• ben 9-10 yaslarindayken bizim eve hem babami hem de abimi gormeye gelen profesor doktor. ayrica abimin universiteden arkadasi olan hakan yazici'nin babasi olur kendisi. hakan yazici babasinin izinden gitmekten caymis onun yerine yaklasik ayni zorlukta olan bir meslegi, hukugu secmistir kendisine. eger yanlis hatirlamiyorsam bir de muayenehanesi var moda'da.
  • "sacmalama izzet!" diyebilen insandır.
  • eskiden bahariyede oturan profesör. iyi satranç oynardı
  • romatoloji servisinin cerrahpaşada dillere destan çarşamba vizitlerinden haberi olmayan bir internün, 8:30'da başlayan vizite 9:30 da son anda katılmasından bir saniye falan sonra hasan hoca internü yaklaşık 30 kişilik vizit gurubunun içinde farkeder.

    - delikanlı..
    + efendim hocam?
    - akşamdan mı kaldın sen?
    + hebe.. hön.. kem..
    - çabuk geldiğin yoldan geri dön. bir daha da kravatsız gelme.

    öğrenci 9:30 da gelmiş olduğunu unutur ve tamamı kravatsız vizit gurubundan uzaklaşırken "oha lan. kravatım yok diye kovdu beni" diye düşünür. hoca vizit gurubuna, internü odasına göndermelerini söyler. intern sinek kaydı traş olur gider. odaya girer. hoca kapıyı kapatmasını söyler. intern "ahanda sçtk" diye düşünür. hoca interne iyice yaklaşır. "bak delikanlı. ben haftada bir gün vizit yapıyorum. o vizitte yılların tecrübelerini aktarıyorum. sen kakmış 9:30 da geliyorsun. üstelik ne yaptığının farkında bile değilsin" der. intern mazeret uydurmanın fayda etmeyeceğini anlar. "hocam ben internlüğümün başından beri her gün 8:30 da geliyorum. bu gün uyuyakalmışım. mazeretim yok. özür dilerim" der. hoca bi an durur. "tamam. özrün kabul edildi. gidebilirsin" der. intern odadan çıkar. olayı arkadaşlarına anlatır. hocayı tanıyan herkes ucuz atlattığını söyler.

    serttir, çabuk parlar ama affedicidir hasan yazıcı.
    tembeldir, uykucudur ama hatasını bilir intern.*
  • müthiş bir doktor, hoca. öğrencisi değil ama hastasıyım. hastaları ile diyaloğu sert ama bu sertliği oldukça haklı nedenlere dayandırdığı ve bunları da hastasına açıkladığı için hiç acıtmıyor. hastasını gerçekten dinliyor, moral veriyor. seviyorum ben bu adamı. müthiş bir de sekreteri vardır moda'daki muayenehanesinde, o da çok sempatiktir.
  • tıp camiasında hocalara ayar veren hoca olarak da bilinir.

    behçet hastalığı dendiğinde benim aklıma ahmet gül gelir orası ayrı.
  • emekli olan hoca. hatta bu akşam veda yemeği varmış..
  • iki gün önce cerrahpaşa'da verdiği son dersine girdiğim hoca*. keşke bütün hocalar böyle olsun dedirtmiş, bulduğum gün kaybettiğime üzmüş, yaşına rağmen işine karşı sevgisini ve heyecanını kaybetmemesiyle etkilemiştir beni.
    kendi alanı olan behçet hastalığı hakkında, ''bırakalım behçet'i türk buldu şovenizmini de biz işimize bakalım.'' yorumunu yaptı ki, biz de türküz diye bununla övünüp durmamız bence de saçma.
  • işlerinden ötürü bir dersinin ertelenmesiyle son dersini dün 7.30 da 2. sınıflara vermiştir.evet efendim dün gece 1.30 da yatılmasına rağmen ve 10.30 dan önce derse giremeyen bir beden olarak 5.45 de kalkılmış 6.45 vapuru son anda yakalanmış ve amfide 7.30 da yerimizi almışızdır.ve sunu belirtmeliyim ki o ders 6.30'da da olsa yine giderdim.çok şey bilip az ve öz anlatmak,diğerlerinin 120 slaytta anlatamadığını 12 slaytta anlatmak ve ötesi hayata dair,mesleğe dair,bilimselliğe dair çok şey öğretmek.bilimin ışığında bilimsel dogmaları,tabuları yıkarak yolunda yürümüş bir hoca.her ne kadar abilerim ablalarım sert olduğunu,bilgisizliğe tahammül edemediğini söylese de ben onun yanında staj yapamayacağıma yanarım.varsın herkesin önünde rezil etsin beni.ülkemizde bozgunculuğun,yoksul hakkı yemenin,adaletsizliğin,kokuşmuşluğun,yozlaşmanın bir emekliliği yokken bilim insanlarının ipinin çekilmesi ve yetişecek hekimlerin performansla,özel sermayenin kucağına oturtulan sağlık sistemiyle ve daha birçok yenilikçi yaklaşımlarla kanatlarının kırılması.ama yine de ben böyle hocaları görünce bu mesleğe daha çok aşık oluyorum.biz de az ama derin izler bırakan hasan hocalarımız sayesinde.
  • hasan hoca asabidir falan ama, çok zekidir, gerçek bir bilim adamıdır, her zaman örnek alınan kişidir, başka bir örneği ve benzeri yoktur, onu tanımak da büyük şanstır. hoca dürüstlük konusunda çok hassastır. hassasiyetiyle ilgili çok uzun örnekler verilebilir. özet geçmek gerekirse son dersinde etikle ilgili önermeleri şunlardır:
    1) yalan söylememek etiğin baş kuralıdır, ama eğer söz konusu olan haydutlardan kaçan kişiyi saklamak ise "evde yok" demek mubahtır.
    2) kusursuz kul olmaz. onun için insanlardan katışıksız şekilde etiğe uygun davranmalarını beklemek gerçekçi olmaz.
    3) çekimser oy da diğerleriyle eşit değerdedir. "bizden değilsen bize karşısın" mantığı etik değildir.
    4) iki kötü bir iyi yapmaz. "fransızlar da cezayirlilere yaptı..." söylemi diğerlerini hiçbir şekilde kurtarmaz.
    5) etik değerler yöreye göreceli olamaz, ama kutsallarını aşağılayan karikatürleri afganistan'a yaymak da etik değildir.
    6) etik açıdan bakıldığında kanun önünde herkes eşit değildir. diğerleri açabilir, ama siyasilerin ya da kamusal kişiliğe sahip kimselerin kendilerini eleştirenlere karşı manevî tazminat davası açmaları etikle bağdaşmaz.
    7) karar nisabı ile toplantı nisabı karıştırılamaz.
    8) ıslığı çalan, "kral çıplak" diyenler açık konuşur; "muhbir vatandaş" açık konuşmaz. ıslığı çalanın korunması etik, muhbir vatandaşın korunması ise değildir.
    9) bilim yönteminde etik, teoriyi doğrulamayı değil çürütmeyi esas alır.
    10) aşırmanın hiçbir şekli etik değildir.
    link verelim de intihal olmasın: -silindi-
    edit1: intihalle suçlanan ancak vefat etmiş kişi isimleri çıkarıldı
    edit2: kaynak fetö davasından tutuklanan şahin alpay’ın zaman gazetesinde yazdığı bir makaleye dayanıyordu. geriye dönük arşive erişim engeli olduğundan kaynak kaldırıldı.
hesabın var mı? giriş yap