• (bkz: gelappa)
  • cok ama cok guzel bir e s posthumus parcasi.
  • induslara ait ikinci buyuk sehir.
  • iyi bir eğitim almış sözlüğün taze kanı. e s posthumus'un nineveh parçasını dinledikçe beni hatırlasın.
  • sözlüğe getireceği kubist yazım tarzıyla pablo picasso'nun ruhunu şad edeceğine eminim.
  • uzun zamandır ortalarda gözükmeyen değer.
  • 5000 yıl önce günümüzde pakistan sınırları içerisinde kalan indus vadisinde tarihin ilk gelişmiş şehirlerinden birini kuran medeniyet. öyle ki bu şehir şuan birçoğumuzun oturduğu sokaklardan daha düzenliymiş. 9 metre genişliğindeki yollar, mimari açıdan birbiri ile tam uyumlu evler ve gelişmiş bir temiz su, kanalizasyon sistemi.

    bu medeniyete ait genelde damga üzerinde bulunan yazılar / tamgalar henüz çözülemediği için bu medeniyet bulunduğu şehrin ismi ile anılmaktadır.
  • indus'un bir kolu olan harappa nehrinin etrafında kurulmuş bir medeniyet..
    m.ö. 2600 yıllarında harappalılar altın çağlarını yaşıyorlardı.. nehir medeniyetlerini birbirleriyle kıyaslayıp bir çıkarım yapmak pek doğru olmuyor. mesela fırat ve dicle kenarında kurulan uygarlıklar ile harappa uygarlığı bambaşka uygarlıklardı.
    fırat ve diclede taşkın nehirlerdi. ama harappa kadar değil. taşkın sular harappa'yı tam 5 kez yok etmiş. şehir halkı yine yeniden şehri inşa etmiş her seferinde.

    insanın insanla ilişkileri bakımından bakıldığında dünyanın hiç bir yerindeki uygarlıklar induslular kadar insani değildi. harappa'da kölelik yok gibiydi neredeyse. insan-ı koruyup kollayan yasaları mevcuttu. yasaları erdem yüklüydü.

    harappa tarım medeniyetiydi..avcılık derleyicilik yoktu. devasa tahıl ambarları vardı..harappa sulak ve bataklık bir bölgeydi o zamanlarda.iklim daha naifti.. manda, fil, kaplan, gergedan gibi hayvanların çizimlendiği mühürlerden anlaşılıyor ki bu hayvanlar o bölgede bol miktarda mevcuttu. deve, koyun, keçi, kedi, köpek gibi hayvanlarda mevcuttu.

    harappa ile mezopotomya arasında bir irtibatın var olduğu ortaya çıkmış. mezopotomya bölgesinde ortaya çıkan harappa buluntuları bunu ortaya çıkarıyor mesela..

    tarım kültürü tabi ki insan-ı bulunduğu yerde yaşamaya zorluyor ve toprağa insan-ı sabitliyordu...
    ama yine doğayı tanımaya çalışan anlam yüklemeye çalışan insan için durum bu sefer başka bir hal alıyordu. ekilen tohumun her yeni yılda yeniden oluşması yeniden boy vermesi mucizevi birşeydi. insan doğanın bu döngüsünden; yeniden doğum, yenilenme, ruhun yolculuğu yaşamın başka şekillere dönüşümü gibi anlamlar oluşturuyordu..
    insan da değişip dönüşüyordu. yaşam şekli değiştiğinde düşünce yapısı da değişiyordu. ama hep doğayı dinleyip doğadan bir anlam buluyordu insan.. doğa insanın öğretmeniydi..

    yine o dönemlerde buldukları ocak, yemek yapma kapları, kesici aletler şimdi de hayatımızın bir parçası. hatta hiç değişen birşey yok bile. yine her evde ocak kap kacak, bıçak var.. o dönemde yapılan kap kacaklar daha organik daha sanatsal bile olabilirdi hatta.. müzeleri gezdiğiniz zaman belki 1000 yıl belki daha fazla yıl öncesinden kalma işlemeli toprak su kapları, resimli yemek kaplarına hayran hayran bakmıyor musunuz mesela?
    harappa'da nil'deki gibi piramitler, tanrılara ithaf edilen edilen heykeller, babil'deki gibi görkemli tapınaklar yoktu belki ama normal insanların hayatına yönelik gelişmişlik vardı. sarnıçlar, kanallar, tahıl depoları, harika bir kanalizasyon sistemi mevcuttu. normal insanlar konforlu bir yaşam sürüyordu.
    mühürlerde bulunan çizimlerden yazı sistemlerinin olduğu anlaşılıyor ama henüz çözülebilmiş değil bu.
    kimbilir o gizemli diliyle neler yazmıştı harappalılar?
    onlardan öğreneceğimiz çok şey var esasında. dilini tercüme etmenin tam vakti belki biz insanlar için. birşeyleri değiştirebilmemiz için.tam vaktiydi belki tüm bunlar için..
hesabın var mı? giriş yap