*

  • kopek
  • her ne kadar bekir yıldız bu romanında "erkek ezilendir" gibi bir yaklaşım izlemiş ise de, kitap okunurken cinsiyetler bir yana bırakılırsa (yani kahramanlara salt erkek, salt kadın diye yaklaşmak yerine biraraya gelmiş iki insan olarak bakmak) halkalı köle tabirinin her iki cinsiyet içinde geçerli olduğu (ve hatta toplumumuzda kadınların çok daha fazla ezildiği) görülecektir...
  • zamane kızların evliliğe bakışı. bu tabiri sarfetmelerine rağmen aynı muameleyi erkeğe yapmaktan da kaçınmıyorlar nedense.
  • yazar bir erkeğin, yıllarca evli kaldığı, çalışmasına izin vermediği, çocuklarını doğuran bir kadınla onca yıllık bir evlilikten sonra andropoza kapılıp daha genç bir kadınla birlikte olmaya başlaması ve boşanma istemesini... evli olduğu kadınınsa işsiz, parasız, çocuklarla ortalıkta kalmama mücadelesini, aklının erdiği kadarıyla boşanmama ısrarında bulduğu bir çıkmaz durumda....

    ....eli kalem tutan erkeğin boşanmamakta direnen kadınla evlendiği gün birbirlerine taktıkları yüzüğü kastederek yazdığı ve de eski karısından roman yoluyla intikam almaya kalktığı romandır.

    erkekegemen topluma yaraşan bir romandır.

    zamanında dönemin kadınları tarafından şiddetle eleştirilmiştir.
  • modern çağin sorunsali
  • 1986 yılında sinemaya da uyarlanmış bekir yıldız romanı. ankara'da, artık kapanmış (ve neyse ki başka şeye değil de devlet tiyatroları'nın akün sahnesi'ne dönüşmüş) olan akün sinemasında izlemiştim. izlerken filmdeki yazarın tavrına ikna olmadığımı, dünyaya insan (çocuk) getirmiş insanların hayatı sadece kendileri için yaşayamayacağı, 40-50 yaşından sonra aşk böcüğü olma hevesine kapılanların hiç de öyle sempatik filan olmadığı sonucuna vardığımı hatırlıyorum.
  • birey olma, kişilik kazanma, bağımsızlık arayışı, özgürlük ve sorumluluk dengesi gibi açmazlı konular ekseninde dönen, işbu konuları evlilik ve kadın erkek ilişkileri etrafından dokuyan 1986 yapımı ümit efekan filmi. çok sevdiğim tarık akan'ın 80 sonrası görece kenarda kalmış filmlerini takip ederken karşıma çıktı. vatandaşın biri sağ olsun youtube'a yüklemiş.

    filmde evlilik kurumuna yabancılaşmış yazar rolündeki tarık akan, aynı zamanda bekir yıldız'ın kendisidir ( filmin de onun eserinden uyarlanmış olduğunu belirtelim). doğu ve batı kültürü arasında bölünmüş tipik türk aydınını temsil etmektedir. türk aydınının fikri düzlemdeki koordinat ya da aidiyet arayışı, kişisel düzlemdeki çetrefilli mutluluk arayışı ile atbaşı seyreder; filmin asıl esprisi de burada yatar vesselam. her şey eğretidir.

    şöyle de bir replik içeren film: evlilikler de imparatorluklar gibidir; doğar, yaşar ve ölür. şu farkla. imparatorlukları yıkan dış kuvvetlerken, evlilikleri yıkan iç didişmelerdir.
  • bekir yıldız'a ait romandır.

    bir türk entelektüeli düşünün ki devrimci bakış açısı ile toplumun dönüşeceğini, iyiye doğru evrileceğini, faşizmden uzaklaşacağını, kadının da üretime katılması gerektiğini, dini inancın yerini alacak başka düşünce sistemlerini düşlüyor. anasını, karısını, çocuklarını hiç kimseye muhtaç etmeden yaşatmak için üretime katılarak canla başla çalışıyor. gerektiğinde anavatanından ayrılmak zorunda kalarak almanya'lara giderek üretime orada da devam ediyor para kazanabilmek, insan gibi yaşam şartlarını ailesine sunabilmek adına.

    bir türk entelektüeli düşünün ki doğu kültürü ile yetiştirilmiş, anasının secdeden kalkmayan başına hayran, çocuklarına bakılması için annesi olmazsa karısı haricinde kimseyi kabullenmeyen, doğum kontrol yöntemlerine yabancı, parasıyla ailesi üzerinde güç dengesini kendisinden yana büken, sorumluluk kadar ataerkillik de taşıyan, karısını defalarca aldatan ama en sonunda birisine gerçekten aşık olup bunun ailesi tarafından kabullenilmesi gerektiğini savunan, karısını kötüleyen ve tüm evlilik içi anlaşmazlıkları ona yükleyen bir adam.

    bu iki adam da aynı kişi! düşünce adamlığı yönünden çıkarımlarına hayran kalınan bu adam, yaşam tarzı yönünden özellikle kadınların kabullenemeyeceği bir yaşam tarzının güzellemesini yapmakta.

    modern çağın sorunlarından olan sorunlu evliliklerin olumsuz taraflarını, evliliklerin en başında nasıl yanlış yargılarla yapıldığını, anadolu'da başta olmak üzere insanların şiddetten ve sevgisizlikten kaçarak, daha özgür olmak adına nasıl birer " halkalı köle"ye dönüştüklerini çok iyi anlatmakta.

    yabancılaşmanın olduğu yerde hiçbir bağ kalmaz!
  • bekir yıldız külliyatının sanırım kitaplığımda olmayan ve okumadığım tek kitabıydı. yakın zamanda edindim. henüz baştan birkaç sayfa okudum ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki bekir yıldız gerçekten türk edebiyatının en kıymeti bilinmemiş yazarlarından biri, belki de birincisi.

    edit: kitabı bitirdim. aşırı mizojinist bir tonu var. üşenmemiş, aldattığı, ayrıldığı ama boşanamadığı eşinden intikam almak için roman kisvesinde hıncını kusmuş. yazarlığıyla ilgili görüşüm değişmemekle beraber bunu da not etme ihtiyacı duydum.
  • söz yüzüğümüzle armağan olarak gelmişti. okurken reddederek okumuştum. biz köle olamazdık. öyle ya, en büyük aşk bizim aşkımız değil miydi? en ideal evlilik bizimkisi olacaktı. gıpta edilecekti.

    kölelikten kurtuluşu kutlarcasına sattım bugün alyanslarımızı. iki buçuk yıldır dokunmamıştım. anı olsun, kalsın demiştim. öyle istemiştim.

    bugün kalbimle yarattığım düşsel alyanslardan da kurtuluş günüm. gönlüm pırıl pırıl, tertemiz. özgürüm.

    (bkz: evlilik/@vinteuil)
hesabın var mı? giriş yap