• “hayatın anlamı nedir?” sorusu, binlerce sene önce hakikatin, hikmetin peşine düşen antik yunan filozoflarının dahi zihnini hayli meşgul etmiş (muhtemelen onlardan öncekileri de etmiştir ancak kayıtlarına ulaşamıyoruz). örneğin platon hayatın anlamını ‘daha çok öğrenmek’ olarak belirlemiş (ben de o fikirdeyim). aristo ise ‘iyi insan olmak’ demiş. anisthetes ‘basit bir yaşam’, (hedonizmin kuramcısı) aristippus ne pahasına olursa olsun ‘zevk’, epikür ise ‘dostlarla birlikte, mütevazı, sade bir hayatın verdiği keyif’ şeklinde özetlemiş.
    ekipler amiri.
  • bahsettiğin gibi birçok filozof hayatın anlamı nedir , nasıl yaşamalı , neye göre yaşamalı gibi sorular sorarak verecekleri cevaba kafa yormuş , hatta kitap yazanlar bile olmuştur. kişiden kişiye göre değişeceği elbette bellidir. asıl olan insanın hayatını neye göre anlamlandıracağıdır. bilim adamları laboratuvarda , kaşifler yolculukta , doktorlar sağlık sektöründe vs. hayatına anlam yükleyip buna göre yaşarlar. yani (bkz: niçe) nin de dediği gibi kendi değerlerini oluşturup buna göre yaşadığın zaman hayatı anlamlandırmış oluruz. yaşadıklarının , gördüklerinin elbette bu anlama etkisi vardır. yoğun bakımdaki insanları görünce bunlar şimdi benim yaşımda olsalardı ne yaparlardı ? dünya amaçları için koşarlar miydi ? insanlık adına bir şiir okur muydu ? bir çocuğun masum gülüşünün mimari olurlar mıydı ? gibi sorular sorarak anlam yüklemek istiyorum hayata.
  • hayatın şuan benim için anlamı, kızım ve oğlum' dur. onlardan önce ot gibi geçen bir ömür onlar hayatıma girdikten sonra gözlerim ruhum sürekli onları arıyor. kızımın boynuma sarılıp seni çok seviyorum babacım demesi kadar mutluluk verici bir örnek daha var mıdır sorarım.

    hayat sevdiklerimizle güzeldir. sevelim sevilelim
  • geçtim dünya üzerinden, ömür bir nefes derinden demiş musa eroğlu anlamı da heralde bu şöyle bi gelip geçmek
  • t: hayatın anlamı kendi yakları üzerinde durabilmektir muhtaç olmadan özgürce
  • bence, genel bir anlam aramak yerine daha bireysel bir tavırla yaklaşmak, konunun mantık çerçevesi içerisinde ele alınmasına yardımcı olur.
    hayatı bir piramit olarak düşünürsek, yaşam içerisinde bulunan her duygu, her his, her unsur bu piramidin herhangi bir katmanına denk gelecektir. o yüzden burada asıl soru hayatın anlamından ziyade, 'hayatın anlamını temsil eden bu piramitte bir birey olarak benim yerim, misyonum ne?' olmalıdır.
    ben hep soruyorum bu soruyu kendime. ne yaptın ki, ne yer edindin, diye. ruhumu iyileştiriyorum mesela. iki yıl öncekinden daha farklı biri oldum bu süreç zarfında. bununla beraber edindiğim yeri, yaptıklarımı kimseye gösterme gibi bir gayem olmadığı için daha sağlıklı da ilerliyorum. kendi hayatımın anlamına daha yakınım en azından diye düşünüyorum bir de. tamamlanıyor, yapboz.
    stabil bir ruh halinin, içe kapanık olmanın, herkesi fazla düşünmenin bir anlamı yok asla. kendini iyileştirmek gerek, önce kendine sevgi duymak gerek. bence insanın bütün misyonu, yaşadığı çevreye, topluma rağmen kendine saygı duymayı, kendini sevmeyi öğrenebilmesiyle asıl formuna ulaşıyor.
hesabın var mı? giriş yap