hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları *
-
on bir yaslarindayim, ankaranin soguk, sulu kar yagan bir gunu, anafartalar caddesinden yukari samanpazari'na dogru yuruyorum. ayakkabim su aliyor, donuyorum. annemin kendi eski paltosunu ters yuz edip diktigi manto kuculmus, kamcilarcasina esen sulu sepkene dayanacak gucu yok, aglamaya basliyorum. bir ayakkabicinin onunde duruyorum. vitrindeki piril piril botlara, cizmelere bakiyorum. her zaman fazla mesai yapan, yaz gunleri acik sinemada cekirdek esliginde seyredilen yesilcam filimleriyle beslenen hayalgucum magaza sahibini cikariyor kapinin onune, aysecik misali boynumu bukuyorum, ayakkabima bakiyorum. "ah cocugum, ayaklarin cok islanmis, sana ve bir corap ve ayakkabi lazim" diyor yasli amca. kalin bir cift corap veriyor, eski ayakkabilari ve coraplari cikariyorum, kalin yun coraplari giyiyorum, onume dizdigi ayakkabilardan en guzelini secip giyiyorum, simdi biraz isindim diyorum, aysecikvari gulumsuyorum magaza sahibine.
birden bir ses duyup irkiliyorum, "ne duruyorsun orada iki saattir vitrinin onunde? cekil ordan, maymun mu oynuyor burada".
o zamanlar hayal ettigim seylerin ancak filimlerde oldugunu, gercek hayatta olanlarinsa baska nedenlerden oldugunu daha bilmiyorum.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap