*

  • köy enstitülerinin en namlısının şimdiki adı.

    okulun geçmişinianlamak için bir fotoğrafa bakmak gerekir. siyah beyaz bir fotoğraf. 14 -15 yaşlarında kara yağız, yamalı elbiseli bir anadolu delikanlısının bozkırın ortasına çaktığı tek bir kazık. çocuk elindeki beşlik balyozu arkadaşının tuttuğu kazığa indirmek üzere kaldırmıştır, arkadaşı objektife bakar acı bir gülümsemeyle. bir arkadaşları daha vardır yanlarında, sol elini gayriihtiyari hazırol vaziyetinde çizgisi belli olmayan pantolonuna yapıştırmış. henüz enstitü kıyafetlerini giymedikleri, köyden çıktıkları giysilerle okullarının inşaasına giriştikleri anlaşılır. büyük ihtimalle çekilen ilk fotoğlarıdır onların. kanımca köy enstitülerini en iyi anlatan fotoğraf budur. bozkırın ortasına çakılan tek bir kazık.
  • babamın mezun olduğu okul.
    bu okul ve babam sayesinde arkadaşlığı öğrenmiş olabilirim. babamın bu okuldan mezun öğretmen arkadaşlarının her biri farklı şehirlerde. her yıl bir arkadaşlarının bulunduğu şehirde 3-4 gün toplanıyorlar. bir keresinde ankara'ya gelen bu grup öyle güzel göründü ki gözüme anlatamam. yakın zamanlarda yine toplanacak olan bu güzel insanlar benim ileride olmak istediğim vefa seviyesindeler.
    özeniyorum sözlük, liseden görüştüğüm kimse yok bile :( bari üniversitedeki arkadaşlarımla böyle kalabilsek...
  • eski fetöcü okul. öğrenci kitlesi çorum yozgat çankırı'dan gelirdi diyim siz anlayın. erkek öğrencileri ya sözde ülkücülerdi ya da okuldan sonra makrube yemeye giden, dershane olarak maltepe, fem yardıran, sohbetler düzenleyen, okulun konferans salonunda (bkz: okul yönetiminin de izniyle tabi) bilim içerikli konuşmalar yapacaklarına kutlu doğum kutlayan tiplerdi. ülkücülerin hepsi kaba saba kendilerini bi bok sanan, yemekhane sırasında kızların önüne geçen, kundura giyen çirkin tiplerdi hepsi. kızları da köyden indim şehre tiplerdi ilk geldiklerinde bileklerinde olan lise eteklerini gitgide yukarı çeker, kendilerini ispat etmek için biraz ezik gördükleri tipleri ötekileştirmeye çalışırlar, en büyük amaçları reis tavlamak olurdu. kendinden bir yaş bile küçük öğrenciye "dönemcilik" denilen abla-abi muamelesi yapılır ve saygı görülmeye çalışılırdı. bu muamele öyle sandığınız gibi korumacılık yönünden değil gidip yiyeceğini izinsiz alma arada sataşma laf atma üzerinden prim yapmadan bahsediyorum. aynı hapishanelerde yaşanan üst-alt ilişkisi gibi.

    yemeklere öğrenciler birbirini sikmesin diye şap atılırdı. bu oç katkı maddesi yüzünden hormonlarım bozuldu aq her yerimde kabarcıklar çıkardı alerji olurdum. kimbilir kaç kişide daha böyle ciddi alerjik reaksiyonlar oldu ama okulun sikinde değildi tabi.
    şöyle güzel tarihi olan bi okulun içine müdürler sıçmıştı. bakımsızlıktan ölürdü binalar. laboratuvarlar derslerde kullanılsın diye kılını kıpırdatmaz- yurtlardan çıkan fare haşere vs gibi olaylara kesin çözüm üretmezdi oç yöneticiler. hapishane gibi yurt mu olur aq evlatları.

    hocaların hepsi yarın mezara girecek tiplerdi. 10 yıl önce emekli olması gereken tipler burda hala öğretmen olarak çalışırdı. dersler gırgır şamata geçerdi. sıkıntı yaşayan öğrencilerle kimse ilgilenmezdi. 2010 lu yıllarda rehberlik öğretmeni olarak çalışmış orospu şenay vardı mesela. öğrencilerin yaşadığı sıkıntılarla ilgilenmektense çay içmeyi sürtmeyi tercih ederdi.

    öğrencilerin taşo baba dedikleri benim ise mal dediğim kendi kendine ders anlatan mehmet taşkıran hocamız vardı. derste arkada batak atılırdı bu mal ise ygs matematiği dinlemeye çalışan ben gibiler için bile sınıfı yönetme ihtiyacı duymadan kendi kendine ders anlatırdı. daha iyi bir üniversite kazanamadıysam bu senin suçundur hakkımı helal etmiyorum koca göbekli şişko.

    coğrafyacı muzafferin eşi hülya vardı okulun hemşiresiydi. rapor alıp revirde dinlenme ihtiyacı duyan hasta öğrencilere bağırır çağırırdı bu kaltak. hakir görürdü. ha birde bağırıp çağırdığı tipler etrafta penguen gibi gezen ülkücüler ya da saçını düzleştirdi diye güzel olduğunu sanan kezbanlar değil, gariban köy çocuğu öğrencilerdi.

    bülent diye kendi esprisine kendi gülen zeki olduğunu sanan bir türkçecisi, her ders anlatışında uykuya dalmamak için kolonya kokladığım edebiyatçı adil hocası vardı. bu tipler milenyum çağı 2010'lu yıllarda hababam sınıfı tarzı tiplemelerdi. hepsinin mal olduğunu bi sikime hocalık yapmadığını ben bilirdim ama yukarıda bazı sikik özelliklerini saydığım öğrenciler ooo x baba ooo y hoca diye laga luga yapıcaz diye bunun farkına varmazlardı. gerçi bu salaklıklarından hepsinin kazandığı en iyi bölüm ahi evran üniversitesi sosyal bilgiler öğretmenliği oldu :d

    bu kendi pisliğinde boğulmaya mahkum lisede 3 yıl okuduktan sonra yeter lan diyip ayrılıp başka nezih bir liseye geçiş yapmam hayatımda aldığım en iyi kararlardan biriydi sanırım. geçen noldu lan o liseye o liseden mezun tiplere diye küçük bir facebook araştırması yaptım aynıymış :d benimle aynı yıllarda okumuş kızlardan çoğu daha 20 yaşında hayatının tek amacı olan evliliği yapmış kocasının koynunda. en kendini geliştiren x üniversitesi y öğretmenliğini kazanmış kpss kazanma hayalleri kuruyo. erkekleri ise ya nargileci tipler olmuş şahiniyle facebook a fotoğraf atmış ya da eski fetöcülerden olduğunu gizleme telaşında.
  • (#116895641) gecenin bu saatinde hasanoğlan bi taraflarına batmış gavat beyanıdır. okulun yatılı olmasını, öğrencilerin gençlik hevesi bir şeylere ilgi duymasını fırsata çevirmiş (o zamanlar adı fetö bile olmayan badem bıyıklı tipler tarafından), hafta sonları playstation olan yurtlara insan götürmek için çırpınan tipler vardı, hafta içi sohbet adı altında okul arkasındaki yurtta(cemaat yurdu) sohbetten sonra lahmacun pide var diye insan toplanırdı. bunlar doğru da bunlar var diye okul toptan fetöcü mü oldu. sana bir şey anlatmak için çırpınan hocalar beş para etmez mi oldular. en başından siktir olup gitseydin 3 yıl durdum kaçtım gittim diyor. yazık yani bilmeyen dostlar için anlatayım bu yazarında lanet olsun topraklarına bastığını düşündüğüm 2010 yıllarında ankara nın sayılı nitelikte eğitim kalitesine sahip olan bir okuldu. okulun içerisinde müzesinden tutun amfi tiyatrosuna kadar mevcut.
  • 91-95 arası okudum bu okulda.

    2000 ve sonrası yazılan hiçbirşey yoktu.

    okul arazisi şuan en iyi birkaç ünv ile yarışır durumdadır.

    - sinema salonu
    - açık hava tiyatrosu
    - resim atölyesi binası
    - fen binası
    - müzik binası (kuyruklu piyanolar ile )
    - fırın
    - sıra üretim ve tamir atölyesi
    - yüzme havuzu
    - kapalı spor salonu
    - meyve bahçeleri
    - ineklerin bakıldığı ahırlar
    - arı kovanları
    çam ormanı içinde, daha sayamadığım birçok bina.

    türkiyede eşi benzeri olmayan bir okuldu.
    şimdi fen lisesine dönüştürülmüş sanırım. eski şaşalı günleri yok maalesef.
hesabın var mı? giriş yap