• bir soylentiye gore mit mustesarligi gorevine getirilmesi gundemde olan kisi.
    ayrica su anda kom eski daire baskaninin mahkeme karari ile yerine donmesi sebebiyle apk'da kizak gorevde bulunmaktadir kendisi.
  • edirne emniyet müdürlüğü'ne atanması için tebligat yapılmış.

    http://www.hurriyetim.com.tr/…~2@nvid~587151,00.asp
  • alaattin çakıcı operasyonundan bir süre önce de açığa alınmış gibi gösterilmiş, aslında daha sonra viyana'da yapılan operasyonun çalışmalarını yaptığı anlaşılmıştı. şimdiki durumda da "uzanlar çapında" usulsüzlükler içindeki bazı gruplar (isim vermek istemiyorum) üzerine yoğunlaşmak için böyle bir fotoğraf verildiğine inanmak istiyorum.aksi durum hükümetin intiharının başlangıcı ve çok büyük denyoluk olur...
  • pek tanımamakla beraber, güvenilir ve idealist bir polis yöneticisi izlenimi veren, bu güne kadar yaka paça olduğu isimler ve kurumları göz önüne alırsak başına bir iş gelmemiş olması çok şaşırtıcı ve sevindirici olan şahıs.
  • gittiği yerde bir türlü rahat durmayan, nereye sürülse bir türlü "akıllanmayan" adam. sen de herkes gibi salla başı al maaşı. yok, illa birilerini yakalayacak.
  • bugün gazetede çıkan haberle tekrar hatırladığım şahıs. geçmişini ekşi sözlükten okusam da ülkeye faydalı olduğu kanısına vardım. (bkz: böyle devam)
  • hayatta yaptığı işin kıymetini bilerek yaşadığına inandığım insan. gurur duyulacak, cesaret gerektiren, siyasetin bataklığına takılması an meselesi görevleri üstün başarı ile tamamlayan özel bir insan.
  • 1956 kahramanmaraş doğumlu emniyet genel müdürlüğü istihbarat daire eski başkan yardımcısı.

    1973 yılında polisliğe başladı. üç yıl sonra komiserliğe terfi etti. 12 eylül'ün ardından sonrasında içel’de görev yaparken devrimci-yol davası sanıklarının işkenceli sorgularına katıldığı ve bu sorguları yönlendirdiği iddia edildi.

    1983 yılında hazırladığı altın kaçakçılığı raporunda 24 ocak kararları ile dönemin başbakanı turgut özal‘ı ve hükümeti altın kaçakçılığına göz yummak ile suçladı. 1984-1992 yıllarında önce diyarbakır’da, sonra istanbul’da istihbarat şubesinde görev yaptı. güneydoğu’daki görevi sırasında jitem‘de görev yapan itirafçılar ve ahmet cem ersever ile ilişki içine girdi. güneydoğu’da kurduğu bu ilişkilerini istanbul’da görevlendirildikten sonra da sürdürdü.
    5 şubat 1997’de tbmm susurluk kazası araştırma komisyonu’nda, terörle mücadele için mit’te mehmet eymür’ün liderliğinde ülkücü mafya diye anılan kişilerden, emniyet’te mehmet ağar, korkut ekenve ibrahim şahinliderliğinde özel harekatçı polisler ile jandarma’da ahmet cem ersever liderliğinde itirafçılardan oluşturulan organizasyonların daha sonra çete halini aldığını ifade etti.

    basında yaptığı açıklamalar ile askerleri ve özellikle de tuğgeneral veli küçük’ü suçladı. mehmet eymür‘ün, ilişiki içinde olduğu hakkı yaman namlı ve tarık ümit’in sahip oldukları first merchant bank’ın ortakları arasında olduğunu iddia etti.

    genel kurmay başkanlığının dinlenmesi olayına adı karıştı ve açığa alındı.

    atv televizyonunda katıldığı siyaset meydanı programında milli istihbarat teşkilatı’nın telefonlarını açıkladığı gerekçesi ile 20 şubat 1998 tarihinde gözaltına alındı ve yargılama sonucunda devletin gizli bilgilerini açıklamak suçundan hapis yattı. emniyetteki görevine danıştay kararı ile geri döndü.
  • bu gün itibari ile eskişehir emniyet müdürü olmuştur.
  • normal bir ülkede kıyamet koparacak, insanın kanını donduran iddaları fiilen görevde olduğu şu zamanlarda yazdığı bir kitap ile kamuoyuna açıklayan eskişehir emniyet müdürü.

    ----- alıntı----

    devleti kim yönetiyor ?

    susurluk olaylarında devletin içindeki çeteleri korkusuzca açıklayan, görev yaptığı her yerde yolsuzlukla mücadelede isim yapan eskişehir emniyet müdürü hanefi avcı, 14 yıl sonra yeniden konuşuyor.

    avcı, “haliç’te yaşayan simonlar; dün devlet bugün cemaat” adlı kitabında, ergenekon ve balyoz davalarını, polis teşkilatının içindeki gülen cemaatinin nasıl örgütlendiğini, chp eski lideri deniz baykal’ın istifasına yol açan kasedi, generalleri istifaya zorlayan telefon konuşması kayıtlarını ve türkiye’yi derinden sarsan daha pek çok olayı sorguluyor.

    ‘gördüğüm manzara korkunç; kadrolu devlet adamları devleti yönetmiyor, emniyet genel müdürü, hatta içişleri bakanı haklı olduğunu bildiği bir kişiyi, doğruluğundan emin olduğu bir olayı ya da davayı savunamıyor, güvendiği ve inandığı adamları tuzağa düşürülüyor, haysiyetleri ile oynanıyor ama onlar bu kişilere sahip çıkamıyor. o zaman bu teşkilatı kim yönetiyor? bu kamu gücünü kimler gasp etmiş kullanıyor, gücün sahibi olması gerekenler ellerindeki gücün gaspına neden ses çıkarmıyor, güçlerini geri almak için çabalamıyorlar?’

    bu dehşet tablosunu tasvir eden kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim, eskişehir emniyet müdürü hanefi avcı. tanınmışlığını, yıllar önce susurluk olaylarında korkmadan emniyet, mit ve jandarma içindeki çeteleri açıklamasına, çalıştığı her yerde mafya, yolsuzluklara karşı yaptığı operasyonlara, telefon dinlemesi deyince akla gelen ilk isim olmasına borçlu. avcı, 14 yıl sonra yine konuşuyor. bu kez “haliç’te yaşayan simonlar: dün devlet bugün cemaat” adlı kitabıyla. “dinleniyoruz, hepimizi dinliyorlar” korkusunu hiçbir zaman ciddiye almadığını ama kendisinin de kanunsuz şekilde dinlendiğini keşfettiğinde şok geçirdiğini, binlerce insanın aynı şekilde dinlendiğini, hâkimlere, savcılara bu kayıtlarla şantaj yapıldığını, anlatıyor.

    sadece bunları değil, danıştay saldırısından ergenekon’a, balyoz operasyonlarına, nuh mete yüksel’in, deniz baykal’ın seks kasetlerine, generalleri istifaya zorlayan telefon konuşması kayıtlarına, savcı ve hâkimlere şantaj yapan, emniyet içinde yuvalanmış “garip polisler”e, devletin tüm kurumlarını adım adım ele geçiren gülen cemaatinin nasıl örgütlenip çalıştığını örneklerle şöyle gösteriyor:

    danıştay saldırısı

    ergenekon davasında ortaya konan iki konu çok kesin ve net olarak yanlış ve mantıksızdır: pkk, dev-sol, hizbullah gibi örgütleri ergenekon’un yönettiği iddiası yanlıştır. böyle bir şeyin gerçek olamayacağını aklı ve mantığı olan herkese ben iki kere iki dört eder kesinliğinde ispatlayabilirim. danıştay 2. dairesi’ne yapılan saldırı, hrant dink’in öldürülmesi, malatya’daki zirve yayınevi katliamı gibi olayların görünen bugünkü faillerinden başka ergenekon veya benzeri gruplar tarafından yapılmış olacağına mevcut deliller ve olayların oluş biçimine bakarak kimse beni ve makul birini ikna edemez. bu iddialar zorlamadır.

    ergenekon davası

    ergenekon örgütünün varlığı konusunda yazılı belge, doküman, örgütsel faaliyet sayılabilecek bazı ilişkiler varsa da eylemleri konusunda hiçbir ciddi emare yoktur. geçmişte türkiye’de meydana gelen pek çok olayın (malatya’daki zirve yayınevi katliamı, rahip santoro cinayeti) ergenekon örgütü tarafından gerçekleştirildiği iddia edilerek epey bir süredir uydurma tanık vs. aranmaya başlandığı net olarak görülüyor. amacın olayları aydınlatmak değil, ergenekon’la irtibatlandırmak olduğu açıkça ortadadır.

    garip polisler

    polis teşkilatı eskiden birbirini korur, kollar, birbiri aleyhine şahitlik yapmazdı. her olayda delil ararız ama polisin karıştığı bir olayda daha ciddi, daha inandırıcı deliller bulmadan o polisi şüpheli yapmayız. bu, zorlu görevlerde beraber çalışmanın verdiği dayanışma ve yakınlaşma duygularıdır. oysa şimdi işler değişti. bir grup polis kritik noktaları ele geçirmiş, diğerlerine suç isnadını da aşan resmen iftira atmaktan geri durmuyor. işlenmiş bir suçu aydınlatmak gibi bir amaçları yok, tahkikat sırasında dinleme ve izleme yaparken temiz ve dürüst olduklarını bildikleri, birlikte çalıştıkları kişilere iftira ediyorlar.
    şunu artık bilmeliyiz ki karşımızda arkadaşlarımız, meslektaşlarımız yok, bir ideolojiye, bir gruba bağlanmış, o grubun disiplinine tâbi olmuş örgüt mensupları var. artık bunu kabullenmeliyiz.

    illegal ilişki

    olay bir örgütün, cemaatin devlet içerisindeki elemanları vasıtasıyla yürüttüğü örgütsel bir faaliyettir, karşımızdaki kişiler polis, hâkim ve savcı değil, örgütün / cemaatin elemanlarıdır. devletin hukukunu değil, cemaatin talimatlarını yerine getirmektedirler. istanbul, ankara, erzurum ve izmir’deki bazı özel yetkili savcılar ile bu iller dışındaki bazı polis birimleri arasında illegal bir ilişkinin varlığı açıkça gözükmektedir. özel yetkili savcılar tarafından bu iller dışında gözaltına alınan ya da aranan kişiler hakkında karar çıkarmadan önce kimlik, iş ve ev adresleri gibi bilgilere ihtiyaç vardır. normalde bu bilgiler o illerin savcıları veya çok uygun olmasa da emniyet müdürlükleri üzerinden resmi yazışma yoluyla temin edilmesi gerekirken, bugüne kadar hiçbir yazışma yapılmamıştır. o halde bu bilgiler nasıl temin edilmiştir?

    ihbar ediyorum

    kozmik odalarda birkaç gün süren aramalar yapıldı. burada hangi şüphe ve delil vardı, hangi iddialar üzerine buralar arandı? şimdi ben açıkça adres veriyorum, hukuksuz dinleme ve izlemeler var, bunları dilekçemde belirttim. istihbarat dairesi’nde cemaatin özel cihazları, elde ettikleri her türlü kanunsuz dinleme materyalleri mevcuttur, buralar neden aranmaz? kozmik odanın aranmasında kimliği belli olmayan bir ihbarcı vardı, burada da ben açıkça ihbar ediyorum. bulunacak yerleri de söylüyorum. istanbul emniyet müdürlüğü istihbarat şubesi neden denetlenemez? istihbarat daire başkanlığı’nda arama yapılsa, demirbaşa kayıtlı olmayan cemaatin kendine ait özel dinleme ve izleme aletleri bulunacağından hiç tereddüdüm yoktur.

    ne yapılmalı kılavuzu

    özel yetkili mahkemelerin tüm hâkim ve savcıları emsali hâkim ve savcılarla değiştirilmelidir, bu sağlanmadan cemaate muhalif olan hiç kimsenin özgürlüğü ve hayatı güvencede olamaz.

    cemaatler

    adalet bakanlığı’nda cemaat taraftarı olduğu herkesçe bilinen teftiş kurulu başkan yardımcısı ve başta il savcılarını ve diğer savcı ve hâkimleri hiçbir hukuki şüpheye dayanmadan dinlettiren cemaat yanlısı müfettişler bu görevlerden uzaklaştırılmalıdır.

    dinlemeler

    tüm özel yetkili mahkeme hâkimlerinin verdiği önleme (istihbari) dinleme kararları, bu konudaki tib kayıtları ve istihbarat merkezlerinde (polis-jandarma ve mit) yasal olarak bu konuda tutmak zorunda oldukları tutanaklar birbirini teyit edecek şekilde kontrole tâbi tutulduktan sonra haksız ve şantaj amaçlı dinlemelerin tespit edilmesi gerekir.

    ya başbakanken kasetle şantaj yapılsaydı

    baykal’ın gizli kamerayla çekilen görüntülerini içeren kaset olayını kim yaptı, niçin yaptı? baykal bu ülkede muhtemel başbakan adaylarından biriydi, ülkenin ikinci büyük partisinin genel başkanı olarak konjonktürün değişimine göre her zaman başbakan olması ihtimal dahilindeydi. bu video görüntüleri daha önce çekilmiş. baykal başbakan olsaydı ve ülke için kritik bir karar arifesinde birileri çıkıp elimizde bu görüntüler var, eğer şöyle davranmazsanız bunları kamuoyuyla paylaşacağız deseydi acaba durum ne olurdu? acaba kaç bakan, kaç genel müdür, kaç komutan veya onların eşleri ve çocukları hakkında da bu veya benzeri görüntüler mevcuttur? bu olayın ilk benzeri ankara dgm savcısı nuh mete yüksel’e yönelik hazırlanmıştı, bugün bu olayı cemaatin yaptığından en ufak şüphem yok.

    bu kitabı neden yazdım

    aslında herkes biliyor ama kimse dillendirmiyor. son zamanlarda gündemi meşgul eden tüm iddiaları yayan cemaattir, onlardan bilgi alan da, onlar adına konuşan da cemaatin adamlarıdır. tarafsız basın mensubu, devletin polisi, savcısı numarasını artık kimse yutmasın, bu işler emniyet ya da hukuk adına yapılmıyor, cemaatin planı ve programı doğrultusunda cemaatin talimatı ile gerçekleştiriliyor.

    bu gidişle herkes silaha sarılacak

    türkiye’de adalet çürüyor, gerçi zaten çürümüştü ama bu defa yok ediliyor. böyle giderse iş adaletten çıkacak ve insanlar silaha sarılacak. insanların hayatları, şerefleri ile bu kadar oynanırsa, onlara en yakışıksız isnatlarda bulunulursa, hayatta onurlarından başka kaybedecekleri olmayanlar, kendilerine atılan lekeyi temizlemek için her şeyi yaparlar. bu duruma çok uzak değiliz artık.

    ----- alıntı-----

    http://www.hurriyet.com.tr/…em/15594656.asp?gid=373
hesabın var mı? giriş yap