harcamak

• argo'da bade etmek, agzina sicmak..
• paranin tuketilmesi fiili..
• yapması çok kolay ve anlık bir eylemdir, bir mevsimin hasadını bir gecede yiyebilir insan. lakin sözde iyi ekonomistler iyisinin, "kazanma hızıyla harcama hızı arasındaki farkı çok açmamak" olduğunu, hatta daha iyisinin harcama hızını, kazanma hızından düşük tutmak olduğunu söylerler, bir de utanmadan adama "ne kadar kolay kazanıyorsan o kadar kolay harca" şeklinde öğüt verirler. yok efendim borçlanmanın alternatif maliyeti, yok efendim harcanan şeyin ikame değeri, yok efendim nakit dengesi, kaldıraç oranı, taşıma suyla değirmen döner mi kardeşim, şuymuş buymuş diye bidi bidi ederler. ah bu sözde ekonomistler ah, insanı aleme zibidi ederler.
• kişinin özelliklerini iyi değerlendirememek.
  
  örn.
  oğlum harcandın buralarda sen
• en yakın arkadaşı garanti olarak senet etmek.
• (bkz: spend)
• biliyorum bir sürü ahlakı ile size gelirler ve biriktirmekten bahsederler.. sevgilileri parayı ya da başka nesneleri... ama harcamanın ekonomisi en iyi hazzı verir.. derim ki anal seks gibidir. bu aldırışsızlık size bana iyi gelir. hayat bile onu harcarsanız avuçlarınızdadır. ubervater olmak için
• para pul değil de zamansa bu eyleme nesne olan, o zaman gerçekten kaybetmektedir insan.
• (bkz: avm)
• genellikle pragmatist yaklaşımlar sonucu bir insanın bir insana yaptığı davranışın argodaki kullanımı.