*

  • yaşamda bulunduğunuz yer*. tesbit edebilmek için:
    bir harita metod defteri alınız. kareleri kaale almaksızın* elyazisi olarak, bir kalp, yanına bir cicek çiziniz ve altına kisisel imza* atınız... bitti mi? bitti ise, bulunduğunuz enlem ve boylamı da altına not ediveriniz*. tebrikler, hayatınızı ekvatoral yerlestirme yöntemi ile koordine ettiniz... defteri kapatmayınız, next page açılacak; az bekleyiniz. hayatın koordinatları sizin için kişisel olarak aşağıdaki gibidir:
    kim olursan ol gel ama endamına bakılırsa, yanlış enlem ve boylamdasın. kod: ufo**; yaşam belirtisi: dunyada ilk yasam belirtisi.

    koordinator: promosyon verelim buna abi. dünyasını değiştirmekte fayda var.
    hayat: yok yok, böyle iyi. koordinat ver gitsin...
    koordinator: hayati abi, cicek cocuk kategorisi bu. ne yapalım, savaşa gideceksin diyecek halimiz yok!
    hayat: ver yeni koordinatlarını, görsün gününü... savaş zamanı, ne hayatın koordinatlarını kurcalıyor ya?
    koordinator: peki abi... o zaman bildiriyorum bu kodu da amerikaya.
    hayat: hıı... ha, not ekle sonuna. bizim database ama kadere karşı koyulmaz falan bişiler yaz işte.
    koordinator: hıı, savasa hayir olmadan di mi?
    hayat: ana bak, senin yeni hayat koordinatlarını bildiriyorum: ex!
    koordinator: hayati abi ya, bayram önü ayıp ediyorsun ama. hem bu devirde kimse sah degil padisah degil. not bölümüne yazarım valla bunları.
    hayat: iyi koordinatları da yaz. heheh...
  • sizin dusundugunuz koordinatlarla asla tutmayan koordinatlar
  • (bkz: oguz atay)
  • tutunamayanlarda selimin kosinus kurbanı olarak niteledigi mühendislerden biri olan
    turgutun matematiksel keşfidir:hayatın koordinatları,yani bir insanın nerede,ne zaman ve nasıl olursa olsun ne yaptığının analitik geometri esaslarına göre açıklanması.hayatın koordinatları deyiminden kısaca şunu anlıyoruz:bir insanın belirli bir zamanda ,belirli bir yerde ve belirli şartlar altında ne yapmış olduğunu bilirsek bu bilinenlerle,yani hareket ve zaman boyutlarının önceden tesbitiyle bu verilere dayanarak yazılan ve sabit katsayıları o insanın tayin edilmiş özellikleriyle belirlenen denklemlerin,zaman değişkenine göre çizilen eğrileri,bize o insanın ileride ne gibi şartlar altında ne yapacağını gösterir. (…)böylece,insan hayatına ait bütün meselelerin önceden,yani yaşanmadan,çözümlenebilmesi imkan dahiline giriyor.
  • sürdürülen hayatın jeopolitik, jeostratejik ve matematik konumu olarak da nitelendirilebilir. örneğin 70 milyonluk bir kesimin hayatı 36° - 42° kuzey paralelleri ile 26° 45° doğu meridyenleri arasında devam etmektedir.
  • tutunamayanlar'da turgut'un bu matematiksel keşfine (bkz: #7676551) selim şöyle karşı çıkar:

    --- spoiler ---
    selim: "hiç de girmiyor. matematik asistanı gibi, sen de önemli noktaları atlayıp yutturmaya kalkıyorsun. bu konuda bazı sorular sormak istiyorum."

    turgut: "buyur."

    selim: "bütün mesele, insan hayatının denklemini yazmak olduğuna göre, acaba sayın müellif bize bu denklemin işaret sistemini ve bir insanda bilinen faktörlere ait katsayıların ne gibi bir transformasyonla değerlendireleceğini açıklarlar mı?"

    turgut: "derin tahlil kabiliyetiniz, burada da sizi ele verdi. ben de zaten son olarak bu problemi düşünüyordum. evet, meseleyi, aşağılık bir pratiğe dökmek gerekirse, bir insanda mevcut karakterlerin en uygun hangi işaret sistemiyle gösterilmesi gerekeceği sorununu ortaya koymalıyız. bunun için de, kanaatimce, önce, insanlara ait bütün bilgileri, cebrik notasyonlarla gösterecek bir sistem bulmalıyız. insanın, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik durumlarını bunlara uygun cebirsel işaretlerle ifade ederek, bütün hayatı, kelimeler yerine, sayısal değerlere tekabül eden genel notasyonlarla gösterirsek , gramatik kombinezonlar yerine transandantal eşitlikler ikame etmiş oluruz ki bu yeni sistemde, sizin bilinen faktörler dediğiniz sabit katsayılar da herhalde yerini bulur."

    selim: "dur! hemen tahtayı silme. beni kandıramazsın..."

    --- spoiler ---
  • selim ve turgut'un (bkz: tutunamayanlar) bir türlü fikir birliğine varamadığı meselelerden biri; selim'e göre turgut'un bir matematik masalı daha; turgut'a göre ise uyku uyutmayan, hayatını zehir eden, elini kolunu bağlayan mevzu.

    --- spoiler ---
    turgut: ".... sana bir dost gibi açılabilirim selimciğim: dün gece sinüs ve kosinüs münasebetleri yüzünden gözüme uyku girmedi."

    selim: "daha baştan, ciddiyetten uzaklaştığınızın zapta geçirilmesini istiyorum. hangi münasebetten bahsediyorsun? sinüsle kosinüs arasındaki münasebetten mi?"

    turgut: "hayır, onlarla benim aramdaki münasebetten. acaba sinüsü mü yoksa kosinüsü mü daha çok seviyorum diye öyle bir açmaza düştüm ki, sonunda ikisinin de karesini aldım; gene bir neticeye varamadım. bir de, 'hayatın koordinatları" meselesi beni çok yoruyor."

    selim: "saçmalıyorsun. bu meselelerin aslı yok. beni ve edebiyatı şüpheye düşürmek için mahsus öyle yapıyorsun. fakat ben, her ikisinin müşterek vekili olarak, seni ispata davet ediyorum."

    turgut: "bu davetlerde dişe dokunur bir şey sunamazsın sen adama. demek sen aşkı, sinüs kosinüse çok görüyorsun. soyut aşk kavramı henüz sende gelişmemiş. sen ve senin gibiler, ancak beş elmayla on elmayı toplayabilen basit insanlarsınız. elle tutulan şeylerle düşünebilir, elle tutulan şeyleri sevebilirsiniz yalnız. siz a ve b'den değil, üç erkek ve beş kadından anlarsınız ancak."

    selim: "bir dakika, sayın başkan; kendinizi aşıyorsunuz. beni bu tatsız yere getirip, kendinizi ayrık tutmayı nasıl becerebildiniz?"

    turgut: "sinüsün de sevebileceğini, ona da insan muamelesi yapılması gerektiğini yeteri kadar savunabileceğimi hissetmiyorum artık. sinüsün entegralinin nasıl alınacağını birden unuttum; macup oldum sinüse gösterdiğim bu ihmalden. fakat siz anlayamazsınız bu duyguları. gene de 'hayatın koordinatları' hakkında bir açıklama yapmamı beklersiniz herhalde. bak selim! öldürürüm seni! bu meseleyi ilk defa duyduğun halde nasıl şaşırmamış görünürsün? beni öldürmek için! beni kudurtmak için! nasıl sözlerimi hiç duymamış gibi yaparsın? kıskançlıktan! bir de nazariyemi bilsen, o zaman hasetten kurur, t cetveline dönersin."

    selim: "fena mı? daha heyecanlı oluyor."

    turgut: "peki, bir kelime ile olsun ilgilendiğini söyleyemez misin?"

    selim: "ilgilendim. yalnız, sonunun kötü bitmesinden korkuyorum."

    turgut: "sen ilgilen de sonunu değiştiririz biz, merak etme.

    selim: "anlat o halde."

    turgut: "evet bu nazariyeyi ben buldum! değil seni, gauss'u bile kıskandıracak, leibniz'i ümitsizlikten intihara sürükleyecek bir ilim-hayal buldum. minimini bir x ile canım bir y arasında başlayan bu...."

    selim: "bıktım senin bu matematik masallarından. uzatma, konuya gel."

    --- spoiler ---

    ve turgut, 'hayatın koordinatları'nı nasıl bulduğunu şöyle anlatır:

    --- spoiler ---

    ...

    turgut: "her zaman kendime sorardım: neden noktaların, doğruların eğrilerin -ister düzlem, ister uzay şekiller olsun- koordinatları var da daha mükemmel olan insan ve onun ayrılmaz bir cüzü olan hayatın koordinatları yok? bu mesele hayatımı zehir eder; fakat, mevzu hakkındaki bilgisizliğim ve yetersizliğim elimi kolumu -nasıl yapıyordu bunu bilmiyorum- bağlardı. bir gün gene böyle (yani, elim kolum bağlı ve hayatım zehir olmuş bir vaziyetteyken) karnımın çok, ama pek çok, acıktığını hissettim. yemekten kalkalı daha çok zaman geçmediğini gayet iyi bildiğim için: 'hayırdır inşallah,' dediğimi hatırlıyorum. olağanüstü bir durum olduğunu seziyordum; fakat, ilham geldiğini anlayamamıştım tabii. yerimden kalktım, mutfağa gittim. bir iki lokma birşeyler yedim. tekrar odama dönüp divanda, boş bırakmış olduğumum kalıbımın üstüne, bir önceki durumda yattım. ne var ki, içimdeki, tarifi imkansız ve benim ibu gibi ruhi vaziyetlere alışık olmamam hasebiyle yanlış olarak açlık diye adlandırdığım bu kemirici duygu yatışacak yerde büsbütün alevlendi: çaresiz, divanda, bana iyice alışmış olan yerimi bırakarak tekrar mutfağa gittim. eksisine nisbetle daha çok yedim. yani, bir örnek vermek gerekirse: ilk gittiğimde, diyelim, beş birim yemişsem, ikinci gidişimde, sekiz birim filan yemiştim. fakat bu oburluk, beni tıkayacak yerde, büsbütün acıktırdı. artık yerimde duramaz olmuştum. mutfakla divandaki yerim arasında -tabir caizse- mekik dokuyordum, bir heyecan ağı örüyordum. dolapları, rafları, annemin misafirleri için kurabiye, bisküvi, şeker, çikolata ve fındık sakladığı büfe gözlerini, gardrobu ve orada özellikle, babamın ceketlerinin asıldığı bölmenin arkasında, karanlık olup da annemin görmeyeceğimi zannettiği yeri altüst ediyor, durmadan atıştırıyordum. o duruma gelmiştim ki, neredeyse, babamın, siyah elbisesinin yeleğinin alt cebindeki anahtarı alıp, özel dolabında sakladığı siyah havyarı bile yiyecektim. bu son arzumun dehşeti ve imkansızlığı, çılgın tutkularımın beni nereye götürdüğünü anlamamda başlıca amil oldu; işte, ancak o zaman kendime geldim ve bende bir gariplik olduğunu sezmeye başladım.bu duygu, muhakkak, bedeni açlıktan öte, tanımadığım bir şeydi. evet! bu, maddi bir açlık olamazdı; çünkü maddeler dünyasının elemanlarıyla tatmin olmuyordu. pek, ama neydi? basit bir, 'olmayana ergi' metoduyla, bunun manevi bir açlık olduğu neticesine vardım. evet! bu, manevi bir açlıktı; bu, ilim açlığıydı. bu açlık, beni bir hafiye gibi takip eden yüksek düşüncelerimin, tatmin edilemeyen ilmi emellerimin verdiği açlıktı. artık dayanamıyordum. gözüm, çevremde hiçbir şeyi görmüyordu. kagıt kalem aldım. divandaki yerimi süratle terkederek , masanın sert iskemlesine oturdum. ne yaptığımı bilmeden, kağıdın üstüne önce bir koordinat eksek takımı çizdim. ellerim bana itaat etmiyordu. sanki, görünmez bir kuvvetin tesiriyle bilmediğim bir yörüngenin üstünde hareket ediyordum. silkinip, kendime gelmeye çalıştım. acaba biraz daha yemek mi yeseydim? fakat, karnım o kadar şişmişti ki, bu fikre bedenim isyan etti. tekrar çizmeye başladım. önce, belirsiz şekiller gibi görünen bu esrarlı çizgiler yavaş yavaş, anlaşılır sistemler haline gelmeye başladı. kağıdın üstü, uzay şekiller, formüller ve ilk bakışta okunamayan notlarla dolmuştu. ben de bitmiştim; bütün içimin boşaldığını hissediyordum. masadan kalktım ve divanda, artık bana büyük görünen eski yerimi doldurdum güçlükle. farkında olmadan, kağıdı da elime almışım. önce, bu iki boyutlu nesneye boş nazarlarla baktım: ne demekti bütün bunlar? gevşek bir gayretle, yazdıklarımı, çizdiklerimi çözmeye çalıştım. ilk bakışta anlamsız görünen karalamalar gittikçe önem kazanmaya başladı. bu karanlıkta, yavaş yavaş bütün unsurlar, şaşılacak bir düzenle yerini buldu. görünüşte bedenimde bir hareket olmadığı halde, içimin şiddetle sarsıldığını duyuyordum. gerçekten sarsıcı müthiş bir gerçekle karşı karşıya kalmıştım: ben, yeni bir sistem bulmuştum. kağıdın üstündeki o kargacık burgacık çizgiler arasında ( halbuki, bilirsin benim yazım okunaklıdır) ' hayatın kordinatları' nazariyesinin esasları yatıyordu."

    selim: "şimdiye kadar, oburluğundan başka hiçbir şey açıklamadın. esasa girmeden bu kadar uzun konuşman, bulduğunu zannettiğin sistem hakkında beni şüpheye düşürüyor. sözünü kesmek zorunda bırakma beni."

    turgut: "sen, yalın düşüncelere alışıksın sadece. hayatın asıl tadı, gerçek tuzu olan ikinci dereceden bilinemeyen güzelliklerin farkında değilsin. biliyorsun hayat..."

    selim: "size ikinci ihtarı veriyorum."

    turgut: "başkan benim. ihtarı ancak ben verebilirim."

    selim: "o halde kendine iki ihtar ver de aklın başına gelsin."

    turgut: "olmaz öyle şey. burası ingiltere mi? bizde anglosakson terbiyesi mi var? avam kamarasında mıyız ki en şiddetli tartışmalardan sonra bile iktidar ve muhalefet olarak meclisten kolkola çıkalım?"

    --- spoiler ---
  • turgut özben tarafindan kesfedilen ilim-hayal.
  • büyük müellif turgut özben'n tutunamayanlar'da ortaya koyduğu bir olgu hayatın koordinatları. sayın özben'in cümleleriyle şöyle:

    "hayatın koordinatları deyiminden kısaca şunu anlıyoruz: bir insanın belirli bir zamanda ,belirli bir yerde ve belirli şartlar altında ne yapmış olduğunu bilirsek bu bilinenlerle,yani hareket ve zaman boyutlarının önceden tespitiyle bu verilere dayanarak yazılan ve sabit katsayıları o insanın tayin edilmiş özellikleriyle belirlenen denklemlerin,zaman değişkenine göre çizilen eğrileri,bize o insanın ileride ne gibi şartlar altında ne yapacağını gösterir. şimdiye kadar yaptığım incelemeler, dokuz bilinmeyenli, yani dokuz eksenli bir sistemde bir insanın bütün hayatının denkleminin yazılabileceği ve buna istinaden de, hayatın koordinatları metoduyla varlığının ifade edilebileceği merkezindedir. böylece, insan hayatına ait bütün meselelerin önceden, yani yaşanmadan, çözümlenebilmesi imkan dahiline giriyor."

    bu teorinin köklerini laplace'ın on sekizinci yüzyılda öne sürdüğü determinist yaklaşımda aramak gerek. ne diyordu laplace? kabaca, bir cisme/sisteme etki eden tüm kuvvetler ve dolayısıyla o cismin hareket denklemi bilinirse, cismin herhangi bir zaman aralığındaki hareketi ya da herhangi bir andaki konumu, hızı, velhasıl halet-i ruhiyesi bilinebilir.

    geçtiğimiz günlerde bu merak uyandırıcı konu ile karşılaştığımda hâlihazırda devam ettirmekte olduğum bilimsel çalışmaları bir kenara bırakıp günlük hayatımızın akışını baştan sona değiştirebilecek bu konu üzerine eğilmeyi insanlık adına kendime borç bildim. birkaç günlük bir çalışma neticesinde teorinin ana hatları belirince hemen bir özet hazırlayıp "physics yesterday" isimli f grubu bir dergiye gönderdim. derginin editörlerinden bay reilly ile yaptığım yazışma aşağıda yer almakta. yazışmamızı başından sonuna, hiçbir müdahalede bulunmadan (elimden geldiği kadar çevirmeye çalıştım) ekliyorum, hemen ardından özgün haliyle (ingilizce) olanına da yer vereceğim:

    14 mayıs'ta yazdığım ileti:

    sevgili hanımefendi/bay

    ben türkiye'de fizik okumakta olan bir lisans öğrencisiyim. geçtiğimiz günlerde karşılaşmış olduğum, ve fazlasıyla etkisinde kaldığım bay turgut özben'in insan davranışlarına getirdiği determinist yaklaşım üzerine bilimsel bir çalışma yapma kararı aldım. kendisinin konuyu ele alış biçiminden hareketle özgün bir teori geliştirip bu konuyu insanlığın hizmetine sunmak istiyorum. konuyla ilgili makale özetini ekte gönderiyor, değerli fikirlerinizi benden esirgemeyeceğinizi umuyorum.

    saygılarımla.
    k.o.a.
    **** üniversitesi, fizik bölümü.
    "quidquid latine dictum sit altum viditur"

    özet:

    hayatın koordinatları: davranışlardan doğacak sonuçların önceden kestirilebilmesi ve geleceğin kontrol edilebilmesi üzerine determinist bir yaklaşım. bir alan çalışması.

    dünyamız büyük bir oyun yeridir ve insan yaşamı hatayı affetmeyen, hayli zor bir oyundur. her sabah, kimimiz büyük bir iştahla, kimimizse yeni bir angaryaya gidermiş gibi masalarımızın, tezgahlarımızın başına kurulur, her bölgede benzer çeşitleri sahnelenmekte olan oyunların bir köşesine küçük figüranlar olarak tutunuruz (ya da tutunamayız, kim bilir?).

    milyarlarca insanın doğup zamanı gelince öldüğü ve bir kısmının hala yaşamaya devam ettiği yerküre üzerinde her gün birçoğumuz bulunmaması gereken yerlerde bulunup, gereksiz konularda nefesini tüketmekte, pek kıymetli zamanını heba etmektedir. türlü hayal kırıklıklarına uğrayan biz insanların bir kısmı her şeye yeniden başlama cesaretini bularak oyunlara kaldığı yerden devam ederken, bir kısmı mızıkçılık ederek oyundan erken ayrılmakta, ya da kalsalar bile iflah olmaz memnuniyetsizlikleriyle etraflarındakilerin burnundan getirmektedir.

    buradan hareketle, bir insanın belirli bir noktada, belirli bir anda ne yaptığı bilindiği taktirde, kişinin karakter özelliklerinden ve geçmişteki tecrübelerinden de faydalanılarak gelecekte o insanın ne tür durumlarla karşılaşacağını önceden belirlemek mümkün olacak ve böylece muhtemel başarısızlıklar, hayal kırıklıkları henüz yaşanmadan bertaraf edilecektir.

    anlayacağınız üzere, kişi başına bir yaşam milyoneri vadeden hayli parlak bir fikri insanlığın hizmetine sunmaktayım. çalışmalarım teorik düzeyde olsa da, gerekli deneysel desteği bizzat vermekten onur duyacağımı belirtirim.

    ilgili yazar: k.o.a. (********@mynet.com) tlf: 0 222 *** **** - dahili: *** (kantinci arkadaştan beni çağırmasını isteyebilirsiniz, arayacağınızdan haberi var.)

    anahtar kelimeler: determinizm, bilişsel psikoloji, koordinat fiziği

    16 mayıs'ta derginin editörü bay reilly'den aldığım cevap:

    sevgili k.,

    kıymetli bilimsel çalışmanın değerlendirilmesi için dergimizi tercih etmen beni fazlasıyla memnun etti. ancak, ilk aklıma gelen, doğası gereği insan davranışlarını önceden kestirmek pek kolay değildir. fiziksel bir cisim için hareket denklemi yazmak çok zor değilken, insan davranışları için böyle bir denklemin nasıl yazılacağını merak ediyorum. üstelik galaksilerin, gezegenlerin, göktaşlarının beyinleri ve kalpleri yoktur sevgili k., gazdan, tozdan ve buluttan meydana gelmişlerdir. böylesine farklı muhteviyattaki varlıkları aynı kefeye koyma konusunu tekrar düşünmeni tavsiye ediyor, bilimsel çalışmalarında başarılar diliyorum.

    sevgilerimle,
    burny reilly
    baş editör, pysics yesterday.
    "veritas omnia vincit"

    17 mayıs'ta gönderdiğim cevap:

    sevgili bay reilly,

    cevabınız beni fazlasıyla sevindirdi. benim gibi henüz yolunda başında olan bir bilim adamı için önerileriniz ne kadar kıymetli anlatamam.

    bahsettiğiniz konu sayın özben'in çağdaşı, diğer bir müellif selim ışık'ın da ortaya koyduğu sorunlardan biriydi: en temel mesele, denkleme ait işaret sistemleri, katsayılar, dönüşümler elbette. ancak, denklemler bayım, bazı anlamlara gelmiyor. bilim adamları olarak bizlerin üzerine eğilmesi gereken asıl konu, insanoğlunun, tarihte onlarca örneği varken, neden muhtelif konularda hala aynı aptallıkları sergilediğini anlamak ve onu gelecekte kucağına düşeceği hüsranların pençesinden çekip almaktır.

    bir insanın iyi ya da kötü ortaya bir eser koyması ne kadar zor, ne kadar takdire şayan bir gayrettir bilemezsiniz. bütün fizik donanımımı, en ince ayrıntılarına kadar düşünerek hesapladığım bir teorinin hayaline adadım bayım, artık ne olacaksa olsun istiyorum sayın bayım.

    en derin saygılarımla,
    k.o.a.
    **** üniversitesi, fizik bölümü.
    "quidquid latine dictum sit altum viditur"

    19 mayıs'ta aldığım cevap:

    sevgili k.,

    pozitif bilimlerde aslolan "gerçektir" bizler bilim adamları olarak belli verilerden yola çıkar, deneyler yapar, teoriler öne sürer ve deneyler teorimizi desteklediği sürece teorimizin geçerli olduğunu düşünürüz; ta ki teorimizle çelişen bir deneyle ya da gözlemle karşılaşana kadar.

    senin durumunda ise ortaya konmuş bir gözlem, deney sonucu göremiyorum. kaldı ki, daha önce de belirttiğim gibi, insan beyni bir galaksi gibi çalışmaz. hormonlar, hava şartları, kelimeler, maç sonuçları, tren garları, simit sarayları, leylekler, denizkestaneleri gibi bir insanın ruh durumunu belirleyen onlarca etken vardır. bunların hepsini hesaplayıp, insanlar için 2+2=4 kesinliğinde bir çıkarım yapmam mümkün değil.

    lisans bilgilerine tekrar bir göz atmanı tavsiye ediyorum. ayrıca bilim felsefesi konusunda kitaplar okuman faydalı olabilir (popper ve kuhn'u tavsiye ederim).

    sevgilerimle,
    burny reilly
    baş editör, pysics yesterday.
    "veritas omnia vincit"

    19 mayıs'ta yazdığım cevap:

    sevgili bay reilly,

    gerçek başkalarının bize uygulamaya çalıştığı tatsız bir ölçüdür. birimi de insandır. birimi insan olan bir olguyu merkeze oturtmanız beni sevindirdi ancak gördüğüm kadarıyla insanlık tarihine farklı perspektiflerden bakıyoruz. benim gerçeğim insanken sizin gerçeğiniz bildiğimiz gerçek. tatsız tuzsuz bir gerçek, tanrım, ne acı.

    lisans bilgilerime tekrar göz atmak konusunda size katılamıyorum maalesef. bu sene lisans eğitimimin dokuzuncu senesi bayım. afla geri dönmeden önce aldıklarımı da hesaplarsak temel dersleri en az dört kere aldığımı söyleyebilirim. vaktiyle okuduğum bir romanda sevdiğim kahramanlardan biri üniversitede en çok sevdiği öğrencilerin yıllardır okulu bitiremeyenler olduğunu söylemişti, ancak defalarca gördüğüm üzere benim gibi böyle uzun tekrarlarla yaşayanlara pek iyi gözle bakılmıyor. lisans bilgilerimi tekrar etmemi isterken aynı züppe tavrı sergilediğinizi fark etmedim sanmayın.

    en derin hürmetlerimle
    k.o.a.
    **** üniversitesi, fizik bölümü.
    "quidquid latine dictum sit altum viditur"

    21 mayıs'ta gelen cevap:

    sevgili k.,

    gerçekler konusunda düşündüklerin beni hayli şaşırttı ve üzdü. ben fiziğin geleceği konusunda önümüzdeki yıllar, yüzyıllara umutla bakmak isterken, senin en temel dayanağımız olan gerçeğe sırtını dönmen ve bu konuda en ufak bir rahatsızlık duymaman cidden hayal kırıklığı oldu benim için. bu noktada durmanın ve neden fizik okuduğunu gözden geçirmenin doğru olacağını düşünmekteyim.

    sevgilerimle,
    burny reilly
    baş editör, pysics yesterday.
    "veritas omnia vincit"

    22 mayıs'ta yazdığım cevap:

    sevgili bay reilly,

    ben başlamazsam ancak durdurulabilirim. bunu anlamış olmalısınız. bugüne kadar göndermiş olduğunuz cevaplardan hevesimi kırmaya çalışmaktan başka bir amacınız olmadığını fark etmiş bulunmaktayım. sizin küçük fizikçi duyarlılığınıza tüküreyim bayım. tek numarası kitaplığının bir köşesini süsleyen principia mathematica!nın ilk cildiyle, özel görelilik makalesinin el yazmasıyla, ya da schrödinger'in evli sevgilileriyle buluştuğu odaları gördüğü avrupa seyahatleriyle övünmek olan sizin gibi salon fizikçilerinden çok gördüm bugüne kadar. ama benim bu ayaklara karnım tok, beni yıldıramayacaksınız. sonsuz bir yalnızlığa mahkûm edilsem de köşeme çekilmeyecek, her fırsatta sizin gibi gösteriş budalalarının burnundan getireceğim. sefil sürünüzle beraber en kısa zamanda fark edeceksiniz ki, determinizmden çıkarı olmayanların kuantum mekaniğinden de çıkarı olmayacaktır. schroedinger dalga denklemi bile düşmüş insanlığın kaderini açıklamakta yetersiz kalacaktır.

    satırlarıma son verirken benim açımdan hayli zihin açıcı olan bu yazışma süreci için teşekkür ediyor, her ne kadar fikir ayrılıklarına sahip olsak da, en azından büyük çökmede ortak bir noktada buluşacağımıza inandığımı belirtmek istiyorum.

    en derin saygılarımla.
    k.o.a.
    **** üniversitesi, fizik bölümü.
    "quidquid latine dictum sit altum viditur"

    son iletimin üzerinden iki hafta kadar zaman geçti ve henüz burny reilly'den herhangi bir cevap alabilmiş değilim. alacağımı da düşünmüyorum. benim gibi anlatmadan anlaşılmaya aşık biri için hayli yorucu bir süreç olduysa da, insanlığın selameti için giriştiğim bu çetin mücadeleden asla pişman olmadım. bu konuda başarısız olduğum takdirde asla yılmayacak, aşık olma esnasındaki olasılık hesaplarının kuantum mekaniksel yorumlarına eğileceğim.

    en derin saygılarımla.
    k.o.a.
    **** üniversitesi, fizik bölümü.
    "quidquid latine dictum sit altum viditur"

    hamiş: yazışmalarımızın özgün halini aşağıda bulabilirsiniz. son göndermiş olduğum mesajı aynen kopyalıyorum. kronolojik olarak son mesajım en başta olduğu için okumaya en alttan başlamanızı rica ediyorum.

    kimden:
    *****@mynet.com [göndereni engelle] [adres defterine ekle]
    kime:
    'burny reilly' <*****@****.com>

    dear mr. reilly,

    i may be stopped if only i don't start. you should understand this. i have realized that your
    only aim is to break up my ambition. mister, let me spit on your little physicist sensitivity. your only trick is to be proud about the first edition of principia mathematica, draft of special relativity's first draft that is in your library's shelves. or make travels to the rooms where schroedinger has met with his marreid lovers. i've seen plenty of you. but these are enough for me, you cannot intimidate me. i will bring out from your noses, even i'm imprisoned to eternal loneliness. you will immediately recognise that, those wo do not benefit form determinism, will not also benefit from quantum mechanics. even schroedinger wave equation will not be sufficient to explain fallen humanity's fate.

    consequently, i would like to thank you for this mind expanding correspondence. i believe that we will meet at a point in the big crunch although we have many different ideas.

    best regards
    k.o.a.
    **** university, department of physics.
    "quidquid latine dictum sit altum viditur"

    ----- özgün ileti -----
    kimden : "burny reilly"
    kime : *****@mynet.com
    gönderme tarihi : 21/05/2010 15:20
    konu : re: ynt: re: ynt: re: coordinates of life: a stunning approach
    dear k.,
    your thoughts about "truth" has confused and disappointed me. you have turned your back to truth, while i want to look future's physics with confidence. i think, you should stop at this point and think about why you waste time for physics education.
    best regards.
    burny reilly
    editor in chief, pysics yesterday.
    "veritas omnia vincit"

    2010/6/19 <*****@mynet.com >
    dear mr reilly,
    truth is a terrible measure, and its unit is human being. it was nice of you that you centered a fact, which has a unit of human being - my centre is also human being. however, i see that
    we capture human history form different perspectives. my truth is human being, however, your truth is the truth we know. truth without any taste. god, what a tragedy.
    i will not join to you about rewieving undergraduate issues. this is my ninth year in undergraduate study. i may say that i got the each basic course four times. in a novel i 've read, a character i loved was saying that he liked the students whinch could not graduate very much. however, as i've seen repeatedly, people do not like people wo insist on long repetitions very much. don't think that i haven't realized your snob manner while you were asking me to repeat absic concepts.
    best regards,
    k.o.a.
    **** university, department of physics
    "quidquid latine dictum sit altum viditur"

    ----- özgün ileti -----
    kimden : "burny reilly"
    kime : *****@mynet.com
    gönderme tarihi : 19/05/2010 14:32
    konu : re: ynt: re: coordinates of life: a stunning approach
    dear k.,
    "truth" is the most valuable thing in positive sciences. we scientists get some data, do experiments, offer theories, and think that our theory is valid if experiments continue to support our theory, until we encounter an experiment or observation that contradict with our theory.

    there is no observation or experiment result in your case. besides, as i've mentioned earlier, human brain does not operate like a galaxy. there are dozens of factors, like hormones, weather
    conditions, words, game results, train stations, bagel castles, storks, urchins, that effect one's mental condition. it is not possible to calculate all of them and say 2+2=4.

    i advise you to review your undergraduate courses. also, it may be helpful to read about epistomology ( some popper and kuhn)

    best regards
    burny reilly
    editor in chief, pysics yesterday.
    "veritas omnia vincit"

    2010/5/17 *****@mynet.com
    dear mr. reilly,
    your answer has made me vary happy. your advices were very valuable for a person at the beginning of the road.
    the issue you've mentioned was one of the basic problems, which selim ışık, another contemporary of mr. özben has raised: the besic problem is of course, sign systems, coefficients and transformations. however mister, equations do not have some meanings. we, as scientists, have to find out why people do make the same stupid mistakes, although there have been millions of examples. and we have to take out people from future mistakes' paw.

    you don't know how it is a magnificant effort to establish a figure, good or bad. i have devoted all my physics knowledge into a theory that i have estimated to the smallest detail. i want to see whatever happens.
    best regards
    k.o.a.
    ***** university, department of physics.
    "quidquid latine dictum sit altum viditur"

    ----- özgün ileti -----
    kimden : "burny reilly"
    kime : *****@mynet.com
    gönderme tarihi : 17/05/2010 13:24
    konu : re: coordinates of life: a stunning approach
    dear k.,
    we are pleased to hear about your scientific studies. firsty, i thought that, by nature it
    is not very easy to foresee human behaviour. it is not very difficult to write an equation of motion for a physical object, however i wonder if it is possible to write an equation for human behaviours. moreover, galaxies, planets, meteors do not have brains and hearts dear k., they are made of gas,
    dust and clouds. i advise you to think of putting these different things into the same category. i hope you come up with enough evidence to support your theory.

    best regards,
    burny reilly
    editor in chief, pysics yesterday.
    "veritas omnia vincit"

    2010/5/14 *****@mynet.com

    dear madam/sir
    i am an undergraduate physics student from turkiye. recently, i have encountered mr. turgut özben's determinist approach to human behaviour, and i decided to do a scientific work about this issue. i would like to develop an original theory depending on his grasp of the issue, and present this study to the humanity. i'm sending the abstract in the attachment, and hope that you will not hesitate to explain your thoughts.

    yours sincerely.
    k.o.a.
    *** university, department of physics.
    "quidquid latine dictum sit altum viditur"

    abstract:
    coordinates of life: a determinist approach to guess the consequences of behaviours beforehand and to control the future. a case study.

    our world is a game place and human life is a really tough game that does not tolerate mistakes.
    every morning, all of us get in front of our tables or stalls. some of us with great desire, some of us with great pressur. in every corner of the world, a similar part of these games are played, and we try to hold to one piece of these games as figure artists, or we cannot hold, who knows?

    on earth, where billions were born and died, some of them stil lives, most of us are present at places, in which they shouldn't be. and they consume their time and breath for no reason. after these heartbreaks some of us have the courage to continue to the game, some of them leave early, or continue to mutter even they stay, and bring out from others noses.

    from this point of view, if we know a person's location and and his/her behaviour that time preciously, w emay guess his/her possible behaviour in the future. thus, we can prevent people from possible failures and heartbreaks.
    as you may understand, i'm offering a sparkling idea, which guarantees a life millionaire per person. i'm working theoretical, but i'm ready to provide experimental support by myself.

    corresponding author: k.o.a. (********@mynet.com) phone: 0 222 *** **** - ext: *** (say my name to the canteen guy, he knows that i wait your call.)

    keywords: determinism, cognitive psychology, coordinate physics
    ________________________________________

    ingilizce seviyenizi ücretsiz test edebilirsiniz. tıklayınız

    herkesin zevkle oynadığı oyunlar burada! araba yarışları, barbie

    oyunları, savaş oyunları ve daha fazlası için hemen tıklayın!
hesabın var mı? giriş yap