• harman eylemini yapmak (bkz: harman/#28634487).
  • harman kaldırmak işlerinin ana kısmı. harman dövdükten sonra çeçi ve samanı da eve/ahıra taşıdığınızda, iletip depoladığınızda harmanı kaldırmış olursunuz.

    harman, ekinin işlenmek üzere bir merkeze yığılması, aşağı yukarı konik bir şekilde dikilmesi demektir. [harman dövmezden önce harmanın tavlanması, dövmeye hazırlanması gerekir. patoz kullanımından sonra bu biraz gereksiz hale geldi ama özgün işlemde öteki de atlanmazdı. bunda iki ana terim var. harmanı ağıla almak ve harmanı kabaya almak. ağıla almak harman öbeğinin dış çeperine bir geniş halka daha elle, dirgenle dış katman üretmek. ana koniyi bu yolla azaltmak, alçaltmak demektir. ağıla almayla kabayla ağıl arasında su arkı gibi insan eninde bir boşluk oluşturulur. havalandırma, tavlama işine yarar. harmanı kabaya almak ise tipik harman görüntüsü vermek, koniyi dikeltmektir. kabadan ağıla ekin atma tam harman dövme sırasında öküz döveni veya at çatması kullanılıyorsa dövenin veya atların ayakları altına ufak ufak ezilecek, dövülecek ekinleri atmak biçiminde de yürütülür. genel tablo görsel olarak uzaktan sombreroyu andırır.] burada bir çiftçi atasözü güzel özet sağlar: "harman gabarı, ileşber gubarı." (harman kabarır*, ileşber [rençber] kubarır**.)

    harman dövmek/harman döğmek ise o yığıntının işlenmesi yani sapla samanı ayırmak işi demektir. bunu eskiler çılka hayvanlarının ayaklarını kullanarak da yapıyorlardı; çatma dövmek atları eşgüdümle birarada koşturarak ekini ezmek, sapını ufak parçalara ayırmak, danelerin daha sonra savrularak ayırılması için sapların yani samanın arasına çıplak birimler halinde karışmasını sağlamaktı. [eskilerden anamın verdiği bilgiye göre atların çatma dövmesiyle elde edilen saman daha yumuşak (bkz: yuryumuşak), döveninkinden de, patozunkinden da daha nitelikli olurmuş.] samanı daneden ayırma işine de harman savurmak denirdi. sonra ağaç aygıtın alt zeminine çakmak taşları döşenerek kıyıcılık sağlanıp o harmanın üstünden öküz çiftinin çektiği döven geçirilir oldu. ondan sonra mekanize dönem başlıyor. ilk patozlar traktörün şaftının yardımıyla ekini içine alır, yutar, öbür tarafından/ucundan daneyle karışık saman olarak dışarı verirdi. bunun görsel bir örneği galiba erden kıral'ın bereketli topraklar üzerinde filminde var. daha donra döğer savur/döğersavur dediğimiz patozlar çıktı. bunlar ham ekini doğrudan ayrılmış dane ile samana ayırıyordu. savururken samanı minik bir dağcık olarak borusuyla yakın mesafeye ilkiyordu*, üfürerek saman sıkıştırıyordu.

    o saman daha sonra eşek, katır veya traktör römorkuyla evin ahırına taşınacaktır. dane/tene tertemiz çıktığından samanın aksi yönünde bir alanda branda veya çul üstünde çeç olarak birikir/ilkilir. daha sonra bu çeç kilelenerek ölçülür, miktarı belirlenir ve evin ambarına gene çuvallar içinde eşekle, katırla veya ölçülmeden traktör kasası/römorkuyla taşınır. o yerde biriken harman tanesine sevgiyle, gururla yer bereketi derler bir de. çünkü insan kabaca tahmin eder, diyelim ki çulda 5 mut buğday birikti öngörürsün. kilelerken ölçüsü çıkar 5.5 mut veya 6 mut. sonradan umduğundan az çıkmasın diye köylü ya az öngörür ya gerçekten az zanneder çeçteki miktarı. harman sonu şenlikleri de vardır, yapılır ama harman döğmek bütün yılın terinin karşılığının alındığı, gururlu yorgun savaşçı anıdır. gerçi ambara girmeden buğdayım var deme derler. ürünün başına her aşamada bir aksilik gelebilir. o ambar anı da kesin son değildir, ama ortak kabul, ambara buğdayı soktuktan sonra köylü rahatlar. gelecek seneyi düşünecek mecal bulur.

    kontaşlar hakkında 'bir oturup [evmez davmaz] ekmek yemeleri* olmasa, bir de birer kutuyla işemeye gitmeleri olmasa hızmat dayanmaz bunlara.. akşama kadar harman döğ,' denmişliği varmış.

    "pordostunu* aldım, teşekkür eder ellerinden sıkarım. inanmazsan çok üzülürüm, ama borcumu harman kalkar kalkmaz..." tomris uyar - sesler yüzler sokaklar

    (bkz: tarlada çalışmak/@ibisile), tınas, çukur çeylen, yabasa, yaba, dartı, çekkel
    (bkz: harman yeri)
    (bkz: hasat/@ibisile)
    (bkz: kızak/@ibisile)
    (bkz: harman döven öküzün ağzı bağlanmaz)
    (bkz: har vurup harman savurmak/@ibisile)
    (bkz: tutulan öküz döver çatmayı)
    (bkz: harman yakmak)
    (bkz: saman/@ibisile)
    (bkz: orak biçmek/@ibisile)
    (bkz: ıraflamak)
  • çocukken çok kez şahit olduğum yorucu eylem. 40 derece sıcağın altında o buğday destelerini kaldırıp kaldırıp römorka atmak, ardından patoza vermek...

    ben ise akşama kadar patoz denilen mekanik alet tarafından ayrıştırılmış buğday tanelerini çuvallara doldurmak ile görevlendirilirdim. patozdan çıkan, tene yapışıp kalan ve vücudun içine giren toz ve samanın haddi hesabı yoktu.

    günün sonunda her şey bittikten sonra ağır işi ben yapmadığım halde yine de bir başarmışlık hissi verirdi.
hesabın var mı? giriş yap