• halk arasında boklu dere olarak bilinir. sincandan kayaşa kateder ankara' yı.
  • (bkz: hatip dicle)` :bilinc akisi`
  • ekrem barlas zamanında (1969-1973) üzeri tamamen kapatılmıştır.
  • hatip çayın öte yüzü ılıman,
    bulvarlar çakırkeyf yenişehirde
    karanfil sokağında gün açmış
    hikmetinden sual olunmaz değil
    "mucip sebebin" bilirim
    ve "kafi delil" ortada...

    (bkz: ahmed arif)
    (bkz: karanfil sokağı)
  • ankara’nın kuzeydoğusundan kalecik idris dağı’ndan doğar ve ankara’ya doğru ilerler. kent merkezi en yakın teması kayaş tarafından mamak’a girince olur. mamak’ı boydan boya kat eder ve altındağ’da meşhur bent deresi adını alır. sonrasında etlik tarafında çubuk çayı ile birleşerek ankara çayı’nı oluşturur. ardından da ver elini sakarya nehri.

    şu anda çay gerek üstü kapatılarak gerek beton duvarlarla sıkıştırarak görünmezleştirilmiş durumda. mamak içinden geçen bazı kısımları kokar vaziyette ve dere yatağı çöplerle dolu vaziyette. yani çayın kendince oluşturduğu bir canlı ekosistemi varsa o da insan eliyle mahvedilmiş durumda.

    hatip çayı, kayaş’tan sonra üreğil mahallesi civarında tabanını genişletir. bu genişleme alanında şu anda toki’nin en az on katlı yapıları var. merak ediyorum direkt vadi üstüne bu yapıların yapılmasının sebebi nedir? yıkılmış eski gecekondular bile yamaçta konuşlanmışken hem de. bu binaların tabandan su alıp almadıklarını merak ediyorum.

    çay zaten 1957’de taşmış, yatağı üzerindeki yerleşim yerlerini boğup resmi rakamlara göre 133 kişinin canını almış. bu çayın yatağında bir gezinti yaparsanız aynı boyutta bir sel gerçekleşirse aynı sonuçlar ortaya çıkar gibi geliyor bana. selleriyle meşhur boğaziçi mahallesi de sularını bu çaya boşaltıyor.

    bu çayın belli kesimlerinde ekosistem canlandırması yapılması, suyun ve yatağın temizlenmesi, istinat duvarları arasına hapsetme anlayışının terk edilmesi kentsel peyzajda da canlanmaya yol açabilir. kent içinde ilerleyen yeşil bir şerit, içinde kuş sesleriyle bozkırla özdeş bir kente hayat verebilir bence. ankara derelerinin yok sayılmışlığı benim zoruma gidiyor.

    edit: çocukluğu 50’li yıllarda gülveren’de geçmiş birisiyle konuşma fırsatım oldu. 1957 yılındaki taşkında ilkokula gittiğini, felaket gününü hatırladığını ifade etti. dereden akşama kadar ceset toplandığını, çocuk haliyle her şeyin aklına işlediğini söyledi. kayaş kapsül fabrikasından da cephaneler sele kapıldığından dere kenarında askerlerin devamlı nöbet tuttuğunu da ekledi.
hesabın var mı? giriş yap