbest bırakılsam bile askeri birliğe tekrar gitmeyeceğim. çünkü birliğe gitmek demek ölmeyi, öldürmeyi ve otoritenin nesnesi olmayı kabul etmem olacaktır.

    çünkü askeri birliğe gitsem, erkek egemen sistemin bir parçası olmuş olacağım, türkiye'de sürmekte olan çatışmaların, akan kanın ortağı olmayı kabul etmek demektir. ben ne sürmekte olan çatışmaların ortağı olmayı kabul ederim, ne de otoritenin bir nesnesi olmayı! savaş karşıtı ve özgürlükçü görüşlerim her türlü silahı, otoriteyi, öldürme ve tahakkümü reddediyor.

    bu davanın vicdani red hakkının kabulüne ve yargıda keyfiliğin son bulmasına vesile olmasını diliyorum.

    22.12.2006
    halil savda

    5. kolordu asker mahkemesi başkanliği'na

    çorlu - tekirdağ

    savunmamda askeri yargıtay 3. dairesinin "askerlikten tamamen sıyırmak maksadıyla emre itaatsizlikte ısrar" suçlaması ve vicdani ret tutumum üzerine, özetle bir kaç söz etmeyi önemli buluyorum.

    türkiye, bütün çağdaş demokrasilerin artık bir angarya olarak gördükleri ve gittikçe çürüyen zorunlu askerlik uygulamasına son vermek istemiyor. bu nedenle temel bir insan hakkı olan vicdani reddi, ve vicdani red tutumunu cezalandırıyor. çünkü vicdani reddin kabul edilmesi durumunda, militarist yapıda büyük bir gedik açılacağını biliyorlar. vicdani ret hakkının kabulu, tahakküme ve itaate dayalı işleyen sistemin zayıflaması demektir. bu nedenle türkiye cumhuriyeti devleti, antidemokratik, otoriter yasaları ile yüzleşmiyor, bundan kaçınıyor. gerçek anlamda barış, özgürlük ve demokrasi. militarist kültür ve yapıların aşılması ile olanaklıdır. bu ise toplumun militarist kültür ve kurumlarla yüzleşmesi demektir. militer kültür ve kurumlarla yüzleşilmedikçe barışçıl ve özgürlükçü birey-toplum gelişmeyecektir.

    askeri yargıtay 3. dairesi "askerlikten tamamen sıyrılmak maksadıyla emre itaatsizlikte ısrar" (askeri ceza kanunu 88. maddesi) ile cezalandırılmamı istemektedir. ilgili madde için, şöyle de denilebilir: işe hile karıştırıp askerlikten kurtulmak. vicdani red tutumunun böyle olduğunu iddia etmek, büyük bir yalandır. böyle bir şey yok. vicdani red tutumum, tamamen anti-otoriter, antimilitarist ve savaş karşıtı görüşlerimin bir dışavurumudur. vicdani red, türkiye'ninde imza attığı uluslararası temel bütün sözleşmelerde, bir insan hakkı olarak geçmektedir. türkiye'nin de altına imza attığı bu sözleşmelerin tarafıma uygulanmasını istemem. ve bunu uygun davranmam en doğal hakkımdır. bu özgür iradenin bir tecellisi olup, barış ve demokrasiye olan, inancımın bir gereğidir. işe hile karıştırmak isteyen, türk silahlı kuvvetleri ve askeri yargıtay 3. dairesidir. vicdani reddin "emre itaatsizlikte ısrar" veya "askerlikten tamamen sıyrılmak maksadıyla emre itaatsizlikte ısrar" suçlamasına konu olması, devletin bir hilesidir. bir sivil olan vicdani redçi olarak yargılanmakta ve asker muamelesi görmektedir. bu bir hiledir. oynanan bir tiyatrodur. bu tiyatroda senaryo, askeri ceza kanunudur. senarist ise, askeri yargıtay 3. dairesidir. bu tiyatroda payıma düşen, 5 yıla kadar ağır hapis cezasıdır. ben bu tiyatroda tanık ve sanık pozisyonundayım. bu oyunda mahkemenizin rolü, yönetmenliktir. izleyicilerin payına ise, kötü bir oyun ve korku düşüyor. yönetmenin senaryodaki korkuyu yenecek, yaratıcılıktan uzak olduğu, ve senaristin kurgusuna sadık kalacağı anlaşılıyor. umarım yanılırım.

    emperyalist güçler ve onların yerli maşalarınca, ortadoğu kana bulandı. bu güçlerin irak'ı içine sürüklediği yıkım ortada. iran ve suriye'de de yakın bir gelecekte benzer, bir durumun gelişeceğini. bütün siyaset bilimcileri tarafından ortak bir kanı olarak paylaşılmaktadır. türkiye'de büyük ortadoğu projesi'nde pay sahibi. bu politik hesapların bir parçası. emekten ve barıştan yana olanlar, bu hesaplara tavır alır, almalı. bunların bir parçası olmaz. işte tamda burada, vicdani ret tutumu anlam kazanıyor. yine türkiye'nin içine çekildiği, çatışma ortamı, büyük bir yıkımdır. ekonomik, psikolojik, siyasi ve sosyal sonuçları ağırdır. inkar ve imha siyaseti ile, kürt sorununun çözülmediği ortada, aksine imha ve inkar sorunu daha da ağırlaştırmıştır, ağırlaştırmaktadır. inkar ve imha'ya karşı, isyan da sorunu çözemiyor, daha da kangrenleştiriyor.

    askeri yöntemlerde ısrar isyanı isyan askeri yöntemlerin sürekliliğini sağlıyor. devletin bir an evvel askeri operasyonlara son vererek kürt sorununun özgürlükçü temelde çözümünün önünü açması ve pkk'nin silahlara veda etmesi, kalıcı barış için gereklidir. bu anlamda çatışmalarda ölen askerlerin, gerillaların, faili meçhule gidenlerin, bir şekilde çatışmalarda ölenlerin, yakınlarının, eşlerinin, çocuklarının, kardeşlerinin ve annelerinin acılarını paylaşıyorum. yine köyleri yakılan, göç yollarına düşen, işkence seanslarından geçen ve cezaevlerine atılanların ızdıraplarını, yalnızlıklarını paylaşıyorum. vicdani red tutumum bu paylaşmadan beslendi ve gelişti. birbirimizin acılarını ve ızdıraplarını paylaştığımızda canlı varlık olmanın bilinci gelişecektir. bu ise savaş karşıtlığı bilincidir. kalıcı barış böyle gelişecektir. o bütün zorluklarına rağmen vicdani ret tutumu ile şahsımda barışa gerçeklik kazandırdığım için çok mutluyum.

    son olarak şunu belirtmek istiyorum: benim psikolojik durumum gayet iyi. psikolojik muayeneyi kabul etmiyorum, etmeyeceğim. hiç bir şekilde muayene olmayacağım.

    acı ve mutluluklarımızı paylaşalım ki özgür barış gelişsin.

    ölmeyeceğiz öldürmeyeceğiz
    kimsenin askeri olmayacağiz

    22.11.2006

    halil savda v.r.
  • geçen hafta yapılan duruşmada, bir sonraki duruşmasının 15 ocak 2007'de yapılmasına karar verilmiş vicdani retçi.

    http://www.savaskarsitlari.org/…=8&arsivanaid=36726

    avukatının da belirttiği üzere; kendi mahkemesini, kendi rızasıyla izlemeye giden birisinin kaçacağını düşünerek, tutuklu yargılanmasına karar verilmesi de ayrıca ilginçtir.
  • problemli bir coğrafyada doğup büyümüş, geçmişiyle ve yaşadıklarıyla şiddet ve silah karşıtı bir konuma getirilmiş, herkes oturup beklerken yerinde durmayıp geleceğiyle yüzleşmeyi tercih etmiş iyi bir genç adamdır.
  • tutuklandığı 7 aralık 2006 tarihli duruşmadan önce yazdığı mektup:

    "2004 yılı kasım ayında cezaevinden tahliye olur olmaz ellerim kelepçelenerek askere götürüldüğümde aldığım vicdani ret kararının zorluklarını biliyordum. uzun ve zorlu bir süreç yaşayacağıma dair bir farkındalık vardı. osman murat ülke'nin, mehmet bal'ın yaşadıkları zorlukları ve içine sürüklendikleri "sivil-medeni ölüm"ü çok sınırlı bir bilgiyle de olsa biliyordum.

    vicdani ret kararımın yol açacağı bütün zorlukları bilerek kararımı verdim.

    savaşın ve yıkımın merkezine oturmuş bir coğrafyada büyümüş olmam tavrımı barıştan ve şiddetsizlikten yana koymamı beraberinde getirdi. bir iç savaşın kana buladığı bir coğrafyada büyümüştüm ve bu kanlı tarihten bende nasibimi almıştım. bundan sıyrılma çabası anlamlı olabilirdi.

    nitekim öyle yapmıştım. militer yapı ve zihniyetlerinin reddi önem taşıyordu. vicdani red eylemim yalnızca militarizmin teşhirine yol açtığı için değil; militarizme dair kamusal bir tartışmayı da beraberinde getirmesi bakımından büyük öneme haizdir. türkiye'deki militarist yapının zayıflatılması ve gittikçe aşılması böylesi bir duruşla mümkündür.

    ayrıca benim vicdani red tavrım yalnızca savaşı, şiddeti ret etmek değildir; hiçleşmenin, iradesiz kılınmanın ve nesnelleşmenin de reddidir. aynı şekilde bir barış ve özgürlük savunusudur. bireyin vicdansal gerekliliğinin bir ifadesi olarak vicdani red, türkiye'de yaşanan uzun çatışma ortamının kalıcı barışa evrilmesine dönük çabalara katkı yapması açısından da gerekliydi.

    'kürt sorunu'nda şiddetin çözümleyicilikten uzak oluşu çok bariz iken tsk'de görev almamın mantıki, vicdansal ve ahlaki bir açıklaması olmayacaktı.

    bu tavrım yüksek cesaretimden ileri gelmiyor; ürküntülerin kıyılarında geçirdiğim yılların beni korkak yaptığını belirtmem kendime haksızlık olmayacaktır. evet kavgayı, kanı, silahı kullanmayı, dövmeyi, yüksek sesin tahakkümünü, otoritenin verdiği saygınlığı sevmiyorum.

    ben, dövülmekten, otoriteden, silahtan, acıdan ve zapturapt altına alınmaktan korkuyorum. o yüksek cesaret nutukları oldum olası bana hep anlamsız gelmişti. yine de vicdani sorumluluk bildiği gibi yaşamanın bilincini yaratmıştı. bütün zorluklara rağmen akıl ve vicdanın optimalinde özgürlükçü duruş olanaklı oluyordu. bu cesaret sahibi olmaktan ileri gelmiyordu. korkmanın bilinci denebilir belki.

    ellerim kelepçeli olarak tekirdağ/beşiktepe kışlasına götürüldüğümde askerlik yapmayı dolayısıyla askeri üniformayı giymeyi, askeri emir komutaya uymayı reddettim. bunun üzerine hakkımda tutanak tutuldu. bir sivil olmama rağmen askeri kurallar bana dayatılıyordu ve askeri kanunlar bana uygulanıyordu. bunu reddettim. asker olmadığımı askeri kurallara uymamın mümkün olmadığını belirttim.

    günlerce tekirdağ askeri disiplin cezaevinde tecrit odası denilen kirli soğuk ve tabutluğu andıran bir hücrede tutuldum. oradan emre itaatsizlikte ısrar suçlaması ile sevk edildiğim çorlu askeri savcılığınca tutuklandım. çorlu askeri cezaevine konuldum. hücrede ve askeri cezaevinde geçirdiğim süre yaklaşık 40 gündür. 28 aralık 2004 tarihinde çorlu askeri mahkemesine çıkartıldım.

    askeri mahkemede yaptığım yazılı savunma ile vicdani red tavrımı savundum ve askerlik yapmayacağımı tekrarladım. ilk duruşmada tahliye edildim. çorlu askerlik şubesi askere gitmeyeceğimi bilerek askeri birliğe gitmem için bana 1 gün izin vererek serbest bıraktı. türk devletinin vicdani redçileri hapse atması, zorla askerlik yaptırması uluslararası sözleşmeleri hiçe saymaktır.

    serbest bırakılmamın altında yatan ilk neden, bu nedenle uluslararası kamuoyundan gelen tepkileri törpülemektir. ikinci neden ise türkiye iç kamuoyunda vicdani reddin tartışılmasının önüne geçmektir. çünkü vicdani retçiler içeri alındığında zorunlu askerlik uygulaması ve militer yapı sorgulanmaya ve tartışılmaya başlanıyor.

    bu ise militarist yapıyı zayıflatmaktadır. çünkü ordunun tartışılmaya başlanması egemen otoriter yapıların aşılmasını beraberinde getirmektedir. bu tür tartışmalardan kaçınmak amacı ile vicdani redçiler uzun süreler hapiste tutulamamaktadır. bırakılmamın altında yatan da bu gerçeklikti.

    yapılan ikinci duruşmada askeri ceza kanunu'nun 87. maddesi ile düzenlenen emre itaatsizlikte ısrar suçlaması ile 3 ay 15 gün ağır hapis cezasına çarptırıldım. ikinci duruşmaya tutuklanacağım için gitmedim; askeri birliğe gidip teslim olmadığım için firari olarak aranmam çıkartılmıştı.

    avukatım suna coşkun katılmıştı. avukatım mahkemenin verdiği kararın adil olmadığını, uluslar arası sözleşmelere aykırı olduğunu, sivil olmam nedeni ile askeri mahkemede yargılanmamın hukuki olmadığını belirten dilekçesi ile kararın lehime bozulması için askeri yargıtay'a itiraz etti. davayı 13.06.2006 tarihinde görüşen askeri yargıtay 3. dairesi çorlu askeri ceza mahkemesinin 05.12.2005 tarihli kararını aleyhime oy birliği ile bozdu.

    3. dairenin bozma gerekçeleri şunlardır:

    * daha önceki yargılanmalarıma -iki defa siyasi nedenlerle yargılanmıştım ve toplam on yıl cezaevinde yatmıştım- ilişkin hüküm ve infaz evraklarının dosyaya ithal etmemesi ve vicdani red tavrımın gerçekleştiği tarihte psikolojik muayenemin yapılmamış olmasını ilk bozma gerekçesi olarak sunmaktadır. öyle sanıyorum askeri yargıtay işi psikolojik unsurlara bağlayarak çürük raporu verme noktasına getirmek istiyor. bunu kabul etmem tamamen akıl dışı bir uygulamaya beni ortak kılacaktır. adeta 'askerlik yapmayan, yapmak istemeyenler hastadır' denilmek isteniyor. bir hastalık durumundan bahsedilecekse eğer ölmek ve öldürmek üzerine inşa edilen askeri kişilik olmalı. onu red etme tavrı değildir.

    * hizmetten tamamen sıyrılmak maksadı ile emre itaatsizlikte ısrar ettiğime dair suçun manevi unsurunun oluştuğuna müteakil askeri ceza kanununun 88. maddesinden yargılanmam gerektiği belirtilmektedir. bu daha ağır bir ceza alacağım anlamına gelmektedir.

    tekirdağ/çorlu askeri mahkemesinde yeniden yargılanacağım. duruşma 7 aralık 2006 sabah saat dokuzda yapılacak."

    kaynak: halil savda, "vicdani ret", bianet, 13 ocak 2007
    http://www.bianet.org/2007/01/12/90142.htm
  • pazartesi günü çorlu’da yine mahkemeye çıkarılacak olan ve halen askeri
    cezaevinde tutuklu bulunan vicdani retçi halil savda ile dayanışma
    amacıyla, bugün (13.01.2007) ankara’da bir eylem gerçekleştirildi. ankara
    anarşi inisiyatifi’nin çağrısıyla, saat 12:00’de kızılay ptt önünde
    buluşan grup, önce, postaneden halil savda’ya kartlar gönderdi. sayıları
    20’yi bulan eylemciler, ardından yüksel caddesi’ne kadar yürüyerek, insan
    hakları anıtı’nın önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdiler. “reddet,
    diren, hayır de askere gitme”, “halil savda’ya özgürlük”, “içerde dışarda
    hücreleri parçala” gibi sloganların atıldığı eylemde, “özgürlük
    itaatsizlikle başlar” yazılı bir pankart ve çeşitli dövizler taşındı.
    (görüntüleri yakında http://www.karahaber.org/ dan izleyebilirsiniz.)

    basının ilgisi beklenenin birazcık üzerindeydi, ama çoğu zaman olduğu gibi
    yansımalarının sınırlı kalacağını tahmin etmek zor değil. eylem öncesinde
    “önlem alan” polis, kızılay ptt ve gima önünde birkaç sıra robokop
    konuşlandırmıştı. aynı saatlerde yüksel caddesi de tecrit karşıtı eylem
    nedeniyle polislerle doluydu. basın açıklaması sonrasında, açıklamayı
    yapan arkadaşımızın kimlik bilgileri “not edildi”. avukat bir dostumuzun
    sözcükleriyle, polis çoğu zaman yaptığı gibi “ayar çekti”.

    ----------------

    basın açıklaması

    insanlık evrensel savaş makinesinin çarkları arasına sıkışmış çiğneniyor.
    ilk insandan beri gelişme adına yapıldığı iddia edilen her şey bu
    makinenin daha büyük, daha güçlü ve daha karmaşık olmasından başka bir
    işe yaramadı. günümüz ekonomisi üretim ve tüketim çılgınlığı içine
    girmiştir ve makinenin sürekli olarak üretip yok etmesini sağlar.
    insanlar çalışma adı altında makinenin çarkları haline getirilmişlerdir.
    ve onları bir arda tutup makineyi çalışır halde tutan vidalar ise
    devletlerdir. bu makinenin içinde yer olmayan şey ise insanlık, eşitlik,
    doğa, ve özgürlüktür.

    evrensel savaş makinesinin çalışma kuralları ise; militarizm
    cinsiyetçilik, homofobi, transfobi, tek tipçilik, otoriterlik,
    eşitsizlik, kapitalizm, faşizm, yurtseverlik ve milliyetçiliktir.
    insanları bu kurallarla kontrol etmesi sayesinde evrensel savaş aygıtı
    insanlığı sonsuz bir yıkım içine sokmaya çalışır.

    vicdani ret bu kuralları bozmaya çalışan, bu makinin çalışmasını kabul
    etmeyen ve bu çarklardan biri olmak istemeyen; insanlığı barışı ve anti
    otoriterliği savunan insanların elindeki önemli bir araçtır. çünkü
    vicdani retçi makineye karşı çıkarken onun yerine bir barış özgürlük ve
    insanlık arayışında olan yeni bir sistem üretmektedir.

    vicdani retçi halil savda’da işte bu makineye boyun eğmeyen ve savaş
    değil insanlık üreten bir toplumda yaşamak istediğinden askere gitmeyi
    reddetmiştir.ve bu nedenle evrensel savaş makinenin çarkları olduklarını
    bile bilmeyen insanlar tarafından çorlu askeri mahkemesi tarafından
    tutuklanmıştır.

    savaşa karşı çıkıp insanlığı savunmak her insanın görevidir. ve görevini
    yapan bir insanın tutuklanması ve yargılanması ancak türkiye
    cumhuriyetinin bu makineleşmiş hukuk anlayışı içinde yeri olan bir kural
    olabilir.

    biz bu savaş makinesinin durdurulabileceğini onun ebedi olmadığını ve
    insan yapımı olduğunu biliyoruz. hatta onun çalışmaya devam etmek için
    yaptığı çırpınmaları da görebiliyoruz.

    işte bu nedenlerle vicdani retçi halil savda’yı destekliyoruz ve onun
    tutukluluk halinin hemen bitirilmesini talep ediyoruz. tüm insanları da
    evrensel savaş makinesinin kurallarını bozmaya ve vidalarını tek tek
    sökmeye çağırıyoruz..

    ankara anarşi inisiyatifi

    http://www.ainfos.ca/tr/ainfos02941.html
  • bugünkü* duruşmasının ardından, bir sonraki duruşması 25 ocak 2007 tarihine ertelenmiş olan vicdani retçi.
    ayrıca www.savaskarsitlari.org adresinden tüm süreci takip etmek mümkündür.
hesabın var mı? giriş yap