• türkiyede arap harfleribin yerine latin alfabesinin kullanılmasını sağlayan devrim. 1928'de gerçekleştirilmiştir.
  • 1928 yılında yapılan batılılaşma hareketi. bir gecede 20 milyon insanın cahil kalması, binlerce kütüphane ve milyonlarca kitabın birden bire atıl bir hale gelebileceği düşünülmeksizin tepeden inme devrim.
    klasiklerden küçük prens'te de geçen hadise. böyle bir atılımla dünyada biriciğiz. bizden başka yok.
  • 1 kasım 1928'de latin esasindan alinan harfler tabi türk dilinin ozelliklerini belirten bir hale getirildikten sonra "türk harfleri" adıyla 1353 sayili kanunla kabul edilmiştir.
  • bir benzeri gectigimiz sene icinde (2001) azerbaycan'da gerceklesen -bir gecede farkli bir alfabe ve insanlarin sabah hicbir anlam ifade etmeyen gazetelerle uyandiklari- turkiye'nin "sonradan" dunya ile yakinlasmasini onemli olcude kolaylastiran ataturk devrimlerinden biri.
  • (bkz: cemal pasa)
  • 'olmasaydı ne olurdu?' diye ön yargıları bir kenara bırakıp sormamızı gerektiren inkılap.
    fakat latin alfabesinin de 'münevverliğimize' hallâl getirdiğini iddia etmek, hele bir gün önce memlekette 20 milyon okuma yazma bilen, cahil olmayan insan olduğunu iddia etmek çok da gerçekçi değildir!
    hal-i hazırda 20 milyon okur-yazarımız var mıdır?
    ayrıca latin alfabesi de gayet güzel yerini bulmuş, iş görmektedir.

    abukluk, harf inkılabınında değil; arkasındaki ideolojidedir:

    arap alfabesinin 'ilkel' belletilmesinden; eski yazılı kitapların yakılması-saklanması ve hatta geleneksel sanatlara varana kadar 'kültür' damarının dumura uğratılması gibi.

    yoksa latin alfabesi daha 'pratik' ve daha 'sahih' diye biz daha sathi ve daha cahil olmamışızdır.

    ancak beyinlerimize 'arap alfabesinin zorluğu ve ilkelliği' öylesine kazınmıştır ki; eski türkçe öğrenmeye kalkanlar bu farklı alfabenin sistemini anlamaktansa eleştirmeyi maharet sayarlar; harflerin her zaman aynı sesi vermemesini keyfilik zannederler.
    bununla berarber batı lisanlarının bir çoğunda da olan bu tarz 'zaifiyetleri' pek güzel hazmederler. (bkz: ben kendim)

    hulasa, latin alfabesi terakkimize mani değildir!
    allah emeği geçen herkesten razı olsundur...
  • nekropsi'nin güzide bir parçası.

    'ateşe tapan bir kimseden satın alınan bir inek yeni sahibine kendisini sağdırmassa, yeni sahibi ateşe tapanlar kılığına girebilir... yaşayııın, ne demekmiş bu? gelmekte olan harf devrimi' sözleriyle başlar.

    (bkz: kötüsü gider iyisi gelir)
  • bu "devrim" türkiye insanının bin senelik mazi ve kültürle bağlantısının kopmasına istemeden veya bunu gözardı ederek neden olmaktan ziyade, doğrudan bunu amaçlamıştır. tartışılması gereken, bu kopuş amacının, hedefinin pratik faydası ve ahlaki doğruluğudur.
    latin alfabesinin arap alfabesine herhangi bir üstünlügü yoktur. ikisi de aynı kökten gelirler (bkz: fenike alfabesi). arapça alfabeye elifba denmesi, alfabe-elifba benzerliği dikkatimizi çekmektedir sanırım. arap alfabesinin türkçe'ye uygunlugu çok daha az maliyetli bir "devrimle", bir reformla, alfabe değişikliği yapmadan mümkün olabilirdi. hal-i hazırdaki alfabenin* de bir çok yetersizliği olduğu iddia edilmektedir. veya çin'in 2500den fazla piktogramdan oluşan, ses veya heceyi sembolize etmeye dayalı olmayan felaket alfabesini 3000 yıldır kullanmakta olmasına (dünyada en uzun süredir kullanılan alfabe), bir çok durumda geçmiş ve geleneğe saygı gibi endişeleri burjuvalık olarak değerlendiren komünist devrimin dahi ikinci dünya savaşından sonra iktidara geldiğinde buna dokunmadığına dikkat edebiliriz. hakeza japonlar da kılık kıyafet, toplumun toptan dönüştürülmesi konusunda bizdeki kemalizm benzeri bir deneyimi meiji döneminde yaşadıkları halde, arap alfabesine göre öğrenmesi ve kullanması onlarca defa daha zor "elifba"larını terketmemişlerdir. kısacası harf devrimi, okuma yazmayi artırma, bilimde ilerleme vs. gibi pratik gerekçelerle değil, milleti bir medeniyetten bir başka medeniyete dahil etmek amacıyla *, simgesel amaç ve gerekçelerle yapılmıştır, kılık kıyafet devrimiyle şapka devrimiyle aynı niteliktedir. bence pek iyi bir fikir değildir ama tek başına ele alındığında çok da fena olmamıştır zararlılık açisindan, yani şu "geçmişimiz ve devasa tarihi birikimimize" erişimimizi engellemek açısından.

    edit: bu çok da zararlı olmama konusunu açmak gerekirse, geçmişe erişimimizi tek başına alfabe devrimi engellemez, eğer geçmiş çok değerli ve hacimli bir birikimi içeriyorsa arap alfabesini okur hale gelmek lisedeki bir öğrencinin 3 gününü alır, isteyenin eski medeniyete ulaşmasına kanuni bir engel konulmamıştır. bu "devrminin" ardındaki niyet sembolik olduğu, ülkenin semboller dünyasını ilgilendiren bir şey olduğu gibi zararı da aynı niteliktedir.
hesabın var mı? giriş yap