• olay 2001 yılında gerçekleşiyor. 6.sınıf öğrencisi bir çocuk kendi evinde öldürülüyor. içeriye zorlanmadan girdiği belirlenen cani, önce hande'nin kafasına çekiçle vuruyor. ardından, boğazını ve sağ bileğini kopma noktasına gelinceye kadar kesiyor.. bununla da yetinmeyen gözü dönmüş katil, hande çinkitaş'ı 13 yerinden bıçaklıyor.. cinayette kullanılan, mutfaktaki bıçak setinden alınan 3 bıçaktan bir meyve bıçağı ise darbelerin acımasızlığı yüzünden kırılıyor. olay sabah saat 11 öncesi gerçekleşiyor. katil hala bulunamıyor.

    evde üvey anne ve babayla yaşıyor hande. baba da çelişkili ifadeler veriyor. üvey anne evde değildim diyor ama ispatı yok. (kadın sinir hastası). çünkü kadın olay günü hastanedeydim diyor ama hastane o gün hasta alımına kapalı. hastaneden sonra kardeşime gittim diyor. dolayısıyla nerde olduğunu ispatlayacak kardeşi dışında kimse yok. babaanne daha önce üvey annenin babaya bıçakla saldırdığını iddia ediyor. baba kızının evde eziyet görüp aç bırakıldığını söylüyor.. küçük kız evde üvey anne eziyeti çekiyor.. bunlar iddia tabi. ceset akşam baba eve geldiğinde bulunuyor. kızcağız öz annesine olay öncesi açıklamak istediğim şeyler var, babamı bu kadından kurtarmalıyız diyor. apartmanın kapıcısı da önce kızı o gün gördüm diyor bakkala giderken, sonra bakkaldan dönerken gördüm diyor. kapıcıyla karısı ısrarla kapıyı biz açtık diyorlar ama bakkal kızın bir önceki gün geldiğini söylüyor. ayrıca polisler o sabah dışarı çıkmadığını, hatta gece bile öldürülmüş olabileceğini söylüyor.

    baba cesedi bulduğumda uyuyor sandım diyor. cesedi gören polis bağlanıp vahşi bir cinayetti, mümkün değil diyor. baba kızımı bulunca yanına uzandım diyor ama üzerinde kan lekesi yok. babası okula gidip kızını almak istiyor o gün.. kızının gün içinde okula gitmediği haberini aldığı halde eve gelen baba, kızını ışıklarını yakmadığı eve girerek arıyor ve nedense en son kızın odasına bakıyor. kızın elinde kendini savunmak için bir terlik var. evde boğuşma izi yok. sadece babanın yatak odası dağınık. ve bu olaylar olurken komşular çığlık duymuyor. ( çok yakınen tanıdık biri olmalı ki yabancı olsa kız görür görmez çığlığı basardı). baba ve üvey anne boşanmış, baba üvey annenin kendisini sonun kızın gibi olur diye tehdit ettiğini söylüyor. bu cinayet bir türlü aydınlatılamıyor.

    edit: şimdi de evde bulunan kızıl saça istinaden üst kattaki kızıl saçlı osman aranıyor. arkadaşlarına göre adamın küçük kızlara ilgisi olabilirmiş. baba ise osman diye birini tanımıyorum diyor. öyle bir komşum olmadı diyor. adam yıllarca yöneticilik yapmış apartmanda. komşuları tanımıyor. duvardaki kurumuş kan lekesine takılmış olan kızıl saçın sahibi ortalarda yok. tanık savcılığa ifade vermiş. osman adında kızıl saçlı bir arkadaşının aynı apartmanda olduğunu söylüyor. osman'ın şehnaz (üvey anne) ile ilişkisi olduğunu iddia ediyor bu arkadaşı. ayrıca maktulün babasının, osman'dan her ay para aldığını iddia ediyor. babanın kız kardeşi bile ( hala) almış olabilir, abim paraya çok düşkündür diyor.

    edit 2: babasının işyerinde kanlı ütü masası ortaya çıkarılıyor. cesedin tam yanında, paralel şekilde yatırılmış ütü masası cinayet günü. 16 yıldır adam hiç mi yıkamamış, atmamış..insan kendi kızının kanının olduğu eşyayı nasıl saklar, sakladığını unutur. kızım katilden savunmak için kendini, bu eşyayı bariyer olarak kullanmış olabilir diyor adam. olayda taciz veya hırsızlık yok. o yüzden pedofili ile alakası olmadığı kanısındayım, yabancı bir sapık değil bu bence ama bilemeyiz tabi. yedi ayrı (bıçak, çekiç vs) alet kullanılmış cinayette. daha çok öfke cinayeti gibi duruyor.

    edit3: daha önce yayına bağlanıp merhumun çocukluk arkadaşı olduğunu iddia eden avukat hanım, cinayetin bir gece önce işlenmiş olabileceğini ve katilin babası olduğunu düşündüğünü söylemişti. baroya kayıtlı o isimde bir avukat olmadığı teyit edilmiş.

    şu an için komşu osman, dede, baba, üvey anne ve kapıcı aşur'un katil olma ihtimali üzerinde duruluyor.

    edit4: gizli tanık turhan, komşu osman'la beraber ailenin grup seks yaptığını, küçük kızın haberi olduğunu, üvey anne şehnaz ile osman'ın cinayeti işlediğini ve babaya da osman'ın para verdiğini söyledi. turhan nedense cinayetle alakalı her detayı biliyor çünkü osman anlatmış. daha garip olan osman diye kızıl saçlı bir komşu bulmuşlar ama turhan daha önce evlilik programlarında da gezen bir tipmiş. bu da ilginç bir detay. bana göre konuyu saptırmak için uydurulmuş bir detay gibi.

    baş edit: benzer bir cinayet için..bu yavrular, en güvende olduklarını düşündükleri yerde, evlerinde boğazları kesilerek öldürüldü. tecavüz yok, hırsızlık yok, tanık yok.

    (bkz: çağla tuğaltay cinayeti)

    çözüldü editi: 19 yıl sonra gelişen yeni teknoloji ile birlikte bıçağın keskin ucundan çıkan nezih çinkitaş’ a ait dna sayesinde baba ve üvey anne suçunu itiraf etti. darısı çağla’nın başına. çağla’nın da cinayetini evden birinin işleyip işlemediğini insan düşünmeden edemiyor.
  • tek günahı böyle bir ailede dünyaya gelmek olan masum.

    bir aile düşünün, anne sırf kızı kardeşine düşkün diye ergenlik dönemine giren bir kızı garip bir üvey anneye bırakabilmiş (hadi diyelim anne çok istedi ama kız diretti kardeşimi göreceğim diye).

    bir baba figürü var evlerden ırak. her gün başka bir ifade veriyor, adama net bir soru soruyorlar ama adam bildiğin goy goy yapıyor. evde pornografik yayın vs bulunmuş, adama soruyorlar 12 yaşında bir kızın olduğu evde bunlar ortada mı duruyordu diye, adam başlıyor yalnızken şöyle yapardım böyle ederdim diye anlatmaya.

    üvey anne desen ortada yok ama hakkında garip iddialar var. canı isterse bana tazminat davası açsın ama o tiple zaten rahat 20 yıl yemesi lazımdı.

    en son dedenin çocuk tacizcisi olduğu konuşuluyor.

    böyle giderse meşhur çam ailesini sollayacaklar.
  • katilinin bulunması yakın gibi görünen, vahşi bir cinayete kurban gitmiş çocuk. babası şimdiye kadar pek bir soğukkanlıydı, milletle alay ediyordu ama artık sinirleri bozulmuş. üvey anne de peşinden ayrılmayan yapım ekibine "katilin kim olduğunu öğrenince şok olacaksınız" demiş ancak yayına bağlanmayı kabul etmiyor. telefona kimliği belirsiz kişiler bağlanıp duruyor, geçen birisi kızın dedesinin tacizci olduğunu iddia etti, ondan önce biri ben avukatım hande'nin arkadaşıyım diyerek kendini tanıttı ve babayı suçladı ama sonra baroya kayıtlı böyle birinin olmadığı ortaya çıktı. bugün kızıl saçlı osman diye bir komşudan bahsediliyor ki bu konu açılınca soğukkanlılık ve alaycılıkta littlefingeri solda bırakan baba yapım ekibine sövmeye başladı sinirinden. garip şeyler dönüyor ama program ekibi bu işi çözecek gibi.
  • bu olay çözülene kadar yıllık izin almayı düşünüyorum.

    her gün farklı bir şey çıkıyor ve tam katil bu derken hop başka bir ihtimal ortaya çıkıyor. üvey annesi, üvey annesinin aşığı kapıcı, babası, dedesi ve bugün de kızıl osman bugüne kadarki katil adaylarımız.

    kişisel kanaatim ekibin cinayeti çoktan çözdüğü yönünde. reyting uğruna dallandırdıkça dallandırılacak konu, en sonunda açıklanacak. bu kadar çok gizli tanık varken 16 senedir bu cinayetin aydınlanamaması mümkün değil. muhtemelen tanık diye çıkanların çoğunluğu cast ekibi.
  • kanımca delil yetersizliği nedeniyle sonuca ulaşılamamış cinayet. kullanılan tüm suç aletleri eve ait, dolayısıyla sadece hane halkına ait parmak izi vs. var ve bu nedenle maddi delil sayılmıyor. şüpheliler sorguda çözülmediği için kati sonuç alınamamış, yine de insanın aklı almıyor 16 yıl boyunca bu kadar çabaya rağmen faili meçhul kalmasına.

    12 yaşındaki bir kız çocuğundan insan ne ister? gasp yok, istismar yok ama kız resmen vahşice katledilmiş. başından beri üzerinde durulan iddia bu kızcağızın ciddi bir şeye tanık olduğu ki iddia mantıklı görünse de bambaşka bir sebep de çıkabilir belli olmaz. bir bu kızın babası bir de fatma demir cinayetindeki gelin necla onca zaman çıkıp o kadar çelişkili ifade verdi de çözülmedi ya ne diyeyim.
  • henüz 1 hafta önce bu güzel kızın adını arattım ancak başlığı olmadığını gördüm.
    neden bilmiyorum ben de açmadım.
    şimdi başlığın açıldığına ve yazılan entrylere çok sevindim.

    program başladığından beri takip ettiğim ve çevremde herkese anlattığım, beni derinden üzen ve etkileyen bir cinayetin meleği artık hande.

    yayında bulunan polis orhan bey'in ''cinayet saati bilinmiyor'' demesi ben en çok şaşırtan noktalardan biri.
    bu kıza otopsi yapılmadı mı? otopsi de cinayet saati belli olmaz mı??
    hatırlarsanız programa hande'nin şu an avukat olan bir arkadaşının bağlanması ve ''hande bence 1 gece önce öldürüldü'' demesi üzerine cinayet araştırma uzmanı orhan bey'in ''cinayet saati belli değil'' demesine diyecek söz bulamıyorum.
    tabi ki 16 sene önce cinayet ile ilgilenen komiser ya da dedektifler kendisine de bu bilgiyi aktarmış.. ama bana kalırsa çok açık kalan nokta var.

    dün yayınlanan programda kızıl saçlı olarak bahsedilen kişi, hande'nin babası ve üvey annesi çapraz sorguya alınmalı diye düşünüyorum.

    bir de tanıklar için cast denmiş yukarda. geri zekalı mısın arkadaşım. senin zihniyetine sçayım.
  • program başladı da şu kızıl saçlı osman'la ilgili bilgi veren kişinin güya görüntüsünü bulanıklaştırmışlar ama tanıyan biri çok rahat anlar kim olduğunu, inşallah onun da başına bir şey gelmez bu olaydan ötürü.
  • ilk defa cinayet çözme programlarından birini izliyorum. hiç bu kadar bir programa bağlanacağımı düşünmezdim. ama akşam 5 oldu mu kitleniyorum resmen programa.

    hande çinkitaş cinayetiyle ilgili bir polis memuru bugün katıldı programa. olay yerine ilk giden polismiş kendisi. öyle şeyler anlattı ki anlattığı şeylerle polis tutanakları, babanın söyledikleri, komşuların ifadeleri uyuşmuyor.

    baba olay yerine ilk ben gittim, komşulara seslendim diye anlatmıştı. komşular da olayı doğruladı. ama polis memuru babayı biz aradık çağırdık. çok önemli bi bilgi değil bu ama bu kadar farklılığın olması garip.

    tam da suçlu yakalanacak derken ortaya çıktı bu adam. bütün şüpheler apartmanda yaşayan turuncu bir adama yönelmişti ki (ki bu adam henüz yayına çıkmayan, varlıklı bir adam) bir anda polis her şeyi alt üst etti.

    ya birisi bilerek olayıları çarptırmayı, hedefi şaşırtmayı amaçlıyor ya da olayda memurların vs vs büyük ihmalkarlıkları sonucu oluşturulmuş tutanaklar var.
  • bones ekibine verilse bir gün içinde çözülecek bir cinayete kurban giden kızcağız. bu olay aynı zamanda polisimizin ve adli tıp kurumunun gelişmiş ülkelere göre ne kadar geride olduğunu da göstermektedir. ölüm saatinin belirlenememesi ne demek ya? ilk yapmaları gereken şey ölüm saatini belirlemek. sonra üvey annenin vücuduna inceleme yapılmamış çünkü o sırada süt vermekteymiş, sütü kesilmesin diye inceleme yapılmamış. ayrıca kızın tırnakları arasında sadece kendi kanı çıkmış. bu kadar büyük bir mücadelede bir yerde delil bırakılmaması imkansız gibi geliyor. veya cinayeti bir gizli örgüt ajanı yaptı.
  • -aşağıda yazılanların gerçekle hiçbir alakası yoktur. tamamen eğlence amacıyla yazılan saçmalıklardan ibarettir.-

    böyle bi film çekilse çok abartmışlar deriz. olayda cinayetin dışında pedofili komşu, dede, şiddet, yalancı babannne, işkence, üçlü ilişki, üvey anne dramı, vicdan azabı çektiği anlaşılan ama üstüne gidilmeyen öz anne, bonnie clyde havasında nezih-şehnaz çifti ve onlar gibi birbirinden acayip karakterler mevcut. her birinin ayrı ayrı filmi çekilebilir.

    cinayete dair teorim var. ama önce karakterlere bakalım.

    nezih çinkitaş: yüzlerce hikaye,roman, film karakteriyle karşılaşmış biri için bile sürprizlerle dolu. kızının cinayetini yemek tarifi gibi anlatacak kadar sakin, ama aynı zamanda agresif sarkazm ustası. "agresif sarkazm" diye bi tanım var mı bilmiyorum gerçi de, yoksa da bu saatten sonra onun sayesinde var.

    manipülasyon ve demagoji olmazsa olmazı. sorulan soruları istediği yere çeker, uzatır, yayar, oracıkta öldürüp bitirir.

    mesela, "osman'ı tanıyor musunuz? diye basit bi soru sorarsınız.

    "ben sadece bi osman tanıyorum. kendisi bizim orada tesisatçıydı. benden 5 yaş küçüktür. bizim aşağıda mahallede oturur, ara sıra selamlaşırdık. geçen sene öldü. 6-7 sene önce görmüştüm. benim tanıdığım bi osman o. ama tabii..."

    cevap uzayıp eksen kaydıkça sorunun değerini de anlamı da kaybolur. soruyu soran da sıkılır zaten.

    bi diğer örnek, "kızınız hande'nin mezarına ne kadar sıklıkta gidersiniz?

    "şimdi onun mezarlığı bana epey bi ters. 2, hatta 3 vesait kullanmak zorunda kalıyorum. en az git gel 7-8 saat. hafta içi iş var tabii. buradan 120 m'ye biniyorum. tabii o mezarlığın arka tarafında indiriyor. hande'nin mezarlığının iki girişi var. biri aşağıda. bi otobüs oraya çıkıyor,bana kolay geliyor.

    bunlarda hiçbir abartı yok. kendisini bi kez bile izleyenler anlamıştır. zaten bunları öyle doğal bi şekilde söylüyor ki, sanki her şeyi açıkça anlatmak isteyen biri gibi.

    yalan söyleyen insanlar, detay anlatır. yalanı süslemek için bol bol gereksiz bilgi verir, inandırıcı olsun diye etrafını bezer. nezih çinkitaş'ın neredeyse 1 cümlelik cevabı yok gibi. "evet" ya da "hayır" şıkkı içeren sorularda bile..

    bitmedi. gerçi kendisiyle ilgili ne yazılsa bitmez. kısa kısa başlıklarla geçelim.

    *kızını öldürmesinden şüphelendiği kadınla yıllarca evli kalabilir. "sadece şüpheleniyorum, kesinleşmeden neden boşanayım ki" der, bunu da "su içiyorum" gibi rahat söyler. ayrıca yastık altında bıçakla yatar, karısının bi şey yapmasından korktuğundan.

    *"polis, kızınız oğlak boğazlanır gibi boğazlanmış"dedi bana şeklinde bi cümle rahatlıkla kurabilir.

    *bulunan seks kasetleri için, "yalnız kaldığımda ben onları" diye cümleye başlar, rahat rahat anlatacakken serap ezgü "bizi ilgilendirmez" diyerek susturur.

    *dikkatleri başka yere çekmeyi çok iyi becerir. mesela en son, evde kızıl bi saç bulunmuş, üst komşu osman denilen birine ait olduğu söyleniyor, ortalık toz duman. telefonla bağlanıyor, ütü masasını siz söylemediniz, ben söyledim polislere, v.s şeklinde saçma sapan bi tartışma çıkartıp ortalığı karıştırıyor, stüdyodaki uzmanlara sarıyor, sonra da telefonu kapatıyor. ve konu dağılıyor.

    dediğim gibi kendisiyle ilgili yazacak çok şey var. ama diğerlerine ve cinayete geçmek istiyorum. yalnız bi şey var, arada kullandığı 1-2 cümle. serap ezgü ve stüdyodaki uzmanlar bunun üzerine gitmediler. halbuki çok acayipti.

    "polisler de aynı şeyi söylüyor, bu bunun ilk cinayeti bence. ölüp ölmediğini anlamak için bu kadar çok zarar vermiş" v.s.

    serap ezgü şunu diyor, "yahu kaçıncı cinayeti olacak. sanki her taraf seri katil"

    bunun üzerine, "ben bu cinayetleri, seri katilleri çok araştırıyorum. bu olaydan sonra çok belgesel, bu tür şeyler izledim. psikolojilerini anlamak için. öyle basit sebeplerle insan öldürebiliyor ki, inanamıyor insan. " tarzında bi şey.

    bu da aslında durumu açıklıyor. cinayet sonrası katillerin savunmaları,konuşmaları, dikkatleri nasıl dağıttığını gözlemlemiş, birebir uyguluyor. (bu arada, katil olduğunu düşünmüyorum.)

    gene bu durumla bağlantılı bi şey; kızının öldürüldüğü kanlı yatağı, öldüğünde yanında bulunan gene kanlı ütü masasını saklıyor. sorulduğunda, "sadece cinayet mahallindeki eşyalar değil ki, birçok şeyi ben anı olarak saklıyorum"diyebiliyor. katillerin eşya biriktirmesi, olayı tekrar yaşamak için objeler saklaması olayına girmiyorum bile. cinayet mahallindeki kanlı eşyaları sıradanlaştırması, diğer eşyalarla aynı muameleyi gösterip "anı" demesi yetiyor zaten.

    kendisiyle ilgili genel gözlemime gelince.. cinayeti kimin ya da kimlerin yaptığına dair "bilgisi var" aslında da," kuvvetli şüphesi var" diyelim biz. hande'nin ölümünü dair detayları anlatırken çok rahat. en ufak bi duygu emaresi göstermiyor. kızın ismini kullanırken de aynı şey söz konusu.

    şöyle düşünebiliriz, "adam normalde böyle, duygularını içinde yaşıyor, sosyopat seviyesinde soğuk, donuk, içinde yaşıyor." olabilir, bu kadarı epey abartı gerçi de, evet bazı insanlar duygularını gösteremiyor. ancak bu durum onların aynı şekilde eylemlerine de yansımıyor. kızının cinayetinden şüphe duyduğu kadınla yıllarca evli kalmak, gülmek eğlenmek, odasına hiç dokunmayıp aylarca yaşamak v.s gibi.

    neyse diğer karakterlere giremeyeceğim, çok uzadı,daha nezih hakkında bile yazacak çok şey var.

    cinayete gelince...he ona geçmeden önce şunu da söyleyeyim; böyle komplike bi cinayetin hakkını veremiyor program. özentisiz. savruk. canı isteyen bağlanıyor, acayip iddialar ortaya konuyor, ertesi gün ses seda yok. konu unutulmuş.

    kızın işkence gördüğünü, ekmek kırıntılarıyla beslendiğini söyleyen sözde avukat, dedenin pedofili olduğunu anlatan kadınlar v.s gibi birçok durumdan söz ediyorum.
    bunu da belirtme sebebim, bugün bağlanan olay yerine ilk giden olduğunu söyleyen polis. adam öyle şeyler anlattı ki, 15 gündür konuşulan süreçle hiçbir alakası yok.

    nezih çinkitaş ve komşuların anlattığı, polis raporunda da aşağı yukarı benzer şeylerin yazdığı olay nerede polisin anlattıkları nerede! neyse, ben bugüne kadar konuşulanlar üzerinden gideceğim. polisin durumu netleşsin de bi..

    ******
    kızın gece öldürüldüğünü düşünüyorum. gece derken, sabaha karşı saatlerinden bahsediyorum aslından.

    bunu düşünmemde birkaç etken var; öncellikle okula giderken hande'yi bi arkadaşı evden alıyor, takriben 11:30-12:00 civarında gelmiş o gün. kapıyı çalmış, kimse açmamış, ama delikten bakıldığını söylüyor. en azından cinayetin 11:30'dan önce olduğunu söyleyebiliriz.

    bi başka durum, ki bu da günlerce tartışıldı. altından hala bi şey çıkabilir; kapıcı aşur ve karısının hande'yi o sabah gördüklerini iddia etmeleri. onlar da, özellikle karısı, nezih çinkitaş gibi detaylı anlattı bu olayı. "o gün temizliğe gidecektim hatta, ama annem babamlar evde diye iptal ettim, çok iyi hatırlıyorum, kesin eminim. o sabah. hatta kapıyı kendisine ben açtım. kızım evde kimse yok mu, niye bizim zile bastın diye sordum, çocuk uyuyor diye şehnaz bana kızıyor dedi bana."v.s şeklinde bi ifadesi oldu.

    bakkala gidişini de aşur görmüş,. sonra elinde paket varmış vs. uzun uzun anlattılar bunu serap ezgü'ye. ama ortada bi çelişki vardı. çünkü hande, bi takım rahatsızlıklardan dolayı, bezlenerek yatıyor. altına kaçırdığı için. ve başta annesi olmak üzere, ki mantıken de zaten, o bezi çıkarmadan dışarı çıkamayacağını söylüyor. he bu arada, rahmetli hande öldüğünde bezli. market sahibi, hande'nin o gün gelmediğini, bi önceki gün geldiğini söylüyor.

    neyse uzatmayayım, sonunda kızın bezli olduğu ve evden dışarı çıkmadığı anlaşılıyor. kapıcı aşur ve karısının neden bu yalanı ısrarla söylediğinin üstüne gidilmedi,onla da ilgili bi teorim var da, konu dağılmasın.

    nerede kalmıştık? evet. hande'nin 11:30'dan önce öldürüldüğünü varsayıyorduk. dışarı çıkmıyor. ayrıca kahvaltı da yapmamış; otopsi raporuna göre.

    sabaha karşı öldürüldü teorisine gelince; önce zayıf savdan başlayayım. kişisel desek daha doğru aslında. sabahın o keşmekeşinde böyle bi boğuşmanın yaşandığını düşünmüyorum. apartmanın en aktif olduğu saatler diyebiliriz. boğuşma, cinayetin işlenmesi, kısmi temizlik, evden çıkma anı, vs.. çok kısıtlı bi zaman dilimi. ne bileyim akla gece daha yatkın geliyor, ama sadece bunu baz alırsak, kesinlikle sabah olmadı diyebiliriz.

    asıl güçlü savım ise şu; nezih çinkitaş, o gün ilk defa anahtarını evde bırakıyor ya da bıraktığını iddia ediyor. şehnaz'la diğer günlere nazaran abartı bi telefon trafiği var. öte yandan, karı-koca ikisi de gezmiş, mümkün olduğunca fazla insanla görüşmüş.

    nezih, icra takibi yapıyor, oradan bi memura, öbür yerden başka bi yere, v.s uzun uzun anlatmıştı, detaylara girmiyorum, ki şahitleri de vardır zaten. şehnaz'ın çocuğu hastaneye götürme olayı, mahkumlara baktıkları için döndüğü, sonra kardeşine gittiği, vs. onu da aynı şekilde polis araştırdığı için bunlar doğrulanmıştır.

    varmak istediğim yer şurası; olabildiğince fazla şahit bulunmuş. kaldı ki nezih eve geldiğinde, resmen ben eve geldim diye bas bas bağırıyor. hiç binmediği asansöre biniyor, üst komşuya gidiyor, kızınız geldi mi diye, apartmanın önünde hande'nin birkaç okul arkadaşıyla konuşuyor, kapıcının zile basıp, ki basacak tamam, anahtarı yok, ama uzun uzun izahat veriyor vs...kaldı ki nezih'in ifadesi, o gün neler yaptığını anlatması çok detaylı. sanki önceden çalışılmış gibi.

    uzatmayayım dedikçe uzuyor, neyse detaylara girmeden hızlandırıyorum.

    nezih'in ağırlık yapıyor diye masanın üstüne bıraktım dediği anahtar(olaydan günler sonra bu anahtar hande'nin odasında bulunuyor, ev anahtarıyla aynı şekilde masaya konulan araba anahtarı ve ruhsat ise cinayet günü masanın üstünde. polisler nezih'e veriyor)., son birkaç günün gündemi osman'a verilmiş. aralarındaki ilişki malum. adamın pedofili hikayesi, nezih'e para verdiği iddiası, v.s detaylara girmiyorum. o başka bi yazının konusu. cinayete geliyorum.

    hande eğer yaşasaydı, hafta sonu herkesi toplayıp çok önemli bi şey anlatacaktı. ilk akla gelen, en basit teori, ve genelde de doğru olur. zaten cinayetlerde en önemli kriter, niye sorusudur? bu cinayet kimin yararına olacak? 12 yaşındaki çocuğun da çek-senet mafyası tarafından vahşice öldürecek hali yok, görmemesi gereken bi şeyi görmüştür.

    bu cinayetin katili osman olma ihtimali yüksek. babanın, kızını bu kadar hınçla, öfkeyle öldürebileceğini düşünmüyorum. he bi de şu var, çok önemli, düşünün, çocuğunuz kayıp, okula gitmemiş, eve geliyorsunuz, kapı aralık, yapacağınız ilk şey ne olurdu? telaşla odasına bakmak di mi? çok moda tabirle, bundan başka bi seçenek hayatın doğal akışına aykırıdır di mi? hatta aklın, beynin, mantığın, her şeyin akışına?
    sırf bu bile olaydan babanın bilgisi olduğuna işarettir de, neyse artık.

    odasına bakması gerekirken ne yapıyor peki baba? salona, mutfağa, kendi yatak odasına giriyor, en son hande'nin silüetini yerde görüyor, ışıklar kapalı. yanına çömeliyor ve kendisine hiç kan bulaştırmadan "kızım, hastalanacaksın, yerde niye yatıyorsun?" diyor. evet, aynen bu durum yaşanıyor. bunun yorumlanacak bi tarafı yoktur herhalde, geçiyorum.

    sadece şunu belirteyim, baba kızını o halde görmek istemiyor. anlatırken bile, oraya oyalanarak geliyor. salon, mutfak, kendi yatak odası, vs.. yani aslında belki öldüğünü bildiğinden hiç bakmadı, birkaç dakika öyle durdu, sonra bağırarak aşağıya indi.

    neden üvey anne olamaz? filmlerde de ilk akla gelen olmaz di mi? yok yok ondan değil de, 16 senelik cinayetin faili üvey anne çıkmaz herhalde? onca sorgudan, delilden kurtulup da...yani tek başına çıkamaz. mutlaka bi suç ortağı var.

    gerçi cinayet sabaha karşı işlendi ise, olabilir tabii de, babanın yanında böyle korkunç bi cinayet işlenebileceği gene düşük bi ihtimal.

    peki neden osman? yıllardır bu cinayet çözülmeye çalışılıyor, özel ekipler kuruluyor, onca çaba, uğraş v.s..

    ama bu "osman" yeni bilgi. 16 senedir hiç ortada olmayan, kimsenin ucundan kıyısından geçmediği bi isim, delil.

    anlatacak daha çok şey var da kesiyorum.

    bu arada, anne'de de ciddi bi vicdan azabı söz konusu. söylemeden geçmek istemedim. katilin bulunmasına dair yalvarmaların, ağlamaların dışında neredeyse hiç konuşmuyor. özellikle nezih olmak üzere, o tarafı suçlamamaya gayret ediyor. birkaç kez geçti gerçi ama, dün de babaanne söyledi, serap ezgü anneye dair suçlamaların derhal önünü kesiyor. sanırım, bi dönem o da kızını istemedi, yanına alamadı, nezih'e bi şeyler söylese, suçlasa, onların neler söyleyebileceğini tahmin etiğinden susuyor. bunların bazıları da doğru sanki. o üzüntünün, perişan halin büyük bi kısmında eziklik, vicdan azabı yatıyor çünkü. hadi ben de fazla gitmiyorum üstüne.

    şimdilik bu kadar.
hesabın var mı? giriş yap