• ölmeden önce yapılması gereken çılgın şeyler tarzı listeler var ya, işte onlara tamamen uzak "risk free" bir arkadaşımız. her şey o kadar düzenli gider ki hayatında, aman ağzımın tadı bozulmasın diyerek hiçbir çılgın girişimi olmaz.

    önce hayatımızı rayına oturtmak isteriz, sonrasında ise bu monoton gelir. 99 francs filminde de geçtiği üzere: "we should be taught not to wait for inspiration to start a thing. action always generates inspiration. ınspiration seldom generates action."
  • belki de sakinlik ona mutluluk verir.
  • nerede nasıl yaşadığını bilmediğim biri ama türkiye'de yaşamadığına, türkiye ile hiçbir bağının olmadığına adım gibi eminim.
  • en yakın arkadaşına 'sana aşık oldum' dememiştir.
  • hayatı "ortalama" mantık dışı şeylerle geçen insandır. onlar da birikince manyak bir şey olur ama tek bir çılgın şeyin yerini tutamaz.
  • ankara'da yaşamıyordur. yağmur yağar, akay kavşağında rafting yaparsın. tomalarla su savaşı yaparsın. başbakan geçer konvoyuyla, şeridi boşaltana kadar ölüp ölüp dirilirsin. daha bir sürü şey.
  • (bkz: it)
  • yaptığı en çılgın şeyler bir gp2 yarışı esnasında karşıdan karşıya geçmek, f1 yarışı esnasında pistin ortasına kadar çıkmak olan şahsımdır. bir buçket list'im yok sonuç itibariyle.
  • bu insan türünü yargılayan insanlarla karşılaştım hayatım boyunca. karşılaştığım insanların çılgınlık tanımlarına göre yaftalar değişti. bir tanesi sade dondurma sevdiğim için beni yeterince çılgın ve renkli olmamakla yaftaladı. bir tanesi ot içmeyi büyük çılgınlık zannediyordu ve içmeyenlere "siz daha bir şey görmemişsiniz" tavrıyla yaklaşıyordu. bir tanesi gösterilere, protestolara giderek içindeki duvarları yıktığını düşünüyordu, çılgındı ve korkak olmadığını düşünüyordu, sanki korkaklığın tek bir tanımı varmış gibi. bir tanesi aşkın her türlü çılgınlığı haklı çıkaracağını söylüyor, sevgilisinin kapısında uyumanın çılgınlık emaresi olduğunu söylüyordu. bir tanesi yeni tanıştığı insanlara gerçek ismini söylemiyor, herkese farklı bir hayat hikayesi uyduruyor, "en azından sıkıcı değilim" diyordu. bir tanesi ekstrem sporlara merak salmıştı, benim korkmama anlam veremiyor, offf ot gibi yaşıyorsun diyordu. bir tanesi aynı anda iki-üç sevgiliye sahip olmayı çılgınlık addediyor, monogam yaşayanları sıkıcı olmakla yaftalıyordu. bir tanesi için ise dövme yaptırmak veya metal müzik konserine gitmek veya küp gibi içmek büyük çılgınlıklardı, bunları yapan insan çok asi olmalıydı. sakin bir hayat yaşarken de ruhsal çılgınlıklar yapılabilir veya ruhen inanılmaz düz ve yarrak gibi bir insan olan biri sırf hayatına renk katmak için şablon çılgınlıklar yapabilir. insan bazı şeyleri yalnızca kendi istediği zaman yapmalı; sırf çılgın olduğunun ispatı olarak üzerinde eğreti duracak şeyler veya atlatamayacağı şeyler yapmak yerine hayatından memnun olarak yaşamaya çalışsa daha iyi sanırım. risk alamaz, taşaklı değildir, sağlamcıdır, yaşamıyordur vb diyenlere de kaç defa kan verdiklerini veya kaç sokak çocuğunun saçını okşadıklarını, sümüğünü sildiklerini sorarım (madem ucuz "risk-taşak" edebiyatı yapılıyor, ben de karşılığında ucuz ama geçerli duyar edebiyatını basayım).
  • (bkz: 657)
hesabın var mı? giriş yap