• nice gizemler gibi, eski evlerin sehir yiginlarinin icinde kalmis, tesadüfen gördügüm minik bir yapi istanbul'da. daha bebekken bogdurulmus bir asilzade'nin naasini barindirir icinde. gerceklige meydan okuyan akustigi hic bir sesi almaz iceri. hamuşan deniyormuş bu binaya da. ve asıl ürperti anlamını bulunca yaşanır hamuşan'ın, sessizler evi ...
  • mevlevilere ait olan bu terim susanlar anlamına gelmekte olup,mezarlık ve ölüler yerine de kullanılır.
  • geceyi gece kılan. bir yutan, iki unutan ya da değişimin birinci eli.
  • mevlevi geleneklerinde dedeler mezarlığı olarak da bilinir.
    (bkz: dede)
  • on hikmet vardır; dokuzu susmak, biri az konuşmaktır.
  • mevlevilikte mezarlık göndermeli sözcük ve kültür. susmuşlar**, sessizler; evet. batı kültüründe ölülere, mezarlık ahalisine çoklar denilmesi gibi. the tempest'in işaret ettiği hamuşan kapısı ise mevlevi dergahlarının*, hatta ve elbette konya'daki mevlana türbesi'nin bir köşesinde bulunan ufak bir kapı, kapıcık. yanılmıyorsam dergah/türbenin tüm canlılara davet salması gibi ölülere, ölü canlara da davetkar olmasının göstergesi. ola ki o uyuyan, susan canlar isterlerse içeri buyursunlar, ibadete veya semaya dursunlar; davetimiz de belli açık olsun.

    müthiş bir inanç - eylem tutarlılığı, kuş saraylarındakinin* aynısı bir yüksek kültür, empati, anlayış, basiret.

    unutmak bazen bir veriyi, dolayısıyla kendini kaybetmek, bazen kendini kaybetmeyi başarmaktır. her iki durumda da ne ve kim olduğunun önemi olmadığı/az olduğu daha büyük bir kümeye giriş söz konusudur. o büyüğe unutuş diyebiliriz ve çokların, sessizlerin bir türevi ve habercisidir.
  • eylül
    bab-ı hamuşan
    hamuşan olan canlarımızın bab-ı hamuşana çekildiği, doğanın da hamuşan olacağı mevsime geldik yine, yine bir güz vaktine, eylülün süzülüşüne eşlik ediyor gece.

    “hâmûşân” {suskunlar}
    susmak/suskun olmak anlamındaki arapça hamuş köküne, türkçe ek* getirilerek susan/suskun anlamındak kullanilan osmanlıca kelimedir.

    mevleviliğin yaşam öğütlerinin özlerinden biridir aslında hamuşan olmak... özellikle hataları örtmede, tevazuda ve öfkede . bu öğreti diri hamuşan için anlamlıdır.
    "...
    hataları örtmede gece gibi ol ,
    tevazuda toprak gibi ol ,
    öfkede ölü gibi ol ,
    ..."
    hamuş olmak/hamuşanlık genel mahiyette ise ölüm ile tanımlanır mevlevilik geleneğinde . öldü/kabir/mezarlik kelimeleri kullanilmaması* o kadar candan ki. . . can lar ölmez, ölemez, sadece susmuş kabul edilir... yani mevlevîlikte vefat eden hamuşandır, artık konuşamaz olanlar, sadece suskunlardır; fakat canlar yok olmaz, hala bizimle birlikte olmaya devam eder.
  • 20 mart 2019 denizli depremi sonrasında bana attığı destek mesajı ile moralimi düzelten ve bana güç veren güzel insan. bazı paralı trollere ve empati yoksunu suserlara rağmen sözlüğümüz hala güzel insanlar barındırıyor hamusan da onlardan birisi.
  • farsça hâmûş/hâmuş (susmuş, sessiz, dilsiz) sıfatının çoğul eki olan -ân ile birleşerek oluşturduğu hâmûşân kelimesi “sessizler, susmuş olanlar” anlamlarına gelmektedir. mecaz manada “ölmüş olanlar” anlamında kullanılmaktadır. tıpkı “sessizlik” anlamına gelen hâmûşî kelimesinin “ölüm” mecaz anlamında da kullanılması gibi.

    can mevlevîlikte ses ile vardır. konuşma bu âlemle bağlıdır. dolayısıyla mevlevîlikte ölünmez, susulur. yeniden konuşulacak zamana kadar susulur. bu nedenledir ki ölenler için “sadece sustular, ama hâlâ bizimle beraberler” dercesine hâmûş sıfatını, ölülerin defnedildikleri yerler için ise kabristan, mezarlık kelimeleri yerine “hâmûşân, hâmûşhâne, vâdî-i hâmûşan (susmuş olanların vadisi), hadîkatü'l-ervâh (ruhlar bahçesi)” gibi tabirleri kullanmışlardır.

    geçmişten bugüne kulekapısı veya beyoğlu mevlevîhânesi, galip dede dergâhı, nihayetinde de divan edebiyatı müzesi diye isimlendirilen galata mevlevîhânesi'nin “hâmûşân (sessizler/susmuşlar yeri)” olarak adlandırılan bir hazîresi mevcuttur. burada mevlevî kültürünün, divan edebiyatının, hat sanatının seçkin simalarından başka bazı ileri gelen devlet adamları da gömülüdür.
hesabın var mı? giriş yap