• internet sitesinde (http://www.hayattelevizyonu.com/) hayat'tan başlığı ile aşağıdaki metinle kuruluşunu müjdelemiş, "halkın televizyonu" olma iddiasında ve ülkemiz medyasının acınası halinden, magazin zırvalıklarından, reyting kaygısıyla yapılan soytarılıklar ve namussuzluklardan sıkılan bendenizi "kurtuluyor muyuz acaba?" diye düşündürmüş tv kanalı kurma girişimi.

    'hayat'ın gerçek renkleri ortaya çıkıyor...

    işçilerin, emekçilerin; halkın televizyonu kuruluyor

    çok görüntü, çok gürültü var! hepsi aynı kaynaktan geliyor...
    evlerimizin içini, kafamızı ve günümüzü dolduran bir yoğunlukla, yıka-devire akıyor...
    bize seçme, ayıklama olanağı tanımadan, birbirinden kopuk, darmadağınık sesler ve gölgelerden oluşan bir yığın halinde hayatımıza kuruluyor...

    bir sabun köpüğü kadar ömrü olmayan her şey, gerçek haber, doğru yorum kılığında karşımıza dikiliyor…

    tek kanallı devlet televizyonu günlerinin üzerinden neredeyse 20 yıl geçti. teknoloji ilerledi, televizyon yayıncılığı gelişti. ancak, kanal sayısı onları, yüzleri bulsa da, biz hâlâ aynı "tek kanalı" izler gibiyiz...

    "iletişim çağı" denilen bu çağda, günümüz görüntü gerçekliği tarihsel toplumsal ve kültürel yabancılaşmayı güçlendiriyor. milyonlarca işçi ve emekçi, evlerinin başköşesine yerleştirdikleri alıcılardan kendilerine dayatılanı izlemeye mecbur kılınıyor.

    dünyanın dört bir yanında yüzlerce kanalın aynılaşmış yayınlarının teksesliliğini kırma çabaları, bazı olumlu örnekler olsa da, yetersiz kalıyor. dayatılmış "tek kanal"dan rahatsız olan ve kapatıldıkları cam kutudan kurtulmak isteyenleri bir araya getirebilecek bir televizyon kanalı kurulamadı.

    uzun söze gerek var mı? nasıl bir dünyada ve hangi koşullarda yaşadığımızı biliyoruz. işçisiyle, köylüsüyle, genciyle, kadınıyla insanımızın ve ülkemizin gerçekleri ortada.

    ancak mevcut televizyon kanalları hayatımızı çepeçevre kuşatmış, bu gerçekleri çarpıtarak sunma yarışına girmiş haldeler. insan hak ve özgürlükleri ayaklar altına alınıyor. düşünce ve vicdan özgürlüğü yok sayılıyor. savaşlar, işgaller, ekonomik, sosyal, siyasal eşitsizlik ve adaletsizlikler, insan yaşamının aksi düşünülemeyecek "doğal", "olağan" unsurları olarak yansıtılıyor. var olabilecek en güzel dünyada yaşadığımız ve bundan ötesinin artık mümkün olamayacağı fikri hakim kılınıyor.

    mevcut yayınlar toplumsal histerinin ideolojik ve eğitsel zeminini oluşturuyor. "kültürel yayın" diye halka sunulanlar esasında üç-beş popüler figürün yaşam biçimi ve kültürü oluyor. toplumun dini duyguları ve kültürel hassasiyetleri istismar ediliyor. halkın yaşadığı sorunlar, gerçek temellerinden koparılıp birer aile dramı olarak resmediliyor. insanlarımız, duygu sömürüsüne yönelik ucuz klişelerle taciz ediliyor.

    spor salt futbola indirgenerek, şiddet yanlısı, cinsiyetçi, şoven bir atmosferin malzemesi haline getiriliyor. bedensel bir etkinlik, salt skor üstünlüğüne, düşmanlaşmaya, haksız rekabete dayalı bir pazara dönüştürülüyor. sanat ve sanatçılık, içi boş bir eğlence gürültüsünün niteliksiz figür ve figüranlarına indirgeniyor, hiçleştiriliyor.

    ülkenin aydınları, sanatçıları, bilim insanları; talepleri etrafında örgütlenmiş çeşitli toplum kesimleri, meslek odaları, kitle örgütleri, sendikaları görmezden geliniyor. halkımızın sesi duyulmuyor. tüm sorunlar tek yanlı ve güdümlü olarak ele alınıp; 'aykırı' görüş ve tutumlara sessizlik kefeni giydiriliyor. emek dünyasının, öğrencilerin, kadınların, gençlerin ve başka pek çok kesimin sorunları ya çarpıtılıyor ya da tamamen göz ardı ediliyor.

    ekonomi, insansız bir dünya gibi yansıtılıyor. hisse senetlerinin, tahvillerin ve kurların değeri, bütün bunların üzerinde yükseldiği insan emeğinin değerinden bin kat daha fazla önemseniyor.

    ve anadolu... binlerce yılın kültür birikimine sahip anadolu, hak etmediği bir kültürel çölleşmeye mahkûm edilmek isteniyor. bu kültür beşiğinin yok edilen, solan renkleri hiçbir televizyon kanalının derdi değil. her kültürün birbirini beslediği ve geliştirdiği bir özgürlük ikliminin yaşamsal bir gereksinim olduğu görülmüyor.

    bu topraklardan avrupa'nın çeşitli ülkelerine ve dünyanın farklı yerlerine göç etmiş işçilerin, emekçilerin ve gençlerin sorunları sorun sayılmıyor. onlar yalnızca şovenizmin ve döviz pazarının metası olarak görülüyor. sahipsiz, ölmeye terk edilmiş renkler, sesler ve duygular kendilerine uzanacak bir el, dillerini konuşacak bir ses, hak ettikleri sevgiyi taşıyan bir kalp bekliyorlar...

    evet, bu kalbe ve bu kalbin halkların ve kültürlerin kardeşliğinin ritmiyle atan sesine değer veren bir televizyon kanalına ihtiyaç vardır. hayatı çoraklaştıran, çekilmez kılan o ezber tek sesliliğe karşı, halklardan ve insanlardan, adalet ve eşitlikten, barıştan ve kardeşlikten, emekten ve özgürlükten yana bir sese ihtiyaç vardır. bu ihtiyacı karşılamak üzere türkiye'nin ve dünyanın gerçeklerini sunan, hayatımızın tam ortasına kürsü kurup, kamera tutan bir televizyon kanalının kurulmasını heyecan verici buluyor ve önemsiyoruz.

    elbette ki, sermaye medyasının her yönüyle egemenlik kurduğu bu alanda, zor bir işe girişilmiştir. bu zor görevi başarmanın ve özlenen bir dünya için, geniş halk kitleleri tarafından izlenen etkin bir televizyon kanalı oluşturmanın ana güvencesi, bu topraklardaki birikim olacaktır. sözcüğün bütün anlamlarıyla kurulan 'yeni' bir televizyon kanalı, ona emek verenlerin ve verecek olanların ellerinde yükselecektir.

    bizler, türk, kürt, laz, arap, ermeni, rum, çerkez, azeri, süryani, alevi, sünni... her milliyetten, her inançtan ve her kültürden bütün halk yığınlarının çıkarlarını savunan, onların aydınlanmasına yardımcı olacak, barışa ve kardeşliğe kayıtsız koşulsuz sahip çıkan, türkiye kökenli göçmen emekçilerin bulundukları ülkelerin yerli halklarıyla kardeşçe ilişkilerini geliştirmeye ve kaynaşmalarına yardımcı olan, demokratik ve bağımsız bir türkiye mücadelesine dayanak olacak bir görsel yayının başarılacağından şüphe duymuyoruz.

    bu anlayışla yayın hayatına atılacak ve bu yolda ilerleyecek bir televizyon kanalının kurulmasını destekliyoruz. bir araya gelip, bu yolda somut bir adım atarken, halkını ve değerlerini sahiplenen, emek ve demokrasiye, özgürlük ve barışa dair kaygı taşıyan kişiler olarak, bu televizyon kanalını büyütüp, zenginleştirip, güçlendireceğimizi ilan ediyoruz.

    hep birlikte bugünün televizyon dünyasının yok saydığı tüm kesimlerin "bizim kanalımız" dediği, hayatın "ikinci kanal"ını yaratacağız. bir holdingin çıkarlarına, bir "ağa"nın servetine değil, sadece halka ve onun mütevazı olanaklarına sırt veren; el ele vermenin gücüne inanan; insana, onun potansiyeline ve hayatın daha güzel olacağı gerçeğine güvenen; "yeni zamanların" uçucu boyalarıyla kirlenmemiş bir büyük girişimin hâlâ mümkün olduğunu gören bir yolda; her geçen gün daha da büyüyerek yürüyeceğimizi biliyoruz.

    bütün halkımızı; işçileri, emekçileri, emeğe, barışa, demokrasiye ve kardeşliğe gönül vermiş aydınlarımızı, bilim insanlarımızı, sanatçılarımızı, gençlerimizi, kadınlarımızı, emek ve demokrasi mücadelesinin ön safında yer alan herkesi kendi televizyon kanalına güç vermeye, "hayat"larına ve onun tüm renklerine sahip çıkmaya, kendi televizyon kanalına destek olmaya çağırıyoruz.

    ayrıca kanal aşağıdaki frekanstan test yayınına başlamış. kaldığım yerde uydu olmadığı için izleyemiyorum ne yazık ki. halbuki epey merak içindeyim test yayını için bile.

    frekans 11996
    polarizasyon dikey
    batı 26000 turksat
  • bir sabun köpüğü kadar ömrü olmayan her şey, gerçek haber, doğru yorum kılığında karşımıza dikilirken…**,
    tüm sorunlar tek yanlı ve güdümlü olarak ele alınıp; 'aykırı' görüş ve tutumlara sessizlik kefeni giydirilirken -hiç olmamış, olamazmış ya da yok olmuş gibi-,
    hayatı çoraklaştıran, çekilmez kılan o ezber tek sesliliğe karşı -siyah beyazlığa karşı- ,
    halklardan ve insanlardan, adalet ve eşitlikten, barıştan ve kardeşlikten, emekten ve özgürlükten yana bir ses ..

    'hayat'ın gerçek renkleri ortaya çıkıyor,

    diyerek, "yeni zamanların" uçucu boyalarıyla kirlenmemiş bir büyük girişimin hâlâ mümkün olduğunu görenlere, görmek isteyenlere,
    tülsüz, perdesiz bir pencere, aralık bir kapı, oyunsuz, riyasız bir ayna, çorak toprağa yağmur olmaya niyet etmiş. cesaret etmiş. heyecanlandırıyor, meraklandırıyor, kaygılandırıyor.
    girdiği odalar genişlesin, sesi soluğu uzun, derin, kuvvetli olsun.

    not: 1 mayıs da buralardan ve küba dan canlı yayın planları var. bakalım bakalım
    sloganatasıgelen not: sesinize kulak verin -bir şekilde- !
  • gecekonduları yıkılıp evsiz bırakılan fakirlerin , grevdeki telekom işçisinin , kimsesizlerin , ezilenlerin , farklı olanların sesini duyurmasıyla yüreğimize umudu işleyendir . ses tonundan bile solu ve tarihini ders verebilecek düzeyde bildiğini belli eden genç bir bayan arkadaşın(gönüllü olarak çalıştığı kuvvetle muhtemel) sesiyle verdikleri haber bültenleri bünyede alışkanlık yapar.
  • "evrensel medya grubu"nun son temsilcisi mecra. tahmin edebileceginiz uzere emep'in yayinlarindan biridir.
    tipki evrensel, evrensel avrupa, evrensel kultur, ozgurluk dunyasi, tiroj, birlik ve mucadele, evrensel basim yayın gibi...
    kolayliklar diliyoruz.
  • akp'nin muhteşem demokrasisinin kurbanı olmuş televizyon kanalı. memlekete demokrasi getirmek üzere "büyük" bir mücadele başlatan akp, muhalif sesleri susturmayı ajandasının en başına yerleştirdi galiba.
  • (bkz: #13680399)
  • "sansürün kaldırılışının 100. yılında kapanan hayat tv için 24 temmuz’da türkiye’nin bir çok yerinde eylemler yapılacak.
    hayat için eylem yer ve saatleri:

    istanbul: taksim galatasaray 12.30
    izmir: konak meydanı sümerbank önü saat: 12.30
    ankara: yüksel cad. saat: 12.30
    kocaeli: merkez postane önü saat: 13.00
    antep: yeşilsu önü saat 12.30
    bursa: osmangazi metro önü saat: 18.00
    malatya: akp il binası önü saat: 12.30
    eskişehir: adalar migros önü saat: 12.30
    antalya: eğitim-sen şube binası saat: 12.30
    afyon: eğitim-sen şube saat: 14.00
    çorum: saat kulesi meydanı 12.30
    lüleburgaz: kongre meydanı saat 17.00
    tunceli: belediye meclis salonu 12.30
    fethiye: eğitim sen saat: 19.00
    *
    demokrasi için aydınlar birliği bildirisi

    hayat televizyonu'nun hukuk dışı bir uygulamayla karartılması, ilginçtir ki türkiye'de sansürün kaldırılışının 100. yılı'na rastlamıştır.

    hayat televizyonu, türkiye'de ve dünyanın birçok ülkesinde yaşayan farklı uluslardan işçilerin, sanatçıların, aydınların, kadınların, gençlerin, sendikacıların, barış, demokrasi ve insan hakları savunucularının desteğiyle 3 aralık 2007'de "hayatın tüm renkleri" sloganıyla yayın hayatına başlamış bir kanaldır. ezilen ulusların, cinslerin ve dışlanmışların sesi olan hayat televizyonu, insan değerlerini öne alan, estetik düzeyi yüksek bir televizyon yayıncılığını amaçlayarak gelişimini sürdürdüğü bir sırada, türksat yetkililerinin işletmeci şirkete gönderdiği tehdit yüklü bir mektup üzerine 16 temmuz 2008 günü ekranı karartılarak, izleyicileri şaşkınlığa uğratılmıştır.

    türksat uydusu üzerinden yayın yapan hayat televizyonu frekansının iptal edilmesi, hukuki dayanaktan yoksun, keyfî bir uygulamadır. varsayıldığı gibi hayat televizyonu, başka bir televizyon kanalına naklen yayın aracı ve teknik kolaylıklar sağlamış olamaz. çünkü onun başka bir televizyon kanalına canlı yayın aracı sağlayacak teknik donanımı yoktur.

    akp iktidarının "çeteleri ve darbecileri sileceğiz, kurumların kapatılmasına karşıyız" görünümü sergilediği şu günlerde ekran karartma uygulaması, darbe dönemlerindeki zorbalık uygulamalarını hatırlatmaktadır.

    türkiye'de sansürün kaldırılışının 100. yıldönümü olan 24 temmuz günü yapılacak kutlamalara hazırlanan hayat televizyonu'nun, aynı günlerde kapatılması, türkiye'de ve yurt dışında yaşayan milyonlarca izleyicinin haber alma ve bilgilenme hakkına indirilmiş bir darbedir.
    demokrasi için aydınlar birliği olarak akp iktidarını, rtük'ü ve türksat'ı, demokratik ilkelerle bağdaşmayan bu tür uygulamaları durdurarak hayat televizyonu üzerindeki yayın yasağına son vermeye çağırıyoruz.

    adaletli bir çözüme ulaşıncaya kadar tüm demokratik kişi, çevre ve kurumlarla sesimizi çoğaltarak sansüre karşı tepkimizi sürdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz."

    http://www.sendika.org/…zi.php?yazi_no=18343&ref=fb
  • bir alıntı:

    "türksat uydusu üzerinden yayın yapan ve emep'e yakınlığıyla bilinen hayat tv'nin frekansının, herhangi bir mahkeme kararına dayanmadan türksat yetkilileri tarafından iptal edilmesini kınayan özgür-der, "hükümet bir yandan ergenekon operasyonlarını sürdürürken diğer taraftan muhalif basın üzerinde susturmaya varan baskılarla darbeci çevrelere bir mesaj vermek istiyorsa, bu sadece tutarsızlık, zayıflık ve aczin mesajıdır." dedi.

    bilindiği üzere 3 aralık 2007'de "hayatın tüm renkleri" sloganıyla yayın hayatına başlayan hayat tv'nin ekranı, türksat yetkililerinin işletmeci şirkete gönderdiği tehdit yüklü bir mektup sonrasında 16 temmuz 2008 günü karartılmıştı.

    özgür-der genel merkezi'nden yapılan açıklamanın tam metni:

    hayat tv'nin karartilmasi karari

    basin ve düşünce özgürlüğüne darbedir ve derhal geri alinmalidir!

    türkiye'de darbecilerin üzerine gittiğini savunan bir yönetimin, hayat tv'nin susturulması kararını açıklayabilmesi mümkün değildir.

    hayat tv'nin frekansının iptali kararı türksat tarafından, "bölücü içerikli yayın yaptığı" iddia edilerek alınmıştır. bu iddianın hiçbir yasal dayanağı yoktur. alınmış bir mahkeme kararı bulunmadığı gibi, hayat tv'nin çizgisi, ayrılıkçı/milliyetçi değil sadece ezilen halkın sorunlarının dile getirilmesi doğrultusundadır. büyük sermayenin kontrolündeki tv kanallarının rezil yayınları tek sesmişçesine devam ederken, çok sesliliği savunduğunu iddia eden iktidar, farklı ve muhalif sesleri susturarak samimi olduğunu söyleyemez. eğer hükümet bir yandan ergenekon operasyonlarını sürdürürken diğer taraftan muhalif basın üzerinde susturmaya varan baskılarla darbeci çevrelere bir mesaj vermek istiyorsa, bu sadece tutarsızlık, zayıflık ve aczin mesajıdır.

    kuruluşundan itibaren işçi-emekçilerin, tüm ezilenlerin ve muhaliflerin sesi olma çizgisini sürdüren hayat tv ile dayanışma içinde olduğumuzu; özgür-der olarak karartma kararının geri alınması için gösterilen çabaları destekleyeceğimizi duyuruyoruz.

    hülya şekerci

    özgür-der genel başkanı"

    http://www.ozgurder.org/news.php?no=451
  • lambdaistanbul lgbtt dayanisma dernegi'nin hayat televizyonu yayınının durdurulmasına ilişkin bildirisi:

    "hayat tv'nin susturulmasini kiniyoruz.

    hayatin tum renklerini gostermek icin yola cikan; iscilerin, emekcilerin, kadinlarin, kurtlerin ve butun ezilenlerin yuzu ve sesi olan hayat televizyonunun hukuk disi yontemlerle susturulmasini kiniyor, siyasi iktidari ve ona bagli kurumlari "ozgurluk" kavrami uzerine daha ciddi bir bicimde dusunmeye ve demokrasiye aykiri bu tur uygulamalara son vermeye bir kez daha davet ediyoruz.

    lambdaistanbul lgbtt dayanisma dernegi"
hesabın var mı? giriş yap