• nazım hikmet'in dedesinin adı.

    sultan ikinci abdülhamid tarafından 1890'lı yıllarda amerika kıtasına gönderilmiştir. amaç ise abd'deki ispanya-abd iç savaşını takip etmek. yıldız sarayı arşivlerindeki bir belgeye göre kendisi yaralanmış, küba'da tedavi görmüş ve sonrasında görevini tamamlayıp ülkeye dönmüştür.
  • erenköy’de bir okul yaptırmış. ama hangi okul olduğunu araştırdım. bulamadım.
  • haziran 1917 - mart 1918 arasında, edebiyat-ı umumiye mecmuası'nda türk dili ve tarihi üzerine yazığı yirmi bir makale toplanıp kitap haline getirilen osmanlı paşası.

    hasan enver paşa her şeyden önce türklerin sarı değil beyaz ırka mensup olduğunu savunmuş:

    "...türkler ile çinliler arasında ırken hiçbir münasebet olmayıp türkler avrupalılar gibi cins-i ebyaza dâhildirler ve bundan maada türk kavmi cins-i ebyazdan madut ve akvam-ı sairenin en kadimidir." (s. 18)

    çinliler ile mesafeyi koyduktan sonra ardından moğol ve tatarları eski türklerin devamı olarak görmüş:

    "moğollar ve tatarların babaları eski türkler ise de türklerin babaları moğollar veya tatarlar değildir." (s. 18)

    "niçin kendimizi çin zamanı billelim? ne için ırk-ı ebyaza mensup olan bu kadar milel ve akvamın ecdadı bulunduğumuz avrupa'nın en kadim sekenesi olduğumuz halde kendimizi ta çin hududundan gelmiş moğolların evladı tanıyarak avrupa ve anadolu'da malik olduğumuz bunca hukuk-ı milliye ve tarihiyemizden vazgeçelim? hâlbuki biz, türkler, şimdiye kadar moğollardan zarar ve ziyandan başka bir şey görmediğimiz gibi şimdi de kendimizi onların evladı olarak ilan etmekle menafî-i milliyemizi bütün büyü mahv ve berbat ediyoruz. biz moğol evladı değiliz ve çin ile hiçbir münasebet ve alakmız yoktur. biz moğolları türklükten çıkarmayız. o9nları kardeş biliriz. fakat vatan-ı aslîmiz çin ve çin hududur değil, belki asya-yı vusta, turan, avrupa ve anadolu'dur. dinimiz islam olduğu hâlde biz ırken avrupalılara en ziyade yakınız." (s. 170-171).

    "asya-yı vusta"nın önemini şöyle belirtmiş:

    "eski türkler en kadim zamandan beri acmistan ve hindistan'ı taht-ı tahakkümlerine almış oldukları hâlde turan'ı hiçbir kavim zapt ve teshir edememiştir. hatta bugüne gelinceye kadar hindistan'da türk hükumeti asar ve bakayası mevcut olduğu gibi iran'da ise hâlâ icrayı hükumet eden bir türk sülalesidir." (s. 116)

    türklerin "avrupalılığı" tezini şunlarla kuvvetlendirmeye çalışmış:

    - "trak kelime-i kadimesinin dahi türk kelimesinden münharif bir isim olması akla pek karibdir." (s. 147)

    - "pelajların dahi esasen barbar ve türk oldukları sübut bulnunuyor." (s. 147)

    - "daklar veya daylar ile trakların cetler ile hemcins bulunmaları ve binaenaleyh skit yani türk olmaları son derece ehemmiyet-i tarihiyeyi haiz bir hakikat olup bu husus atide görüleceği üzere pelajları ve kadim yunanistan'da sakin olmuş olan sair akvam-ı meşhureyi dahi türkleştirir." (s. 151)

    - "bizce kadim yunanîler, hintler ve acemler gibi asya kıtasında yani anadolu'da teşekkül eylemiş ve ırk-ı ebyaza mensup bir kavm-i cenubî olup bu kavim lisanıyla beraber yunanistan'a gitmiş ve oradaki akvam ile tesalüp eyleyerek malum olan elen milletini meydana getirmiştir." (s. 188-189)
hesabın var mı? giriş yap