*

  • harç karma işleminin yapıldığı yer...
    bir de haraç benzeri para alımı işlemidir ki, bayramlarda yapılanı popülerdir. buna da bayram harçlığı denir.
    fakat çimento, kum, çakıl vs. ile yapılan karışımla parasal takviye arasındaki tematik bağlantıyı çözebilene aşk olsun
  • cocuklarin ailelerinden aldiklari maas.
  • hane halkından çalışmayanın, çalışandan aldığı para. bu kişi öğrenci değilse "harçlık" lafı çok itici bir hal almaktadır.
  • çocuklarn haftalığı
  • babadan alması en zor olan şey.. bazen babayı da alabilirsiniz
  • özellikle öğrenciler olarak bir türlü dikkatli harcayamadığımız şey. zırt diye bitiyo, dımdızlak açıkta kalıyoruz.
  • istemesi eziyet harcaması bir kısa an olan aile içi para birimi
  • aile büyüklerinin size gösterdiği manevi değerin maddiyata dönüşümüdür, bir nevi "senden kıymetli mi? feda olsun!" deme şeklidir.

    ailemde doğal olarak babam ve abim harçlık vermekle mükellefti, fakar nerede? bayram harçlığı dışında harçlık veren yoktu ki onu da bi' babam veriyordu anca adet yerini bulsun diye, abim desen hiç yok. ulan durumumuz yoktu sanki, iyiydi o zamanlar da durumumuz. harçlık veren olmayınca gidip hurda toplardım hatta küçükken canım çeken şeyleri alabileyim diye, malûm kimseden hayır yok.

    gel zaman git zaman bir yerden sonra babam denilen adam derslerim harikulâde olmasına rağmen abim askerdeyken eve para verme külfetinden kurtulmak için işe soktu yaz ayı, o ara eve bakmıyordu zaten işlerini bok ettiğinden. yaz tatili bittikten sonra da içeride kalan bir aylığımı annemle beraber benden habersiz alıp bir kısmını da cep harçlığı yapmıştı, öğrenince istedim hakkım olan parayı ama nerede? evin kirasını verdik falan dediler. abim de askerden geldikten sonra uyuşturucu batağına iyicene soktu kendini, yine kendi çalışıp kendi yiyordu. bir yerden sonra da çalışamayacak duruma gelince benim cüzdana el atma cürreti bile gösterdi.

    velhasılı ömrü hayatında bana doğru dürüst harçlık vermeyen, gözlerinde ota boka verdiği para kadar değerim olmayan sözde adamlar benim alın terimi de yemeye başlamıştı, ikisini de sildim hayatımdan evden def ederek. millete sorsan ben suçluyum amk, o kadar da şeyapmasaydın büyüklerine deniyor bir de. ben nerdeyim bu müptezel pezevenkler nerede hesabı yani.
  • cidden komik bir a-nımı anlatayım. yıl 2004. çocuğuz. sabah okula gideceğimiz için her zamanki gibi yine annem ilk akşamdan yatırmış bizi.*neyse kapı çaldı, halam ve eniştem geldi. biz kalkmadık tabi el öpmeye, e kalkmayınca da ayıp olmasın bari uyuyormuş numarası yapalım dedik*. ki kardeşim canı sağ olsun, daha başını yastığa koyar koymaz uyur*:) bu uyudu. ben de yatakta bir o tarafa bir bu tarafa dönüyorum. bunlar ayak üstü uğramışlar, bi-iki saat oturdular. kalkmaya yakın halam sessizce odaya geldi. tabi benim gözler kapalı. lambayı açmadan yastığımı kaldırıp altına bir şey koydu sonra da bizi öpüp gitti. baktım harçlık koymuş. tam 50 lira! ben gözlerimi ovaladım, tekrar gözlerimi kapatıp açıp baktım, ulan valla 50 lira!* olayın heyecanıyla kardeşimi dürttüm, horlayarak uyumaya devam etti. top atsan uyanmaz. hala da öyle. (yani hâlâ :) ama ben nasıl mutluyum. bu sefer de sevinçten uyuyamıyorum. misal babam 5 lira harçlık verirdi, biz onu yeri gelir bir hafta harcardık. anlayacağınız 50 lira çocuk için de büyük için de büyük para. sonra ben düşündüm ulan halam bu parayı vermez ki bize. içimde fırtınalar kopuyor. (bkz: satürn'deki dev kasırga) bir yanım "yok la verir neden vermesin?" diyor, diğer yanım "durduk yere 50 lirayı niye versin la" diyor. yani vermez abi halam, 50 lira vermez yani. şimdi sorsam kardeşim de vermez diyecek... en azından sabah mutlu uyanayım, çocuğu da 50 lira için uyandırmayayım diye yattım uyudum. sabah oldu, kahvaltıda bile bunu düşünüyorum. acaba verdi mi vermedi mi? annem dedi ki; "süzülüp durma hadi, kahvaltını bitir." neyse okula gittik. ben nasıl rahat hissediyorum. hâlâ da öyleyim (cebimde param varsa, kendimi güvende hissederim) neyse uzatmayayım, eve geldim anneme açtım konuyu. anne dedim böyle böyle, halam sanırım 5 diye 50 lira verdi karanlıkta. acaba götürsem mi? annem; belki "pazar parasıdır"kadının belki "yün parasıdır" ( ip mip- şiş miş - örgü mörgü parası biriktirir kadınlar ) en iyisi götür sor sen. çaresiz götürdüm ertesi gün. çaldım kapısını, "hala! sen bize harçlık vermişsin ama bu çok değil mi ya sence de?" dedim, "anaaam! halam o benim yün param" demez mi gülerek. ben de güldüm, acı acı... he dedim hala, al paranı. dur bekle dedi. gitti 5 lira getirdi çantasından. kardeşinle paylaş tamam mı dedi. ben para bozdurdum resmen, merdivenleri arkama bile bakmadan indim. içimde bir his var ama gurur desen değil, mutluluk hiç değil, hüzün mü belki evet! biraz da hüsran! böyle karışık karman çorman bi duygu yoğunluğuyla eve gittim.
    - anne! insanın akrabalarını tanıması ne kötü şeymiş... dedim.
    annem güldü.
    bu da böyle bi anımdır.
    edit: eksik kelime ekleme, düzeltme
hesabın var mı? giriş yap